Ekonomiİklim ve EnerjiManşet

Küçülme: Yalnızca Yeşil Yeni Düzen değil

0

Yazan: Matthias Schmelzer, Andrea Vetter, Aaron Vansintjan

Yeşil Gazete için çeviren: Hanife Aliefendioğlu

*

“The Future Is Degrowth” (Gelecek Küçülmektir) adlı yeni kitabın yazarlarına göre küçülme, Yeşil Yeni Düzen’e entegre edilmesi gereken bakış açıları sunuyor.

Sayısız ve gittikçe hızlanan krizin olduğu bir dönemde yaşıyoruz. İklim çöküşü ensemizde. Dünyadaki ekosistemlerde biyoçeşitlilik çöküyor ve birçok doğal güvenlik ağı – su döngüleri, toprak verimliliği, balık stokları, mikrobiyal çeşitlilik – yok oluyor. 

İç savaş ve doğal afetler bütün ülkeleri paramparça etti, milyonlarca insanı, sadece askerileşmiş ülke sınırları içinde hapsetmekle engellebilen güvenli bölgeler aramayışına yöneltti.

Bu makale, Verso Books tarafından yayınlanan “The Future is Degrowth: A Guide to a World Beyond Capitalism” (Gelecek Küçülmektir: Kapitalizm Ötesi İçin Bir Rehber) adlı kitaptan bir alıntıdır.

Bir pandemi, küresel ekonomiyi titreterek durma noktasına getirdi. Mali ve ekonomik krizler dünyayı, aşağı yukarı her on yılda bir sarsıyor. Milliyetçi ve ırkçı partiler yeniden canlanıyor.

Yeşil kapitalizm

Bu esnada, her yıl değişim talep eden kitle hareketleri ortaya çıkıyor. Siyasi liderler on yıllardır herkes için refah ve orta sınıf bir yaşam tarzı vaat ediyor. Yine de yüksek düzeydeki istikrarlı istihdam; prekaryalaşmaya ve yaygın işsizliğe dönüştüğü için, bu yaşam standartları çoğu kişi için ulaşılmaz hale geliyor.

Ne tür öneriler bizi bu karmaşadan kurtarabilir? Burada, dünya sistemleri teorisyeni Immanuel Wallerstein‘dan bir terim ödünç almak faydalı olabilir.

2000’lerde – neoliberalizmin ve ona karşı oluşan küresel hareketlerin en parlak çağını düşünebildiğimiz dönemde – Wallerstein iki ana siyasi kamp olduğunu öne sürdü: Dünyanın ekonomik ve siyasi seçkinlerinin Dünya Ekonomik Forumu gibi yıllık kongrelerde buluştuğu ‘Davos Ruhu’; Dünyadaki popüler toplumsal hareketlerin bir araya geldiği Dünya Sosyal Forumları’nın doğduğu yer olan ‘Porto Alegre’nin Ruhu’.

Bugün, bu kampların her biri de iki kutba bölünmüş durumda.

Davos tarafında, yalnızca birçoğu yeşil kapitalizmden yana olan küreselciler değil, aynı zamanda özellikle ABD‘de Donald Trump, Brezilya‘da Jair Bolsonaro ve Filipinler’de Rodrigo Duterte tarafından temsil edilen feodal otoriterler ve neo-faşistler de var.

Çöküş

Küreselciler iklim değişikliği gerçeğini kabul ediyor ve ekolojik modernleşmeyi ve yeşil büyümeyi savunuyorlar. Mevcut sistemi temelden değiştirmeye gerek olmadığını düşünüyorlar – onlara göre sadece daha iyi teknolojiye, daha fazla verimliliğe, bilim ve piyasa mekanizmalarının doğru uygulanmasına ihtiyacımız var.

Şu anda sahip olduklarımızı elektrikli arabalar, karbon yakalama ve depolama, yeşil cihazlar ve yenilenebilir ve nükleer enerji ile değiştirin ve sorun çözülür.

Neo-faşistler ise tersine daha açık bir şekilde bir tür eko-apartheidden yanalar. Onlara göre, ekolojik çöküşten ve kapitalist küreselleşmenin yıkımından kaçan göçmenlere sınırları kapatmak, ekonomik büyümeden yararlananların ayrıcalıklarını savunmak için askeri güçleri genişletmek küresel iş bölümünü daha da sağlamlaştıracak ve kaynak yaratılmasını hızlandıracaktır.

Bu tepkisel gerici fikri harekete geçiren, olaylar dizinini doğal düzeni olarak görülenleri korumak için her şeyi değiştirme isteğidir.

Nihayetinde bu öneri, bugün var olandan daha eşitsiz bir dünyaya yol açacak ve yine de mevcut sistemin geniş çaplı çöküşüne neden olacaktır. Daha da önemlisi, her iki kamp da – küreselciler ve neo-faşistler – büyümeden yanalar; yalnızca onu elde etmek için farklı yolları destekliyor.

Üretkenlik

Öte yandan Porto Alegre kampında da iki kutup var. Bir yanda ilerici üretkenlik var: Solun bu kesiminde – sosyalist ve sosyal demokrat işçi hareketleri geleneğinde – büyümeye, teknik üretkenlik artışlarına ve yeniden dağıtıma odaklanan ve dikey organizasyon biçimlerini tercih etme eğiliminde olanlar bulunuyor.

Çoğu zaman bu solcular, mevcut teknolojik altyapıyı korumayı savunuyorlar, ancak sadece merkezi ve hiyerarşik devlet planlaması yoluyla onu daha verimli ve sosyal olarak gerçekleştirme çalışıyorlar.

Üretkenlik artışları veya “tam otomatikleştirilmiş lüks komünizm” yoluyla işin üstesinden gelmeye dayalı ütopya önerileri de bu kampta yer alıyor. Buna “sol üretkenlik” diyelim.

Öte yandan, güçlü bir şekilde tabandan aşağıdan öz-örgütlenmeye odaklanan ve temelde büyümeyi sorgulayan liberter hareketler ve akımlar var – buna “sol liberteryenizm” diyebiliriz.

Bu kutup kendisini hiyerarşi ve üretkenliğe karşı konumlandırırken çok kutuplu, büyüme sonrası bir enternasyonalizme doğru küresel ilişkileri kökten değiştirmeyi amaçlıyor.

İstihdam

Bugün küçülme, Küresel Kuzey’deki sol liberteryenizm içinde – ya da yakın geçmişte yayınlanan kitapta belirtildiği gibi, büyüme, sanayileşme ve tahakkümün ötesinde iyi bir yaşam için savaşan “alternatifler mozaiği” içinde kilit referans noktalarından biri haline geldi.

Son altı ayda, üretimci ve özgürlükçü kutuplar arasındaki hem tartışmaların hem de potansiyel ittifakların merkezinde bir cümle yer aldı: Yeşil Yeni Düzen.

Yeşil Yeni Düzen veya ‘Yeşil Düzen’in bazı sulandırılmış versiyonları, hükümetler, uluslararası kuruluşlar ve Avrupa Komisyonu tarafından desteklenmektedir ve bunlar esasen kapitalizmin ekolojik modernizasyonuna indirgenmektedir. Bunlar, Davos kampına sıkıca bağlı yeşil büyüme küreselleşmesi olarak kabul edilecektir.

Ama biz burada, sadece daha dönüştürücü solcu varyantlarla ilgileniyoruz. Yeşil Yeni Düzen, Yeşil Parti adayları tarafından desteklenen bir dizi geçiş politikası olarak uzun süredir varlığını sürdürüyor. Son yıllarda, Birleşik Krallık‘taki İşçi Partisi ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Demokrat Parti’nin kimi kanatları gibi daha büyük siyasi partiler için giderek artan bir şekilde radikal çevre politikalarının temel taşı haline geliyor.

Temel teklif, kamu yatırımları ve düzenlemeleri yoluyla, fosil yakıt tüketimini radikal bir şekilde azaltmayı ve tamamen yenilenebilir bir ekonomiye geçişi sağlarken, herkes için ve özellikle marjinalleştirilmiş kesimler için adil çalışma koşulları ve tam istihdamın yanı sıra daha iyileştirilmiş yaşam koşulları sağlamayı amaçlamaktadır.

Fosil Sonrası

1930’lardaki Büyük Buhran’ın ardından ABD başkanı Franklin D. Roosevelt tarafından yürütülen Yeni Düzen (New Deal)’den ilham alan fikir, ekonomiyi temelden yeniden yapılandıran yeşil Keynesçiliğin geniş çaplı mobilizasyonu ve kamu yatırım programıdır.

İlk bakışta bu daha dönüştürücü, solcu Yeşil Yeni Düzen ile küçülme arasında keskin bir karşıtlık var gibi görünse de, yeni kitabımız “The Future Is Degrowth: A Guide to Beyond Capitalism” arasında birbirinden öğrenme ve işbirlikleri için geniş bir alan olduğunu ve bu küçülmenin mevcut Yeşil Yeni Düzen önerileri için önemli düzeltmeler sunan birçok örtüşme ve benzerlik olduğunu savunuyoruz.

Küçülmenin kendine has güçlü yönleri arasında, kapitalizmin biyofiziksel metabolizmasına ilişkin sağlam analizi, ekolojik modernizasyonun küresel adaleti ve kaynak etkileri, büyümeye dayalı ekonomi tarafından sürdürülen ideolojik hegemonya ve özerkliğe bakım ve (kendine) yeterliliğe dayalı bir ekonomi için daha derin dönüştürücü politika önerileri geliştirmesi sayılabilir.

Küçülmeyi diğer sosyo-ekolojik önerilerden en açık şekilde ayıran şey, sosyal metabolizmanın siyasallaşması ve bunun politika oluşturmadaki sonuçlarıdır.

Küçülme, çoğu ekolojik modernizasyon programıyla – ve Yeşil Yeni Düzen’le – fosil sonrası bir toplum için maddi altyapıların hızla oluşturulmasına yönelik büyük yatırım çağrılarını duyuruyor.

Dağıtıklık

Buna topluluklar tarafından kontrol edilen yenilenebilir enerji kaynakları ve demokratik olarak yönetilen toplu taşıma ağları, yenilenmiş sosyal veya toplu konutlar ve uzun ömürlü, onarılabilir ve geri dönüştürülebilir tüketici ürünleri için işçi mülkiyetindeki endüstri tesisleri dahildir

Kate Aronoff, Alyssa Battistoni, Daniel A. Cohen ve Thea Riofrancos‘un “A Planet to Win”deki (Kazandıran Bir Gezegen) bakış açısına benzer şekilde, küçülme de kısa vadede yeşil ekonomik kalkınmanın “Son Uyaran”ını, halkın refahını sağlayacak ortamlar inşa etmeye, yeni politik-ekonomik modeller geliştirmeye, büyüme yarışından vazgeçmeye sermayeden koparak daha yavaş bir seyre geçmeye çağırıyor.

Bununla birlikte, iklim adaletsizliği ve emisyonları ekonomik büyümeden ayırma olasılıkları üzerine kapsamlı araştırmaları hesaba katan küçülme analizi, buna ekonomik büyümenin ötesinde, ekonomi çapında bir geçişin eşlik etmesi gerektiğini öne sürüyor. Bu çalışmalar, büyüme içeren bir Yeşil Yeni Düzen’in – geçici olsa bile – muhtemelen sürdürülebilir olmayacağını gösteriyor.

Bu nedenle, Yeşil Yeni Düzen’in önerileri bu yatırım dürtüsünü ve sürdürülebilir olan her şeyin büyümesini vurgulama eğilimindeyken, küçülme de ve en azından titizlikle yapılması gereken birçok şeye odaklanıyor.
Küresel olarak adil ve sürdürülebilir bir ekonomi yaratmak için geniş üretim ve tüketim alanlarının yıkılması, yerlerine başka sistemlerin kurulması gerekecektir.

Dönüştürücü

Yeşil Yeni Düzen’in aksine, küçülme, sürdürülebilir hale getirilemeyen, çok az kullanım değerine katkıda bulunan veya gereksiz tüketim olan ekonomik faaliyetlerin seçici bir şekilde küçültülmesini ve azaltılmasını sağlamak için aktif politikalar formüle eder – ve bunlara reklam, planlı eskitme, ‘saçma işler’, özel uçaklar veya fosil yakıt ve savunma sanayileri gibi şeyler dahildir.

Küçülme, ekolojik aşmayı önlemek için enerji ve malzeme çıktısını azaltmaya ihtiyaç olduğunu iddia ediyor. Ayrıca, emisyonları sınırlayan, fosil üretimini hızla engelleyen ve aşırı tüketimi sona erdiren gerekli politikalar muhtemelen GSYİH’nın azalmasına yol açacaktır.

Bu, kendi başına kötü olmasa da (GSYİH oldukça sorunlu bir gösterge olduğu için), toplumların artık büyüme ve birikime bağımlı kalmamaları için kurumları yeniden düzenleyerek hazırlanmaları gerekiyor.

Yeşil Yeni Düzen platformları ya ekonomik büyümeden yanadır ya da aslında ekonomik genişlemeyi teşvik edecek politikalar önermelerine rağmen, hedefin büyüme olup olmadığı konusunda belirsizdir. Peki, Yeşil Yeni Düzen’in ‘son teşviki’ daha dönüştürücü politikalarla nasıl birleştirilebilir?

İlerici

Bu politikalar, bir yandan aşırı enerji, kütle ve emisyonlarla ilgili üretim ve tüketim alanlarını küçültmeyi amaçlamalı, diğer yandan bu yatırımların yalnızca büyüme ve birikim etrafında inşa edilmiş bir ekonomik sistemi istikrara kavuşturmaması değil, fakat onun dönüşmesini sağlamalıdır.

Yeşil Yeni Düzen platformları, ayrıca, sanayileşmiş ülkeler ve dünyanın geri kalanı arasındaki eşitsiz yeni-sömürgeci ilişkilere meydan okumaktan ziyade basitçe sürdürmekle eleştiriliyor.

Örneğin, Yeşil Yeni Düzen, lityum satın alan zengin ülkelerle madenciliğini yapan fakir ülkeler arasındaki eşitsiz ilişkileri ortadan kaldırmadan, güneş enerjisi ve lityum pil depolama teknolojisini genişleterek sadece yeni sorunlar yaratabilir ve yeni sömürgeciliği güçlendirebilir.

Kitabımızda tartıştığımız küçülme, “Büyümeden Yeşil Yeni Düzen” olarak önerilenler de dahil olmak üzere, ilerici siyasete üretken bir şekilde entegre edilmesi ve eleştirel bir şekilde uyarlanması gereken perspektifler sunuyor.

Hiyerarşiler

Bu nedenle, küçülmeyi savunanlar, hem yalnızca büyüme odaklı otoriterliği savunan sağa kayma ile ve hem de fosil yakıt güdümlü ve yeşil kapitalizmin varlığını sürdürmesi karşısında siyasi bir proje için toplumsal çoğunlukları örgütleme zorluğuyla karşı karşıya kalmıyorlar.

“Porto Alegre’nin Ruhu”nu temsil edenleri – ama aynı zamanda üretkenliğe yönelmiş olanları – küçülen bir toplumun yararları konusunda ikna etmek de önemlidir.

Bu şekilde, küçülmeyi savunanlar, kapitalist sistemin tekrarlanan krizleri ve insanların bunlara verdiği tepkiler yoluyla ortaya çıkan çoklu siyasi gerçeklikler arasında tercih yapmalıdır.

Kitabımız bu zorlukları aşmaya yönelik bir girişimdir: küçülmenin karşılaştığımız krizlere nasıl yanıt verebileceğini göstererek, yalnızca büyümeye yönelik çeşitli eleştirileri ve küçülmenin vizyon, politika ve stratejilerini tanıtmayı amaçlamıyoruz, aynı zamanda özellikle kapitalizme ve toplumsal hiyerarşileri dikkate alarak ve solun neden desteklemesi gerektiğini tartışan bir küçülme.

Yazarlar

  • Matthias Schmelzer: Ekonomi tarihçisi, örgütleyici ve iklim aktivisti.  Friedrich-Schiller Üniversitesi, Jena‘da doktora sonrası araştırmacı. Konzeptwerk Neue Ökonomie’de (Yeni Ekonomik Fikirler Laboratuvarı) çalışıyor.
  • Andrea Vetter: Küçülmeyi, müşterekleri ve eleştirel eko-feminizmi araç olarak kullanan bir dönüşüm araştırmacısı, aktivist ve gazeteci.
  • Aaron Vansintjan: Küçülme, şehirler, ekoloji ve bilim kurgu konularına odaklanan bir yazar ve araştırmacı.

Makalenin İngilizce orijinali

More in Ekonomi

You may also like

Comments

Comments are closed.