Hızlı tren gelecek ne şikâyet ediyorsun?- Mehveş Evin

Haydarpaşa’dan kalkacak son Anadolu treni için dünden daha uygun bir gün olamazdı. İstanbul hem buz gibi, hem de kar dinmek bilmiyor. Haydarpaşa Garı ise karlar altında, her zamankinden daha güzel, fakat her zamankinden yalnız görünüyor…
Dün vaktimin büyük bir bölümünü garda geçirdim. Bu tarihi günde, son trenler peş peşe kalkarken, gazeteciler ve yolcular dışında gelen giden yok…  Zaten birkaç ay içerisinde banliyö trenlerinin de kalkmasıyla Haydarpaşa defteri sonsuza dek kapanacak.
Bakalım o zaman insanlar nasıl tepki verecek? Her gün on binlerce tren yolcusu, otoyollara düşünce ne denecek? Hah, buldum! Üçüncü köprü şart, diyecekler…
Çünkü İstanbul’da yaşayanlar, tek bir ulaşım şekline takılmış durumda: Karayolu! Mümkünse özel araç, olmadı servis, otobüs… En güvenli, temiz ve ucuz ulaşım yolu olan demiryolunu hatırlayan yok! Hele Haydarpaşa atıl hale geldikten sonra, tren iyice unutulacak…

Artık bizim olmayacak
Günlerdir Haydarpaşa Garı’nı yazıyorum. Bu ısrar ve ilginin sebebi, sadece doğup büyüdüğüm şehrin vazgeçilmez bir parçası olmasından veya nostaljik takıntılarımdan kaynaklanmıyor.
Haydarpaşa’nın işlevini yitirmesini, ulaşımın seçeneksiz hale getirilmesini kabullenemiyorum. En alakasız konularda mangalda milliyetçilik külü bırakmayanların, en büyük ulusal ve tarihi değerlerinden birini yitirirken seslerini çıkarmamalarını anlamıyorum.
Bir kenti kent yapan Merkez garlarının (Sirkeci de gidiyor!) kaldırılmasını, otel-fuar alanı veya müze haline getirilmesini, akla izana aykırı buluyorum.
Haydarpaşa’nın İstanbul tanıtımlarında kullanılan bir süs objesi olmasından rahatsızlık duyuyorum.
Burası bizimdi, herkesindi, artık olmayacak…

Hat neden kapatılıyor?
Haydarpaşa’ya gelen tepkiler, ikiye ayrılıyor. Büyük çoğunluk şaşkın, üzgün… Hatta habersiz! Azınlıkta olanlar, yeterince okumadıkları ve medyada yanlı haberlerden beslendikleri için ‘Ne olacak, hızlı tren gelecek diye mi üzülüyorsun?’ diye aklı sıra cinlik yapıyor.
İyi de hızlı tren yapılmasın demiyoruz ki! Tabii ki yapılacak. Ancak bunu yaparken geleneksel demiryolu taşımacılığını neden yok ediyorsun?
Neden ve nasıl, Haydarpaşa Garı’ndaki 9 peronu iptal edip Marmaray’a bağlanacak iki hattın yeteceğini iddia edebiliyorsun?
İkinci bir sorun da şu: Haydarpaşa-Eskişehir hattı tamamen kapatılmadan da pekâlâ hızlı tren çalışması yapılabilirdi. Adapazarı’na, Gebze’ye giden başta öğrenci pek çok yolcu, bu süreçte karayolunu kullanmaya zorlanacak. Karda kışta!
Daha pahalı, daha zahmetli ve her İstanbullu için ekstra yol külfeti demek bu…

Hızlı ama aktarmalı olacak
Hızlı trenin daha pahalı ve zaman tasarrufuna rağmen, şehrin dışına gideceği için daha zahmetli olacağını da bizzat demiryolcular söylüyor. Mesela hızlı trende Adapazarı’nın içinden tren geçmeyecek. Arifiye’de inecek yolcular. Aynı şekilde Anadolu’dan İstanbul’a gelenler, aktarmasız bir şekilde şehrin merkezine ulaşamayacak. Hep ek para demek bunlar, daha pahalı ve zahmetli ulaşım demek.
Hızlı tren gelsin, hoş gelsin. Ama alternatifsiz olmasın! Beni tüpten geçirmeye mahkûm etmesin! Afet, arıza ve kaza hallerinde ne yapılacağı da bir zahmet kamuoyunun bilgisine sunulsun!
Ha, bu sorulara tatminkâr cevap verdikten sonra gelin “Haydarpaşa Garı projeleri”ni tartışalım.
İstanbul karlar altında, trafik felç… Ulaşımı neyle sağlayacaksınız? Ya da diyelim ki deprem oldu. Adapazarı’na nasıl ulaşacaksınız?
Cevabını vermeyeyim. 2,5 yıl bekleyin, hızlı tren gelsin, o zaman cevaplarız.

Mehveş Evin – Milliyet

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR