Günün ManşetiKültür-SanatManşet

‘Ezhel’in tutuklanması yaşam tarzını cezalandırma niyeti’

0

Ezhel adıyla bilinen Ankara’lı Rap müzisyeni Sercan İpekçioğlu geçtiğimiz günlerde İstanbul’da tutuklanarak cezaevine gönderildi. Gerekçe olarak Ezhel’in şarkı sözlerinde ‘uyuşturucu kullanımını özendirdiği ve kolaylaştırdığı iddia edildi.

Ezhel, İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce sosyal medya ve internette uyuşturucu kullanımını özendiren kişilere yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınmıştı. Ezhel’in söz konusu suçlamaya gerekçe gösterilen şarkılarından biri olan ”Şehrimin Tadı”nı youtube üzerinden 32 milyondan fazla kişi izledi.

Ezhel’in tutuklanması dinleyicilerinden ve sanatçılardan da büyük bir tepki aldı. Bu durum kamuoyu tarafından sanata, sanatçıya ve sanat eserlerine yapılan sansür ve tutuklamalar yaşanılan ortamın her geçen gün daraldığının bir göstergesi olarak yorumlandı.

Ezhel’in tutuklanmasını, yaptığı şarkıları ve her geçen gün sanata ve sanatçıya olan baskıyı sansürü çizer Aslı Alpar, editör Barbaros Sarıcı ve akademisyen Bengi Akbulut‘a sorduk.

***

Tam bağımsız özgür rap!

Çizer Aslı Alpar

Yanlış hatırlamıyorsam 2012 yılında Ankara’da arkadaşlarımla sık sık gittiğim Araftafaray Bar’da ilk defa dinlemiştik Ezhel’i. Henüz albümü yoktu. Bugünden bakınca anlıyorum ki şarkılarıyla Gezi Parkı’nın hemen öncesinde aslında içimizde ufak ufak hareketlenen bir şeyleri bize hissettiriyormuş.

Bize hissettirdiklerini çıkardığı albümler ve konserleri ile daha geniş kitlelere de hissettirmiş olmalı ki bir soruşturma kapsamında, ifade vermeye gittiğinde alelacele tutuklamışlar Ezhel’i.

Gerekçe olarak sundukları uyuşturucuya özendirme… Çünkü uyuşturucuya özendirme işini en iyi iktidarlar yapar, sınıflı, cinsiyetçi, heteroseksüel, türcü sistem yapar. Antidepresan kullanımının oldukça yaygın olduğu Türkiye’de yan etkileri saymakla tükenmez bu ilaçları da düşününce uyuşturucuya karşı bir politika yürütülüyormuş gibi görünmek istemesi iktidarın komik.

Ezhel mektubunda tam bağımsız özgür rap demiş. Bu sistemde mümkün olduğunu düşünmüyorum, bağımsız, özgür bir sanatın ama biliyorum ki Ezhel şarkılarıyla içimizdeki isyanı ateşlemeye devam edecek. Bu böyle olacak çünkü devletlerin orduları, yasaları, silahları var ama sanat geri kalanın elinde.

‘Ezhel’in tutuklanması yaşam tarzına bir cezalandırma niyeti’

Editör Barbaros Sarıcı

Ezhel’in tutuklanmasını “edebiyle durmayan marjinallere” karşı bir gözdağı olarak görmek lazım. İktidar, kendinden olmayan, ona biat etmeyen kişilere ve yaşam tarzlarına duyduğu nefreti sansür, zindanlar, taciz ve şiddetle ayrıştırmaya çalışırken, kitlesine de bu faşist aygıtları “hayırlı” birer marifet olarak lanse ediyor.

Toplum ve özellikle genç kuşaklar, protest ögeler barındıran veya “toplum ahlakına” ters düşen eserlerden, Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri uygulanan sansür, baskı ve cezalandırmalardan dolayı mahrum edildi. Bu mahrumiyet, AKP ile iyice kronikleşip nevrotik bir hal aldı. Fakat internetin de katkısıyla Ezhel ve daha sayabileceğim pek çok özgür zihin, bu karanlık duvarların ardına geçebilmede oldukça etkili oldular.

Ezhel, düzen medyasının gençlere anlatmadığı gerçekleri sanatıyla aktarmanın yanı sıra bir dünya vatandaşı olarak enternasyonal ögeleri müziğinde şık biçimde birleştiriyor. Ben onun şarkı sözlerinde, onu mahkûm edenlerin çok korktuğu “Allah’ın yarattığı keyiflendirici bir bitkiye” değil; ülkenin ve dünyanın gerçek hakikatine yani direnişe özeniyorum. Onların anlayamadıkları yaşam tarzlarını pirüpak bir şekilde anlatmasına özeniyorum. Mesele zaten uyuşturucu değil, Ezhel’in tutuklanması üzerinden bunu okuyan hemen herkesin yaşam tarzına bir cezalandırma niyeti. Ezhel, “uyuşturucuya” özendirdiğinden değil, düşüncelerinden dolayı devlet tarafından kriminal bir zat ilan edildi.

Suçu Ezhel’in şarkı sözlerinde veya başka bir sanatçının ucube dedikleri bir heykelinde, filminde değil; hür vicdanı, özgür düşünceyi yok saydıkları çürük değerlerinde aramalılar. Herkes “saray sanatçısı” olamaz, çünkü herkesin midesi kaldırmaz. Faşist aygıtlarıyla toplumu tek tipleştirip “çeki düzen” vereceklerine, artık, kibirli ve vicdan yoksunu ruhlarına terbiye versinler. Yoksa sanat, zorbalıklarını anlatarak onları cezalandırmaya destanlar yaza yaza devam edecek.

‘Birimizi sustursalar binimiz aynı şarkıyı söyleyebiliriz.’

Akademisyen Bengi Akbulut

Bir röportajında “Aslında soyut bir kavram olan devletin, kafasına koyduğu şeyi yapmak uğruna insanların üzerine tüm maddi gücüyle nasıl gidebileceğini, gittiğini zaten biliyordum” diyor Ezhel.

Manidar ki —ya da belki hiç de manidar değil— tam da o kafasına koyduğu şeyi yapan devletin gücünün hedefine girdi. Devletin bir şiddet aygıtı olduğundan, polis şiddetinden, emek ve sermayeden, diktatörlükten ve faşizmden bahseden birinin susturulmasına sanırım —ve ne yazik ki— cok şaşırmıyoruz.

Herhalde herkes farkında ki, uyuşturucuya özendirme suçlaması Ezhel’in tutuklanmasının sadece kılıfı. Ama herhangi bir kılıf da deüil; yani tesadüfi değil.

Bir sözü gayrimeşru kılmanın en basit yolu, sözü söyleyenin toplumsal olarak makbul görülenler grubundan dışlanması. Bunun bir yolu da suçlu ilan etmek/kriminalize etmek. Ezhel özelinde yapılan da bu.

Hele ki böyle bir zamanda, sokak hareketi kalmamışken, bağımsız medya kanalları bu kadar güçsüzken, toplumsal örgütlülük namına söylenebilecek neredeyse hiçbirşey yokken Ezhel’in müziği ve sözleri fazlasıyla tehlikeli. Çünkü her eve, her kafaya sızabilme tehlikesi var. Ve gücünü de buradan alıyor: bu müziğe ve sözlere erişim fazla bir maddi altyapı gerektirmiyor. Dağilarak çoğalıyor ve dağıldıkça değiştiriyor. Birimizi sustursalar binimiz aynı şarkıyı söyleyebiliriz. Söylememiz de lazım.

 

Haber: Ateş Alpar

(Yeşil Gazete)

You may also like

Comments

Comments are closed.