Hoşçakal İnternet

Sevgili İnternet,

Biz, Türkiye’de yaşayan insanlar olarak seninle harika vakit geçirdik. Sen bize, başka hiçbir yerden öğrenemeyeceğimiz birçok şey öğrettin. Seninle çok güzel anılarımız oldu. Ne zaman ihtiyacımız olsan yanımızdaydın. Ama artık hoşçakal demek zorundayız.

Türkiye Parlamentosu seni öldürecek bir yasayı onayladı. Belki seni tam olarak öldürmeyecek ama öyle bir sakatlayacak ki bir daha asla istediğimizi yapamayacağız. Hala çok küçük de olsa bir umut var – Cumhurbaşkanı vetosu- ama dediğim gibi bu çok küçük bir şans.

Biliyorum, buna hazır değilsin. Ama sana bunun hemen gerçekleşeceğini söylemek zorundayım. Biliyorum, bunu duymak sana acı veriyor ama hazırlıklı olmalısın. Çünkü bu durum kaçınılmaz görünüyor.

* Arttık istediğimiz her şeyi konuşamayacağız. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) hoşuna gitmeyen her şeyi sansürleyebilecek. Bu hükümetin her şeyi sansürleyebileceği anlamına geliyor. Ve mahkeme kararına ihtiyaçları olmayacak.

* “Zararlı” konular hakkında konuşma suç sayılacak. Eğer “zararlı” bir konu hakkında konuşur ya da bu konuda bir içeriğe yer sağlarsak suç işlemiş olacağız.

* Erişim Sağlayıcıları Birliği internetteki tüm trafiğimizin kaydını yıllarca tutacak. Ve hükümet istediği anda bu kayıtlara ulaşabilecek.

* Seni URL bazlı sansürleyecekler. Yani, eğer ki Medium’daki makalelerim “zararlı” sayılırsa, diğer insanlar Medium’u ziyaret edebilecek ama benim makalelerime asla ulaşamayacaklar. Ve çoğu insan bunu fark etmeyecek bile.

* Derin Veri Analizi (Deep Package Inspection-DPI) kullanacaklar. Yani istedikleri zaman ne yaptığımızı görebilecekler. Gizli hiçbir şey yapamayacağız.

Daha pek çok şey değişecek, ama bence sen meseleyi kavradın.

Lütfen senden vazgeçtiğimizi düşünme. Seni tekrar geri kazanmak için mücadele edeceğiz. Ve kolayca da pes etmeyeceğiz.

Ama şu anda olan bu. Sonuçlarını düşünmeden yasalar yapıyorlar. Bizi ya da seni umursamıyorlar. Senin herhangi bir medya organı gibi kontrol etmeleri gereken bir mecra olduğunu düşünüyorlar. Çünkü sen onlar için bir “tehdit”, “çirkin bir teknoloji”den başka bir şey değilsin.

Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorlar, sadece bizim hakkımızda daha fazla şey bilmek istiyorlar.

Ne yazık ki bu bir veda. Hem ifade özgürlüğü, hem özel hayatın gizliliği hem de bildiğimiz anlamda internete bir veda. Umarız bu kısa sürer.

Ahmet Sabancı

 

* Bu yazı Ahmet Sabancı’nın Medium.com’daki makalesinden bianet  için  Bianet tarafından Türkçeleştirilmiş.

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR