Eğreltiotlarının peşinde ‘Oaxaca Günlüğü’

Oaxaca günlüğü bir gezi kitabı; daha doğrusu bir geziye dair bir kitap. Columbia Üniversitesi Tıp Merkezinde nöroloji profesörü Oliver Sacks’ın bir grup arkadaşıyla birlikte çıktıkları bir yolculuğun güncesi. Yolculuk 2000 yılı kışında Meksika’nın Oaxaca (Ohaka diye okunuyormuş) kentine ve civarına yapılıyor.

Oliver Sacks nöroloji profesörü olmanın ve psikiyatrlık yapmanın yanı sıra aralarında Türkçeye de çevrilen Karısını Şapka Sanan Adam ve Oscar adayı olmuş Uyanışlar gibi on kitabın da yazarı. Bu kitapta anlattığı yolculuk dışında Grönland ve Küba’ya gitmiş, Avustralya’da fosil avına çıkmış, Guadalupe’da değişik bir nörolojik hastalığı incelemiş ve hepsinin güncelerini tutmuş.

Sacks’ın birlikte Oaxaca yolculuğuna çıktığı grup hayli ilginç kişilerden oluşuyor. Aralarında botanistler var, sanatçılar var ama hepsinin ortak tutkusu eğreltiotları. Zaten ekibi bir araya getiren de Amerikan Eğreltiotu Derneği (American Fern Society). Bu dernek 19. yüzyılın sonlarında kurulmuş, ama İngiltere’de daha da eski bir eğreltiotu derneği var imiş, hatta İngiltere’de 1850’lerde eğreltiotu merakı o denli ileri gitmiş ki Victoria döneminde “pteridomania” diye adlandırılan çılgınlığa yol açmış.

Kitabı okurken önce pteridoloji diye bir bilim disiplininin varlığını öğreniyoruz. Bu dal daha üst bitkilerin atası olarak kabul edilen eğreltiotlarıyla ilgili. Eğreltiotları süslü kıvrımları, sarmallı uçları nedeniyle ilginç ama onları daha ilginç kılan kökenlerinin en eski zamanlara değin uzanıyor olmaları. Eğreltiler üç yüz milyon yıldan uzun bir süre boyunca neredeyse hiç değişmeden hayatta kalmışlar. Dinozorlar gibi pek çok yaratık gelmiş geçmiş, fakat görünüşte bu kadar narin ve kırılgan olan eğreltiler bütün değişimlere, yeryüzünün gördüğü bütün soy tükenişlerine rağmen varlığını sürdürmeyi bilmişler.

Oliver Sacks’ın eğreltiotlarına merakı aileden geliyor; dedesi, annesi, teyzeleri de eğreltiotlarının harikulade dünyasının büyüsüne kaptırmışlar. Geziye katılan diğer yol arkadaşları da eğreltiotlarına tutkunlar, ama ilgileri sadece eğreltiotları ile sınırlı değil. Dünyaya her açıdan meraklı gözlerle bakıyorlar, bu bakımdan biraz da 19. yüzyıl keşşaflarına benziyorlar.

Oaxaca Mexica’nın ortalarında orta nüfuslu bir kent. Bölgede en az altmış beş yeni eğrelti otu eğrelti türü keşfedilmiş, altı yüz doksan tür sınıflandırılmış. Bu yönüyle Oaxaca eğreltiotu meraklıları için bir cennet. Yine de Sacks her şeyin görünenin ardında gizli olduğu bu bölgede insan zihninin her zaman zorluklara meydan okumak zorunda olduğunu söylüyor. Sacks ve yoldaşları yeni gördükleri her eğreltiotu karşısında büyük heyecan duyuyorlar ama sadece eğreltiotlarının peşinden koşmuyorlar. Gördükleri her yeni şey üzerine günler boyunca tutkuyla konuşuyorlar ve Sacks bir haftalık bu gezinin güncesini tutarken bize bir yığın ilginç malumat aktarıyor.

Yazar kitapta Meksika’nın ve Oaxaca’nın Kolomb öncesi ve koloniler dönemi tarihini, kakaoyla çikolatanın geçmişini, bir tür tekila olan meskalinin nasıl yapıldığını, tütünün ve sigaranın kökenini ve etimolojisini, Zapotek harabelerini, Maya halklarını, Pazaryerlerini ve pazarlardaki değişik meyveleri, yol boyunca gördükleri kuşlar, böcekler hakkında bilgileri ve daha bir yığın şeyi kişisel gözlemlerine ve yolculuk arkadaşlarından dinlediklerine dayanarak hikâyeleştirmiş.

Sacks kendisi gibi amatör gözlemci ve araştırmacıların yaptıklarını son derece önemsiyor ve kitap aslında amatörlüğe bir güzelleme niteliğinde. Sacks amatör botanistlerin,  mineral meraklılarının, fosil avcılarının ve kuş gözlemcilerinin bilimsel çalışmalara katkısına vurgu yapıyor, kuyruklu yıldız ve süper novaları ilk görenlerin amatörler olduğunu hatırlatıyor. Amatörlerin hibelerden ve bilimsel destekten bağımsız olarak ilgilendikleri konuya yönelik bir tutku, bir aşk ve genellikle bir ömür boyu alanda yaptıkları gözlemlerle kazanılan tecrübelerin birikimine dikkat çekiyor.

Her yolculukta gerçekleşen kaçınılmaz son Oaxaca gezisinde de oluyor. Eğreltiotları odaklı çıkılan bu yolculuk Oliver Sacks için bambaşka bir kültür ve mekâna, tam anlamıyla başka bir zamana yapılan bir ziyarete dönüşüyor. Kendi ifadesine göre, bütün cahilliğiyle medeniyetin Orta Doğu’da başladığını zanneden yazar Yeni Dünya’nın da bir medeniyet beşiği olduğunu öğreniyor. Gördüklerinin tesiri ve ihtişamı ile sarsılıyor, insan olmanın ne demek olduğuna dair bakışı değişiyor, bir ömür boyu sahip olduğu önkabulleri altüst oluyor, hiç hayalini bile kurmadığı olasılıkların olduğunu görüyor. “Sözde eğrelti turu olacaktı” diye bitiriyor Sacks, “sürprizleri ve yenilikleriyle, her yandan fışkıran muhteşem güzelliklerle harika bir eğrelti macerası oldu. Ayrıca eğrelti sevgisinin ne kadar derin ve tutkulu olabileceğini görmüş olduk.”

Sacks’ın Oaxaca Günlüğü içimizdeki keşşafı hareket geçmeye çağırıyor. Tatillerin hayatımızda alışıldık bir tüketim nesnesine dönüştüğü günümüzde sıradan olabilecek bir gezinin paylaşmanın ve öğrenmenin büyülü dünyasına heyecanlı bir yolculuk olabileceğini gösteriyor.

Oaxaca Günlüğü (Oaxaca Journal)
Oliver Sacks
Çev. Deniz Koç –
Yapı Kredi Yayınları, 2012

Mahmut Boynudelik – Yeşil Gazete

Mahmut Boynudelik
Mahmut Boynudelik
1957 doğumlu ve YG ekibinin şimdilik yaşça en tecrübelisi, kimsenin bilmediği bağzı eski kelimeleri kullanır. 6 Ağustos 2012’de kırk yılın başında Yeşil Gazete için yazdığı köşe yazısı vasıtasıyla Noam Chomsky, James Hansen ve Bill Mc Kibben ile köşe komşusu olması nedeniyle yerli yersiz övünür. Aslen Yeşil Gazete esenler muhabiridir; yani estikçe yazar. Bazen okur yazar, bazen yazar okumaz, bazen okumadan yazar, bazen okur yazmaz, bazen ne yazar, ne okur. Okumadığı ve yazmadığı zamanlarda Kazdağları ve İstanbul arasında tembellik hakkı aktivistliği yapar. Ha, bir de YG dış köşe ve yorum editörüdür, yorum yazıları göndermeyi düşünüyorsanız iyi geçinmenizde fayda var. Rumuzu: MB

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Bir güvercini sevmekle başlayacak her şey

Maalesef sorun yarattığı var sayılanlara karşı empati yoksunu, sadece kendi refahını gözeten adaletsiz çözümler üretmek yalnızca 'Güvercin Kakası' kitabındaki kasaba halkına mahsus değil. Katliam Yasası'nı unutmadınız değil mi?

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Çocuklar doğanın sözcüsü olunca..

Çocukların da, doğanın da hakları durmadan ihlal ediliyor. Oysa sağlıklı bir ekosistemde yaşamak sadece bütün canlıların hakkı değil; aynı zamanda çocuk haklarının da bir parçası

Güldünya Yayınları’ndan yeni kitap: Bir Özgürleşme Kılavuzu

Alman gazeteci, yazar Katrin Rönicke’nin kaleme aldığı kişisel anlatısı Bir Özgürleşme Kılavuzu’nda feminist olduğu için mutlu olan ve feminist olmanın zorluklarıyla baş etmeye çalışan her kadın için yararlı olabilecek şeyler var.

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Pati patiye, el ele Dünyayı tamire: Zaman Yolcusu Kreta

Gülşah Özdemir Koryürek'in 'Zaman Yolcusu Kreta: Tüketme, Tükenme' kitabının ana konusu, içinde yaşadığımız 'iklim krizi". Dünyayı kurtarmak isteyen çocukların öyküsünü anlatan yazar sadece bir edebi eser yaratmakla kalmamış; bütün okurları toz bulutlarından kara deliklere kadar astronomi ile ve dünyamızın jeolojik tarihiyle tanıştırmak istemiş.

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Önyargı ejderhalarına karşı karanfil kokulu savaş – Eda Uysal

'Karanfiller ve Domates Suyu', insanın doğayla kurduğu bağı gösteren ve dezavantajları bulunan bireylerin görünür olmalarına dair farkındalık yaratan çarpıcı bir öykü.

EN ÇOK OKUNANLAR