“Gıdaları pişirerek mi yemeli, çiğ mi?”

cig-pismisSoru

Güneşin merhaba,

Bu konuyu bir türlü çözemedim. Aydınlığa kavuşturmak isterim. Kimi diyor ki protein pişerse bozulur, kimi sütü kaynatın diyor. Sonracığıma, kimi sebzeleri (vitaminlerinin hepsini alabilmek icin) çiğ yiyin diyor, kimi vitamin ve mineraller pişirmekle bozulmaz diyor. Ne bileyim, bitki çayı kaç derecede demlenirse demlediğimiz şeyin faydasını öldürmeyiz, falan filan…

Şimdiden teşekkür ederim :)

In Eko Veritas

Yanıt

Sevgili Eko Veritas,

Gerçekten de içinden çıkılmaz bir durum! Bu soruları bana da gün içinde kaç kişi soruyor bir bilsen! Lakin ben de tam olarak biliyorum desem yanıltmış olurum.

Bildiklerimden başlayayım. Öncelikle sebzedir, meyvedir, bu gibi ürünler zaten aslında çiğ olsalar da aslında çiğ değiller, çünkü onları güneş pişiriyor. Pek de güzel pişiriyor. Olgun meyveleri ve evet eğer sindirim sistemin kaldırıyor ise, sebze ve meyveleri mümkün olduğunca “diri” yemeni tavsiye ederim. Bizim Türk mutfağı bu konuda tam bir fecaat, sebzeleri önce kavuruyoruz, sonra haşlıyoruz, arkasından da bir güzel pişirip canını çıkarıyoruz.

Her gıda içinde bir yaşam enerjisi taşır. Biz o yaşam enerjisini bünyemize katar kendi yaşam enerjimiz haline getiririz. Pişirme eylemi bu yaşam enerjisini öldürüyor. Pişirerek ayrıca sindirim sistemimizi de tembelleştiriyoruz. Çünkü sindirim için daha az çalışması gerekiyor bedenimizin.

Tahıllar ve baklagiller biraz daha kompleks. Onları sindirmemiz daha zor. Yeterince çiğnersek (ki bu gerçekten çok uzun bir zaman alır) onları da sindirebiliriz ama gerek yok, pişirebiliriz.

Proteinin ısı ile işlem görünce yapısı değişir, bu doğrudur. Yumurtanın pişince katılaşması gibi. Ama bu proteinin bizim için elverişsiz hale gelmesi demek değildir. Çünkü bedenimiz proteini aldığı gibi kullanmaz. Yapıtaşları olan aminoasitlere ayırır, sonra tekrar kendi proteinini kendi yapar.

Çiğ süt meselesine hiç girmeyeyim. Biraz araştırma yaparsan çok şey bulabilirsin. Bu konuda kendi kararını kendin vermelisin. Ben genel olarak süt içmiyorum ama içecek olsam ham haline en yakın olanı içerim. Çok az ısıtarak, kaynatmadan… O da sağlıklı, bildiğim bir kaynaktan geliyor ise.

Bitki çayları bir başka dünya değil, bir galaksi, hiç girmeyelim.

Afiyet olsun.

Güneşin

 

Sor vatandaş sor! Ekolojik yaşamda her soruya beş cevap kampanyası başlıyor!

GÜNEŞİN’E SOR, CEVABINI AL!

Organik ürünler neden bu kadar pahalı? Organik ürünler gerçekten organik mi?, Köyde canınız sıkılmıyor mu?, Buzdolapsız mutfak olur mu?, Evde çöpleri ayırsam ne işe yarar, gittiği yerde hepsi birbirine karışıyor?, Katkılı gıdalar neden zararlı?, Dünyayı ben mi kurtaracağım? Çocuğun karma aşısı geldi, yaptırayım mı?, Cemreler hala düşüyor mu?, Nasıl çiftçi olurum?, Nereden tohum bulurum? Hem yoga yapıp hem et yiyebilir miyim? Akdeniz Fokları yok olsa ne olacak?, Çobanlık trend olmuş, doğru mu? Ben vejeteryan oldum ama annemler bilmiyor, onlara nasıl söylerim?, Yeşil zeytin ile siyah zeytin ağaçları arasındaki 5 fark? Gönüllü çalışasım var ama nerede? Dolunayda saçımı kestirirsem kel mi kalırım?  Homeopati mi dedin? Buyur?!….

Ve daha nice enteresan sorunun cevaplarını bulup buluşturacağız bu köşede.

Soruları hazırlayın, [email protected] adresine yollayın ve bekleyin, artık ne çıkarsa bahtınıza…

Güneşinesor, verdiği cevaplardan mesul değildir.

(Yeşil Gazete)

Güneşin Aydemir
Güneşin Aydemir
Geçmiş: 1971’de Ankara’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümünü bitirdi. Öğrenci kolundan, kulübüne; dernekten platforma, mahalle kozasından apartman yöneticiliğine kadar sivil toplumun olduğu her işe burununu soktu. Şimdi: Buğday Ekolojik Yaşam Destekleme Derneği’nde ne iş olsa yapıyor. Yılda bir kere Yeşil Atlas Dergisini hazırlıyor. Kazdağı’nda Yaşam Okulu diye bi projesi var. Orada müdire hanımcılık oynuyor. Yeşil Gazete’ye baygınken getirildi. Birbiriyle alakasız hobileri var: doğal örüntüler, doğa-insan ilişkileri, ekolojik yaşam kültürü, ekolojik kehanetlerde bulunmak, vatandaş bilimi, geleneksel iklim bilgisi, masallar… Gelecek: En büyük hayali, Sarıkamış ormanlarında yaşayan o bozayı gibi güneşin doğuşunu sessizlik ile seyredebilecek saf bir ruh haline gelebilmek…

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Atılmış bir cips paketi, bir mağara ekosistemini nasıl harap eder?

Güney New Mexico'daki Carlsbad Mağaraları Milli Parkı'na atılan bir mısır cipsinin mağarada oluşturduğu küf, bu özel yeraltı ortamında yaşayan minik mikropları ve böcekleri etkiledi.

Türkiye’de iklime ve doğaya verilen zarardan milyonlar etkileniyor

'Güvenli ve Adil Alan'ı tanımlayan bilim insanlarının 25 yıllık gelecek projeksiyonları, dünya halklarının tehlikeli devrilme noktalarını aşma riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

[Her şey mevsiminde güzel] Eylül ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

Yeşil Düşünce Derneği, eylül ayında hala kışa turşular kurarak, konserveler ve soslar yaparak hazırlanabileceğinizi hatırlatıyor.

Ağustos ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

Yazın son ayı ve yaz bereketini en çok hissettiğimiz ay geldi; Ağustos. Peki bu ayda hangi sebze meyveleri tüketmeliyiz?

Temmuz ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

Yeşil Düşünce Derneği; doğayı ve doğal olanı korumak, zehirsiz gıdaya ulaşmak, sağlıklı olmak, yerel küçük üreticileri desteklemek, ev ekonomisini korumak ve karbon ayak izini düşürmek için mevsiminde yemenin önemini hatırlatıyor.

EN ÇOK OKUNANLAR