Fukuşima Nükleer Felaketi’nin davalıları yargı nezdinde suçsuz bulundu!

Tokyo Elektrik Şirketi'nin üç üst düzey yetkilisi, görevlerini ihmal ederek Fukuşima Nükleer Felaketini meydana getiren olaylara neden oldukları için "profesyonel ihmalkarlıkla"yargılandığı davalardan beraat etti.

Japonya’da deprem ve tsunaminin bir nükleer felaketi tetikleyeceğini öngöremedikleri için 2015’den bu yana HIDANREN adı verilen davalarda hapis istemiyle yargılanan Tokyo Elektrik Şirketi’nin eski başkanı Tsunehisa Katsumata ile başkan yardımcıları Sakae Muto ile Ichiro Takekuro, beraat etti. 2011’de Tokyo’daki deprem ve tsunaminin ardından Fukuşima Nükleer Santrali‘nde meydana gelen felaketin mağduru binlerce kişi tarafından açılan dava silsilesinin başında kamuoyundan açıkça özür dilemiş olan şirket yetkilileri, tsunami olasılığını öngörmelerine rağmen risklere karşı önlem almamakla suçlanıyordu .

Hidanren davaları silsilesinde tüm ölümlerin deprem ve tsunami kaynaklı gösterilerek nükleer felaketten hiç kimsenin ölmediği iddialarına karşı sivil toplum adına davacı tarafın avukatları, sadece nükleer felaketten dolayı 44 kişinin nükleer felaket başladıktan sonra hayatını yitirmiş olduğunu geçen sene görülen ve yerinden takip ettiğimiz davayla ispatlamıştı. Davalı taraf ise sözkonusu ölümlerin görevi ihmal suçu kapsamında düşünülmemesi gerektiğini, nükleer felaketin öngörülemeyeceği şeklinde savunma yaptı.

Greenpeace tepkili

Davanın görüldüğü mahkeme salonunun dışında kararı protesto edenler, öfkelerini “Bu sonucu kabul etmiyoruz!” diyerek gösterirken, Greenpeace Japonya, Japonya’nın yargı sisteminin Fukuşima Nükleer Felaketin mağduru on binlerce insanın haklarını korumaktan uzak olduğunu açıkladı.

Dövizlerde yazan: “Hepsi suçsuz!kararı  Yanlış karardır”

Greenpeace Almanya‘dan kıdemli nükleer uzman Shaun Burnie ise aksi bir kararın Japon nükleer endüstrisi ile birlikte hareket ederek nükleer yanlısı politika izleyen Abe Hükümeti açısından felaket anlamı taşıyacağını şu sözlerle ifade etti : “Maalesef mahkemenin böyle bir karar vermiş olması sürpriz olmadı zira, 8,5 yıl önce başlayan nükleer felakette almış olmaları gerekn önlemleri almadıkları için felaketin sorumluları olanlar hala kendilerini korumakla meşgul “.

Fukuşima Nükleer Santrali 8,5 yıl önce meydana gelen deprem ve tsunaminin tetiklemesiyle 6 reaktörün üçünde oluşan tam erime radyoaktif bir felaketin yaşanmaya başlamasına neden olmuştu. 9 Şiddetindeki deprem ve peşi sıra  oluşan 14 metre yüksekliğindeki tsunami dalgaları nükleer tesiste elektrik kaynağının durmasına yol açarken reaktörlerin  soğutulmasını imkansızlaştırmıştı.

Davacılar, TEPCO yöneticileri olan Katsumata, Muto ve Takekuro’nun riskleri bilmelerine rağmen alınması gereken önlemleri almamış/aldırmamış  olmakla suçluyordu. Zira TEPCO yöneticilerine nükleer felaketin öncesinde 10 metre yüksekliğinde tsunami dalgalarının nükleer tesisi tehdit edebileceği öngörülmüş ve bu riske karşı önlem alınmazsa felaket olacağı yönünde bir uyarı yapılmıştı.  Dava sürecinde, 2002 yılında TEPCO tarafından yapılan iç denetimlerde 8,3 şiddetindeki bir depremin 15,7 metre yüksekliğinde tsunami dalgası oluşturabileceği yönünde bir raporun da bulunduğu ortaya çıktı.

Deprem, tsunami ve nükleer felaket 20 bin kişinin yaşamını yitirmesine ve nükleer tesis bölgesinde yaşayan ve bugün bir çoğu hala dönmemiş olan yüz binlerce kişinin resmi ve resmi olmayan tahliyelerle evlerini terk etmesiyle sonuçlandı.  TEPCO şirketinin açıklamalarına göre tam erimenin meydan geldiği üç reaktörde ergimiş yakıtların reaktörden çıkarılması ve ardından bu reaktörlerin sökümü 40 yıl alacak. Ancak çoğu uzman bu sürenin çok daha uzun olacağına dikkat çekiyor.

Reaktörlerde yapılacak bu işlemlerin maliyet boyutunun ise radyoaktif kirliliğinin mağdurlarına ödenen tazminatlarla beraber 200 milyar doları bulacağı ifade ediliyor. Bunlara ilaveten nükleer santral tesisinde biriktirilerek miktarı 1 milyon 200 tona ulaşan ve balıkçılık açısından büyük tehlike oluşturan radyoaktif suyun ve diğer radyoaktif temizlik süreçlerinin riskleriyle maliyetleri de söz konusu.

TEPCO yöneticilerinin tanımlanan bilinen risklere karşı almaları gereken önlemleri almamaları nedeniyle görevi ihmalden suçlandıkları davaların açılması  iki defa delil yetersizliğinden düşürülmüş, sivil toplum tarafından davalıların hüküm giymesi için 2015 yılında dava yeniden açılmıştı.

Davacı sivil toplum adına 5700 mağdurun avukatlığını üstlenmiş olan Avukat Hiroyuki Kawai kaybeden taraf temyize gideceği için bu davaların 10 yıl kadar sürebileceğine dikkat çekerek, nihai hedeflerinin büyük bir nüfusu mağdur ederek yaşamsal tehlike arz eden nükleer santrallerin kökünü kurutmak gibi büyük bir mücadelenin başlangıcı olduğunu ifade etmişti.

(Guardian, Yeşil Gazete) 

 

Pınar Demircan
Pınar Demircan
Lisansını iktisat ,yüksek lisansını ingilizce işletme, doktorasını sosyoloji alanında tamamlamış olan Bağımsız Araştırmacı Pınar Demircan iş yaşamına Japonca bilmesi vesilesiyle Japon şirketlerinin insan kaynakları ve kalite yönetimi alanında çalışarak başladı. Profesyonel iş yaşamı devam ederken Türkiye'de bir nükleer santral kurulmasının yeniden gündeme gelmesinin ardından Fukuşima Nükleer Felaketi üzerinden nükleer santrallerin gerçeklerinin öğrenilmesi için Japonya'daki sivil toplum örgütleri ve ağlarıyla bağlantıya geçti. 2014 yılında Yeşil Gazete yazarları arasına katılarak nükleer santraller ve enerji konusuna yazılarıyla katkı yapan Demircan nukleersiz. org koordinatörlüğünü de bu tarihten itibaren yürütüyor. Çok sayıda sivil toplum örgütüyle çalışmalar yürüten Demircan'ın yurt içi ve dışında katıldığı konferans, etkinlik ve atölyelerde iklim, enerji, çevre ve ekoloji konularında özellikle nükleer bağlamında paylaşımları bulunuyor. Çalışmalarını akademik alanda da sürdürmek için başladığı sosyoloji alanındaki doktorasını 2023 yılında tamamlayan Demircan'ın disiplinlerarası alanda çeşitli çeviri ve makaleleri bulunuyor. İletişim: [email protected]

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

[COP29] Yeni taslak metin yayımlandı: 2035’e kadar 250 milyar dolar iklim finansmanı

COP29 Başkanlığı'nın yeni nihai taslak metninde gelişmekte olan ülkelere 2035'e kadar 250 milyar iklim finansmanı öngörülüyor. Ayrıca 1,3 trilyon dolar toplama yönünde daha geniş bir hedef belirleniyor.

[COP29] BAE’den Suudilere uyarı: ‘Fosil yakıtlarda uzaklaşma’ya itirazı sonlandırın

Bakü'de Suudi Arabistan'ın COP28'de mutabakat altına alınan 'fosil yakıtlardan uzaklaşma' taahhüdünün geri alınması çabaları, komşusu ve müttefiki, petrol ülkesi Birleşik Arap Emirliklerini bile kızdırdı.

ABD, zürafaları ‘tehlike altındaki türler yasası’ kapsamına alıyor

İklim krizi ve vücut parçalarından yapılan süs eşyalarına yoğun talep nedeniyle sayıları yüzde 77 oranında azalan zürafalarla ilgili girişimin kaçak avlanmayı azalması umuluyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden Netanyahu hakkında tutuklama emri

UCM savaş suçu işledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu, eski Savunma Bakanı Gallant ve Hamas liderlerinden Deyf'in yakalanmasına hükmetti.

Türkiye’de kömür yatırımlardan tamamen çıkan banka sayısı 4

Türkiye’nin en büyük 17 bankasından sadece dördünün kömür yatırımlarından tamamen çıkma kararı aldı. Temiz enerji projelerine yönelmeyi taahhüt eden banka sayısı ise 12.

EN ÇOK OKUNANLAR