TürkiyeEnerjiManşet

Pınar Demircan: Türkiye, Akkuyu Nükleer Santrali’yle kendi Fukuşima’sını yaratıyor

0
Japonya’nın Fukuşima kentindeki nükleer felaketin üzerinden geçen 11 yılda, felaketin izleri silinmemişken Türkiye, Nükleer Düzenleme Kanunu‘nu Meclis’ten geçirdi.

Rusya‘nın Ukrayna‘yı işgali sırasında Çernobil ve Zaporijya nükleer santrallerinin kontrolünü ele geçirmesiyle tekrar nükleer felaket senaryolarının konuşulmaya başlandığı şu günlerde, Yeşil Gazete Nükleer Editörü ve nükleersiz.org koordinatörü Pınar Demircan, çıkarılan kanunla Türkiye’nin büyük risk altına sokulduğu uyarısı yaptı.

Evrensel’den Volkan Pekal’a konuşan Demircan, işletmeci şirketin korunması adına Fukuşima’da “güvenli” kabul edilen sınır dozlarının 20 kat üzerine çıkarılmasını örnek göstererek nükleer enerjiyi özel şirketlere açan kanun sayesinde muafiyetler ve sermayeye sağlanan olanaklarla Türkiye’nin kendi Fukuşima’sını yaratacağını söyledi:

“Bugün Fukuşima’nın üzerinden 11 yıl geçmiş olmasına rağmen dünya standartlarına dönüş olmamıştır. Buna karşın ilçede okullar açılmış, radyasyon nedeniyle evlerini terk eden ödenen tazminatlar kesildiği için başka şehirlerde geçimini sağlayamayan yurttaşlar evlerine geri dönmek zorunda kalmıştır. Yani radyasyon sınır dozları ile ilgili olarak ilçeye özel düzenlemelerle standartlara uyum karşısında çevre ve insan sağlığını riske eden çok temel bir muafiyet sağlanmıştır. Tazminat ödeme yükünden kurtulmak isteyen TEPCO şirketi ve devletin okulları açmasının arkasında ise bölge “çocuklar için bile güvenli” imajının verilmek istenmesi yatmaktadır.”

Demircan, 8 Mart’ta yayımlanarak yürürlüğe giren kanundaki muğlaklık nedeniyle nükleer tesis işletmeciliğinin özel sektöre açıldığını belirterek, “Bir T.C vatandaşı kanalıyla alınan lisansın yerli ya da yabancı devletlere ait şirketler kanalıyla kullanılmasının önü açık görünüyor” dedi.

‘Fukişima’da felakete şirketin maliyet kaygısı neden oldu’

Nükleer teknolojiyi 1970’lerden itibaren kullanan Japonya’da Fukuşima nükleer felaketinin meydana gelmesinde işletmeci TEPCO şirketinin tsunami riskine karşı yükseltmesi gereken duvarı maliyet hesabı nedeniyle 7 metre yükseklikte bıraktığını ve bunun bir felakete yol açtığını anımsatan Demircan, “Nükleer santraller gibi ekosistemin çok geniş coğrafyalarda radyoaktif kirlilik yaratma olasılığı karşısında maliyetlerden kaçınma ve kâr etme eğilimi içindeki şirketlerin hizmet vermesi radyoaktif felaketleri hem davet eder hem de derinleştirebilir” diye konuştu.

Kendi nükleer teknolojisine sahip olan Japonya’da da devletin yurttaşlarını gözünü kırpmadan şirketleri ve sermayeyi korumak için harcayabildiğini vurgulayan Demircan, “Nükleer santrallerle ilgili her şey aslında neoliberal kapitalist sistemin bir fonksiyonu olarak işlemektedir ve nükleer santraller bir sistem sorunudur. Ülkemizde de farklı olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

Fukuşima felaketini gösteren dört foto.

Atık sorunu

Akkuyu NGS’de süreçlerin şeffaf yürütülmediğine ve radyoaktif atıklarla ilgili bir açıklama yapılmadığına işaret eden Pınar Demircan, süreci şöyle açıkladı:

“Kullanılmış yakıt haline gelen yakıt çubukları her yıl yenileriyle değiştirilerek, reaktörden çıkarılmış olanlar 20-30 yıl soğutulmak üzere havuzlarda bekletilecek. Ardından kanunda bahsi geçen atık ihracı işlemi adı altında atıklar Rusya’nın yeniden işleme tesisine gönderilecek. Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan krizin bir nedeni de Ukrayna’nın atıklarını Rusya’ya göndermekten vazgeçmesiydi. Yani Türkiye de bu atık ihracatını yapmak, Rusya’ya ihtiyacı olan yakıtı sağlamak için yüz milyonlarca dolar tutarındaki maliyete katlanmak zorunda olacak. Rusya’da işlenen atıktan geriye kalan kısım ise atık ithalatı ile geri alınacak” diye konuştu. Atıkların Türkiye tarafından inşa edilen depoda 100 milyon yıl korunması gerektiğini de vurgulayan Demircan, Nükleer atıklarla ilgili bu ihracat ve ithalat süreçleri lojistik hizmetleri çerçevesinde Türkiye’de çevre ve insan sağlığı için çok riskli olacaktır. Bu hizmetlerin bir de özel şirketler eliyle verildiğini düşünün.”

Demircan’ın kullanılmış yakıt çubukları ve atıklarla ilgili ayrıntılı değerlendirmesi için şu yazıyı okuyabilirsiniz.

Pınar Demircan, İzmir’in Çernobil’i olarak bilinen radyoaktif tehlikeye karşı TENMAK‘ın iki yıldır harekete geçmediğini de hatırlattı:

“Kanunun 9.  maddesinin 3. fıkrasında ‘Radyoaktif atıklar çevreye salınamaz veya bırakılamaz denildiği gibi e şıkkında da sahipsiz radyoaktif madde tespit edildiği takdirde TENMAK ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği yaparak gerekli tedbirleri alır veya aldırır, bertaraf dahil gerekli iş ve işlemleri yürütür’ deniyor. Bu ibare her şeyden önce TENMAK’ın neden İzmir’in Çernobil’i olarak bilinen radyaoktif  tehlikeye karşı kuruluşunun üzerinden iki yıl geçmesine karşın hiç bir önlem alınmadığını açıklamasını gerektirmektedir. Radyoaktif atıklara karşı yurttaşlarını koruyacağının varsayılmasını düzenlerken Gaziemir‘deki sorunun sahipsiz bırakılması gelecekte nükleer atıklarla ilgili sorunların da çözümsüz bırakılacağını söylüyor.”

“Akkuyu NGS’nin bugün Ukrayna’yı işgal etmiş olan Rusya tarafından ‘yap sahip ol işlet’ türünde bir anlaşmayla yapılmakta oluşu ülkemizi riskinin yanı sıra nükleer santralleri işgal ederek hem Avrupa’ya yönelik tehdit hem de çatışmanın diğer tarafı olan Ukraynalılara karşı kalkan olarak kullanan Rusya devletinin sahipliğinde gerçekleşecek olması Türkiye’nin değil geleceğini, bugününü bile tehlikeye atmaktadır” diyen Demircan, Akkuyu NGS projesinin iptal edilmesi gerektiğini söyledi.

 

More in Türkiye

You may also like

Comments

Comments are closed.