“Güneş Gönüllüsü” Alper Öktem, “Almanya’da enerji mücadelesini çatılarda kazandık”

Çevre için Medya ve İletişim Çalıştayı‘ının Almanya ayağındaki programı, Türkiye’de Karadeniz bölgesindeki çalıştaylarda ve sunum yapmış olan bölgelerindeki sorunlara çözüm bulma çabası içindeki sivil toplumun temsilcileriyle gazetecilerden oluşan 17 kişilik heyetin Almanya’daki enerji dönüşümü sürecini uzmanlarından dinlediği programın ikinci gününde ağırlıklı olarak rüzgar ve güneş enerji santrallerinin kurulum ve işletim süreçleri hakkındaki istişareleriyle devam ediyor.

Bugün itibariyle Almanya’da yaşayan ve Türkiye’deki enerji politikalarıyla ilgilenen bir taraftan nükleer santrallerin gerçeklerini anlatırken diğer taraftan yenilenebilir enerjilerden özellikle rüzgar ve güneş enerjilerinin yaygınlaştırılması için gönüllü emek veren , zaman zaman Yeşil Gazete’de de “Güneş Gönüllüsü”adıyla yazan Dr Alper Öktem‘in gerek çeviri gerekse bilgilerini paylaşmasıyla devam ediyor. Dr Alper Öktem’in buradaki görüşmelerin ayarlanmasında emeği büyük. Çalıştayın Almanya ayağının katılımcılarını sizlere Almanya programı tamamlandığında kendilerinin program hakkındaki fikirlerini de almış olarak sizlerle paylaşacağımız son gün tanıtmayı umuyoruz, önce

Almanya’daki enerji dönüşümünün özellikleri:

29
Westfalen Wind şirketinin Lackmann Halkla İlişkiler Sorumlusu Kerstin Haarmann ve “Güneş Gönüllüsü” Dr. Alper Öktem

Almanya’da kömür ve çeliğin başkenti sayılan Westfalya eyaletinde nasıl olmuş da rüzgar ve güneşle tanışılmış? Bu konuyu Westfalen Wind şirketinin Lackmann Halkla İlişkiler Sorumlusu Kerstin Haarmann şirketin Paderborn’daki işletme sahasında açıklıyor. Sadece Paderborn’da şirketin sahip olduğu 400 rüzgar gülü var.

Paderborn yıllık enerji tüketiminin yarısını yenilenebilir enerjilerle karşılayan bir şehir hatta gelecek 3-4 yıl içerisinde tüm enerjisinin yenilenebilir enerjilerden karşılanması planlanıyor. Bu kapsama burada hidroelektrik baraj ve biogaz enerji üretimleri dahil değil, esas odaklanılan enerji tipi rüzgar.

Haarmann rüzgar güllerinin tarlaların içerisine kurulmuş olduğu dikkat çekiyor ancak tarıma bir zararı yok çünkü çok az bir alan köylüden kiralanarak betonlaştırılmış . Bu, köylü için de ekonomik getirisi olan bir faaliyet. Zemin özelliğine bağlı olarak örneğin temeli 3 metre derinliğe kadar uzanan rüzgar gülünün temelinin çapı 18 metre olarak açıklanıyor. Haarmann, eski rüzgar güllerinin kısa olduğunu ancak yenilerin teknolojik geliştirmeler neticesinde 138 metre yüksekliğine getirildiğini söylüyor, bu son teknoloji rüzgar gülünün kanat uzunluğu da 82 metre . Bu şekilde bir rüzgar gülü yılda 5 milyon kilovat saat üretim yapıyor.

“Yurttaş Rüzgarı” kavramı

Köylere uzaklığının 600-1.000 metre olması öngörülen rüzgar güllerinin birbirlerine mesafesi ise 400 metre. Almanya’da rüzgar yatırımları rüzgar yatırımcılarının girişimlerinden ayrı bir de küçük sermayelerin katılımıyla oluşturuluyor.öÖneğin 800-1.000 ortaklı yatırımlar “Yurttaş Rüzgarı” kavramı baz alınarak gerçekleştirilmiş ki 1970’ler itibariyle 4 büyük tekel şirketinin gücünün azalıp kooperatiflerle enerjiye otonomi kazandırılması bir demokrasi başarısı sayılıyor.

Rüzgar santralinin kurulumunda yurttaşlık kavramından başka ekoloji kavramı da dikkate alınıyor. Örneğin Res’slerin (Rüzgar Enerjisi Santralleri) kurulması hakkında kuşların zarar görmemesi için yönetmelik var . Resler hakkındaki en büyük eleştirilerden biri gürültü ve kuşlar olduğu üzere bu ikisi için de gerekli ölçümler, hesaplamalar yapılarak bilimsel ve hukuki süreçler dikkate alınarak yatırımlar yapılıyor. Enerji kaybının yaşanmaması için kuzey denizine kurulan (offshore tip) reslere göre yine de tercih edilen yerleşim yerlerine daha yakın olan mikro resler ancak ihtilaf halinde örneğin çevre örgütlerinin itirazı halinde projeler mahkemeye taşınabiliyor.

Hangar 21

28
Çalıştayın ikinci gününden Biolog ve Avrupa Güneş enerjisi teknik uzmanı Sigrid Quisbrok sunum yapıyor, Hangar 21.

Program kapsamında öğleden sonra da heyet bir gün önce yenilenebilir enerji uzmanı Segler’in bilgilerini paylaştığı 2. Dünya savaşında uçak hangarı olan sonradan kültür merkezine çevrilen Hangar 21′de Almanya’nın güneş enerjisi yatırımları hakkında bilgi alıyor .

Buradaki sunumu yapan Biolog ve Avrupa Güneş enerjisi teknik uzmanı Sigrid Quisbrok. Almanya’da güneş enerjisi yatırımlarından 2020’de beklenen balarısını 2014’te yakalamış olması sektörün gelişime açık olduğunun göstergesi ki 2100 yılında güneş enerjisi yatırımlarının %100’e ulaşması bekleniyor.

“Biz Almanya’da enerji mücadelesini çatılarda kazandık”

Almanya’nın toplam %6lık enerjisini 1,5 milyon güneş paneli karşılıyor ki bu güneş yatırımı Türkiye’deki en az güneş alan yerlerin yatırımı kadar olabilir.  Dün aktardığımız haberde de belirtildiği gibi Türkiye yılda 1.700 saat güneş alan bir ülke olarak güneşten fazlasıyla faydalanabilir.

Güneş ve rüzgar enerjilerinin birlikte birbirlerini dengeleyebilecegi yatırımlar ise yenilenebilir enerjilerin daha da olumlu sonuçlarına işaret ediyor. Bu bağlamda idealin 1 güneş paneline karşılık bir rüzgar gülü olduğu düşünülebilir. Fakat Almanya’da güneş enerjisinin yükselişe geçmesinde en büyük pay nihai tüketicilerin üretici durumuna geçmesinde ki Dr Öktem süreci “Biz Almanya’da enerji mücadelesini çatılarda kazandık”diyerek çok güzel özetliyor.

Quisbrok’un hesaplarına göre 1 kişinin elektrik tüketimi 2.500 kilowatsaat , 15 cente bir başka üreticiden satın alıp 50 sente kendi ürettiğini dağıtım kanallarına sattığında bu işten ayrıca kazançlı çıkıyor. Öte yandan gelecekte elekriğin metan gazıyla birlikte kullanılmasıyla güneş enerjisinin ısınmada bile tercih edilebilir boyuta gelebileceği öngörülüyor.

 

Özel Haber: Pınar Demircan

(Yeşil Gazete)

Pınar Demircan
Pınar Demircan
Lisansını iktisat ,yüksek lisansını ingilizce işletme, doktorasını sosyoloji alanında tamamlamış olan Bağımsız Araştırmacı Pınar Demircan iş yaşamına Japonca bilmesi vesilesiyle Japon şirketlerinin insan kaynakları ve kalite yönetimi alanında çalışarak başladı. Profesyonel iş yaşamı devam ederken Türkiye'de bir nükleer santral kurulmasının yeniden gündeme gelmesinin ardından Fukuşima Nükleer Felaketi üzerinden nükleer santrallerin gerçeklerinin öğrenilmesi için Japonya'daki sivil toplum örgütleri ve ağlarıyla bağlantıya geçti. 2014 yılında Yeşil Gazete yazarları arasına katılarak nükleer santraller ve enerji konusuna yazılarıyla katkı yapan Demircan nukleersiz. org koordinatörlüğünü de bu tarihten itibaren yürütüyor. Çok sayıda sivil toplum örgütüyle çalışmalar yürüten Demircan'ın yurt içi ve dışında katıldığı konferans, etkinlik ve atölyelerde iklim, enerji, çevre ve ekoloji konularında özellikle nükleer bağlamında paylaşımları bulunuyor. Çalışmalarını akademik alanda da sürdürmek için başladığı sosyoloji alanındaki doktorasını 2023 yılında tamamlayan Demircan'ın disiplinlerarası alanda çeşitli çeviri ve makaleleri bulunuyor. İletişim: [email protected]

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR