Hidrojeni yakıt olarak kullanmak, fosil yakıtlara bağımlı hale getirebilir

Araştırmacılar, hidrojen yakıtı konusundaki riskler konusunda uyarırken, iklim kriziyle mücadele için otomobillerin ve ev tipi kazanların elektrifikasyonunun en iyi seçim olduğunu söylüyor.

Yazan: Damian Carrington

Yeşil Gazete için çeviren: Hanife Aliefendioğlu

*

Yeni bir analize göre, otomobiller ve ev ısıtması için hidrojen bazlı yakıtların kullanılması, fosil yakıtlara bağımlı hale gelme ve iklim krizine yenilme riskleri taşıyor.

Hidrojenden üretilen yakıtlar, petrol ve gazın doğrudan ikamesi olarak kullanılabilir ve bu “e-yakıtları” üretmek için yenilenebilir elektrik kullanılıyorsa düşük karbonlu olabilir. Ancak araştırma, elektriği doğrudan arabalarda ve evleri ısıtmada kullanmanın çok daha verimli olduğunu gösteriyor.

Analize göre, hidrojen bazlı yakıtlar önümüzdeki on yılda çok pahalı ve kıt olacak. Bu nedenle, “hidrojene hazır” kazanlar gibi ekipmanlar fosil gaza bağımlı hale gelebilir ve küresel ısınmayı tetikleyen karbon emisyonları üretmeye devam edebilir.

Her halükarda havacılık, denizcilik, çelik ve bazı kimyasallar gibi bazı sektörleri elektrikli hale getirmek son derece zordur. Araştırmacılar, dünyanın net sıfır emisyona ulaşması gereken 2050 yılına kadar bu sektörler için hidrojen bazlı yakıtlara ihtiyaç duyulacağını söylüyor. Ancak bunu başarmak için teknolojiye çok büyük yatırım yapılması ve karbon vergilerinin hızla artırılması gerekiyor.

Yeni teknolojilere yatırım şart

Maliyetler düştükçe yenilenebilir elektrik üretimi hızla artıyor. Ancak yine de bunlar, çoğunlukla kömür, petrol ve gaz ile üretilenin yanında, tüm enerjinin küçük bir bölümünü oluşturuyor. Elektriğin doğrudan kullanılması verimli, fakat yeni tip otomobil ve ısıtma sistemlerine yatırım yapılmasını gerektiriyor.

Sudan hidrojen üretmek için elektriği kullanmak ve daha sonra diğer yakıtları üretmek üzere karbondioksit kullanmak fosil yakıtlar için “azalan” oranda ikameler üretebilir. Ancak yeni çalışma, bunun iklim acil durumunun zamanında üstesinden gelmek için yeterince iyi çalışamayacağı sonucuna varıyor.

Almanya’daki Potsdam İklim Etkisi Araştırmaları Enstitüsü‘nden (PIK) araştırmayı yöneten Falko Ueckerdt, “Hidrojen bazlı yakıtlar harika bir temiz enerji taşıyıcısı olabilir, ancak maliyetleri ve bağlı olarak riskleri de büyük” diyor.

“Yakma teknolojilerine sarılırsak ve onları hidrojen bazlı yakıtlarla beslemeyi umarsak ve bunların çok maliyetli ve kıt olduğu ortaya çıkarsa, o zaman daha fazla petrol ve gaz yakmamız gerekecek” diye konuşuyor Ueckerdt: “Bu nedenle, vazgeçilmez oldukları uygulamalar için bu değerli hidrojen bazlı yakıtlara öncelik vermeliyiz: Uzun mesafeli havacılık, kimyasal üretimde hammaddeler ve çelik üretimi gibi.”

‘2030’a kadarki etkisinin marjinal olacağı açık’

PIK’ten, çalışma ekibinin bir üyesi olan Prof Gunnar Luderer ise şunları söylüyor: “İklim hedefleri anında emisyon azaltma gerektirdiğinden, güvenli bir gelecek için doğrudan elektrifikasyon önce gelmelidir. E-yakıtların ve hidrojenin katkısının 2030’a kadar marjinal olacağı açık.”

Bir gaz kazanını tamir eden bir ısıtma mühendisi. Isıtma, Birleşik Krallık’taki en büyük karbon emisyonu kaynağıdır. Fotoğraf: David Green

Nature Climate Change dergisinde yayımlanan araştırma, ev tipi gaz kazanlarında hidrojen bazlı yakıtların üretilmesi ve yakılmasının, aynı sıcaklığı sağlayan ısı pompalarından altı ila 14 kat daha fazla elektrik gerektirdiğini hesaplıyor. Bunun nedeni, enerjinin hidrojeni, ardından e-yakıtı yaratırken ve sonra onu yakarak boşa harcanmasıdır. Arabalar için, e-yakıt kullanmak, pille çalışan arabalara göre gerekenden beş kat daha fazla elektrik gerektiriyor.

İsviçre‘deki Paul Scherrer Enstitüsü’nden, çalışma ekibinin bir parçası olan Romain Sacchi de “Şu anda %100 yenilenebilir elektrikten uzağız. Hidrojen bazlı yakıtlar,  [Avrupa’da] mevcut elektrik karışımlarıyla üretilirse, fosil yakıtların kullanılmasıyla [karşılaştırıldığında] sera gazı emisyonlarını azaltmayacak, artıracaktır” diye konuşuyor.

Fosil yakıtlar için ‘vitrin’ hikayesi

Küresel endüstri destekli Hidrojen Konseyi‘nin yönetici direktörü Daryl Wilson, hidrojenin 2030 yılına kadar uzun mesafeli kamyon-yük taşımacılığı ve çelik gibi bazı sektörler için en rekabet edilebilir düşük karbonlu çözüm olabileceği görüşünde: “Binalar ve elektrik gibi diğer uygulamalar, maliyet açısından rekabetçi olabilmek için daha yüksek bir karbon maliyeti gerektirecektir. Ancak, bunlar şu anda gaz şebekesini karbondan arındırmak için büyük ölçekli ve uzun vadeli çözümler olarak güçlü bir ivme gösteriyorlar.”

Wrightbus’ın prototip hidrojen otobüsü. Fotoğraf: Liam McBurney/PA

Küresel Hidrojen Konseyi üyeleri arasında Saudi Aramco, BP ve Total yer alıyor. Girişimi eleştirenler, hidrojenin “fosil yakıtlar için bir vitrin hikayesi” sağladığını söylüyor.

Luderer ise, AB’nin 2030’daki yeşil hidrojen üretimi hedefinin mevcut üretim seviyelerinden bin kat daha yüksek olduğunu ve ölçeğin büyütülmesinin son on yılda gerçekleşen hızlı güneş enerjisi arzından bile çok daha hızlı olması gerektiğini öne sürüyor.

Makalenin İngilizce orijinali

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yapay zeka, Dünya’nın enerjisini yutuyor: ABD’deki eski nükleer santraller devreye sokuluyor

Microsoft, ABD tarihin en büyük 'kaza'sının yaşandığı Three Mile İsland Nükleer Santrali'nin yeniden açılması için 20 yıllık anlaşma yaptı. Yeni şirketler ve santraller sırada.

Ödemiş’teki ‘temiz enerji’ şirketi Küçük Menderes’i siyaha boyadı

İzmir'in Ödemiş ilçesi, Bozcayaka Köyü’nde faaliyet gösteren Biyogaz Enerji Santrali’nin atıkları Küçük Menderes’i 'dışkı yatağına' çevirdi.

Yüzlerce Çanakkaleli vahşi madenciliğe karşı bir araya geldi

Çanakkale'de düzenlenen 'Vahşi Madenciliğe Hayır' mitingine katılan çok sayıda vatandaş Kazdağları'ndaki her ağacı tek tek savunma kararlılığını yineledi.

Seferihisar’da 4. Çocuk Festivali: Suyu Koru, Geleceği Koru

Seferihisar 4. Çocuk Festivali'nde , yüzlerce çocuk, düzenlenen 17 atölyede hem suyun hayati önemini öğrendi hem de gönlünce eğlendi.

Barış

Barış sözcüğünü dünyanın pek çok bölgesindeki savaş ortamlarıyla yan yana getirildiğinizde 'nasıl, ne pahasına ve ne kadar sürdürülebilir' barış sorularıyla karşılaşıyoruz.

EN ÇOK OKUNANLAR