Eski düzen çatırdarken

Avrupa Yeşil Partisi 13. Konsey Toplantısı Estonya’nın Talinn kentinde geçtiğimiz haftasonu yapıldı.

Toplantıların ana gündem maddesi Yeşil Yeni Düzen’e ilişkin Makroekonomik ve Finansal Çerçeve tartışıldı, sonunda oylandı ve kabul edildi.

Yeşil Yeni Düzen savunusu Avrupa’nın her ülkesinde Yeşiller’i büyütmeye devam ediyor, yakında iktidarda görürsek şaşırmayalım! Özellikle Almanya’da yaklaşan eyalet seçimlerinde Alman Yeşiller’i kamuoyu yoklamalarına göre %25-30 desteğe ulaşmışlar. Fransa’da ve diğer ülkelerde de halkın yeşil politikaya ilgisi artarak devam etmekte. Haksız da sayılmazlar, zira siyaset sahnesinde, ekolojik, ekonomik ve sosyal krize aynı anda çözüm üretebilen bir parti yok. Birkaç marjinal düzenleme ile ekonomik krizin biteceği günü bekliyor çoğu parti; eski alışkanlıklarına ve politikalarına geri dönmek için.

Oysa Yeşil Yeni Düzen, insanlara bu dünyada onurlu bir yaşamı vaad ediyor. Yıkmadan, yok etmeden de büyüyüp refah yaratılabileceğini gösteriyor. Gün geçtikçe ete kemiğe bürünüyor, bir uzak ihtimal olmaktan çıkıp, hemen şimdi gerçekleşebilecek politik alternatif haline geliyor.

Ekolojik bir krize doğru giderek hızlanmış küresel ekonomi treni 2008’de raydan çıktı, treni aynı hatta biraz daha yavaş

ilerletmeye çalışmak bizi bekleyen sonu değiştirmeyecek. Kaza mahallinde bir karar verip, yeni bir hat döşememiz gerekiyor. Yeşil Yeni Düzen, küresel ekonomik sistem için bir makas değişimini temsil ediyor. Petrol uygarlığının sahipleri, hat yeni de olsa, onu eski hatta tekrar bağlamak için ellerinden geleni yapıyorlar, yapacaklar. Ekonominin enerji altyapısının kavgasız gürültüsüz değişmesini beklemek zaten safdillik olurdu. İnsanlığı daha adil, doğası ile daha barışık bir topluma kavuşturacak bu hattın eski hattan ne kadar hızlı uzaklaşacağı hala bir soru, uygulama ile ortaya çıkacak. Burada da Avrupa’da güçlenen, iktidara oynayan kimi yeşil partiler bir çıkmazla yüzyüze geliyor kanımca. Konsey toplantısında kabul edilen politika metninde Yeşiller’in vaat ettiği dünyanın tasvirinden önemle kaçınılmış. “Oylarımızı artırıp iktidara gelme şansını yakalamışken, ütopyalar da nereden çıktı şimdi” tavrını görmek gerçekten hayal kırıcı. Günlük siyasette varolabilmek, canından bezmiş halkı korkutmamak adına ütopyaların geri plana itildiğini gözlemlemek mümkün. Bunun ne kadar doğru bir strateji olduğu tartışılır. Şöyle ki, Yeşiller siyaset arenasında diğer partiler (liberaller, sosyal demokratlar, muhafazakarlar, sosyalistler gibi) ile yarışıyor. Yarış ise parti programları, gelecek toplum vaatleri üzerinden veriliyor. Her parti gibi Yeşiller de nasıl bir toplum içim politikalar ürettiğimizi halka açıklamak zorunda. Gerçekçilik adına, ürkütüp kaçırmamak adına ütopyalarımızı, nasıl bir gelecek istiyoruz sorusunu geri plana atmak ne kadar doğru?

Yeşil Yeni Düzen küresel ekonomik sistemin enerji ve üretim tüketim altyapısını dönüştürecek politikalar setidir. Bir dönüşüm yolculuğudur. Yolculuk bir hedef varsa yolculuktur. Hedefi olmayan gidiş, rüzgarın önüne kattığı bir yaprağın savruluşundan başka bir şey değildir ne yazık ki.

Yeşil Yeni Düzen’i ete kemiğe büründürmeye çalışan özellikle Alman ve Fransız Yeşiller’i, bu çok değerli fırsatı heba etmemelidir. Gelinen noktanın bizi, yani yeşilleri haklı çıkardı. Şimdi bu utangaçlık niye? Bugün bizi sofralarına davet eden eski düzenin bekçilerine “hayır, sizinle uzlaşmayacağız” demeyi başarabilmeliyiz. Gerçekçilik adına eski düzenle flört etmek, Yeşiller’den başka her kesimin işine yarar, ancak Yeşiller’i de etkisizleştirir.

Bu tavrın gelişmekte olan ülkelerdeki yeşil hareketin üzerinde de çok olumsuz etkileri olacağı kesin.

Kabul edilen metinde piyasa sistemi eleştirilmekle birlikte toptan çöpe atılmıyor, bu gerçekçi ya da olması gereken bir şey de değil zaten. Avrupa gibi piyasaların kendiliğinden ortaya çıktığı bir coğrafyada bunu kimseye kolay kolay anlatamazsınız. Bugün Avrupa’da sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla kullanılan araç da piyasa: Emisyon Ticareti Sistemi. Ancak gerçekçilik adına her sorunun çözümünü piyasada aramaya başladığınızda, korkutmamak adına radikal alternatiflerden özenle kaçındığınızda, daha bir piyasa toplumuna (henüz) dönüşümünü tamamlamamış birçok ülkeye önerebileceğiniz yegane şey de, eski düzenin yıllardır dikte ettiği şey olan piyasaların kurulmasından başka bir şey değildir.

Bu nedenle yeşil politika yerel özgünlükler temelinde küresel çözümler aramaya devam etmelidir. Avrupa’ya uygun dikilen gömlek bizim gibi ülkelere dar gelir.

Dar gelir ama hepten çöpe atmak da manasız. Makas yeni değişti, mümkün olduğu kadar vagonu yeni hatta yönlendirmenin ne kadar hayati olduğundan bahsetmeye bilmem gerek var mı? Bu hattı beraberce döşeyeceğiz ve bu dünyaya yıkmadan, yakmadan, kirletmeden refahı getireceğiz.

Ahmet Atıl Aşıcı
Ahmet Atıl Aşıcıhttp://www.akademi.itu.edu.tr/asici
Ahmet Atıl Aşıcı, 2009 yılından bu yana İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümü Ekonomi alanında doçent olarak çalışmaktadır. Ekonomi doktorasını 2007 yılında İsviçre, Cenevre Üniversitesi’nden almıştır. Doktora çalışmalarını sürdürürken 2005-2006 yılları arasında UNCTAD’da Ekonomi Sorumlusu olarak görev yapmıştır. Aşıcı, yüksek lisansını 1999’da Boğaziçi Üniversitesi’nde Ekonomi alanında, lisans derecesini ise 1996’da İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İşletme Mühendisliği alanında tamamlamıştır. 2017/2018 akademik yılında, bir yılını ABD Oregon Üniversitesi’nde araştırma yaparak geçirmiştir. Son zamanlardaki araştırmalarının odağı yeşil ekonomik dönüşümdür. Aşıcı’nın ekonomik büyüme ile çevresel sürdürülebilirlik ve öznel refah arasındaki ilişki üzerine yaptığı çalışmalar saygın akademik dergilerde kapsamlı bir şekilde yayınlanmıştır.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İUP’e yeniden bakış

İdeal bir katılımcı ortam için; kararlar tepeden inme belirlenmeli, 'katılım çevresindeki' grupların eşit tartışma ve kararlara katılım hakkı bulunmalı ve kararlar 'parçacı' değil, bütünlüklü olarak alınmalı.

[2020’nin ardından] Ekonomide korona etkisi

2020'de koronavirüs krizi neoliberal küreselleşmenin yarattığı sistemin ne kadar kırılgan olduğunu çok net ortaya çıkardı, ancak iklim hareketi de gücünü artırdı.

Türkiye Çevre Ajansı kanun teklifi üzerine: Çöp ithal eden çip ihraç edemez!

Dünyada yeni ve dönüşüm ekonomisine dayalı yeşil bir düzen şekilleniyor. Türkiye, 'sepeti koluna, herkes kendi yoluna' diyemez. Çöp ithalatının sonlandırılması ve Elektrik Piyasası Kanunu'nun Meclis'ten geçmemesi sadece çevre için değil, ülkenin refahı için de elzem.

Türkiye AB’nin 2050 Karbon-Nötr Ekonomi hedefine hazır mı?

Avrupa ve ABD gibi büyük ekonomik güçler devrim gibi bir dönüşümün arefesinde. Bunun Türkiye ekonomisini etkilememesi mümkün değil.

Yeşil Yeni Düzen Türkiye’nin aradığı yeni vizyon olabilir mi?

Vizyon 2023 çöktü, başta enerji ve inşaat olmak üzere birçok sektör batık durumda. Türkiye'nin yeni bir hikayeye ihtiyacı var.

EN ÇOK OKUNANLAR