İletişimin en basit haliyle tanımını yapacak olursak kendimizi ifade edebilmek, karşımızdakini anlama çabası, uzlaşmanın ilk adımı, mutlu ve sağlıklı bir yaşam için kaçınılmaz olan diyebiliriz. Peki bu konuda neden başarısız oluyoruz? Sesimizin tonunu yükseltmeden, mimiklerimizin kontrolünü kaybetmeden, karşımızdakine trip atmadan iletişim kurabilmek mümkün mü? Etkili iletişim için kişisel gelişim kitaplarında sıkça duyduğumuz empati kurmak (yani yaşanan olayı başkasının gözüyle görebilmek) yeterli mi?
Bu soruların cevabını bulabilmek için Sezai Ozan Zeybek’in geçtiğimiz hafta sonu (25 Kasım) Yeşil Düşünce Derneği’nde gerçekleşen “İhtilaflı Konular Nasıl Konuşulur” başlıklı kavga etmeden nasıl iletişim kurulur atölyesindeydim. Sezai Ozan’a bu işe nasıl girdiğini sorduğumda, Bilgi Üniversitesi’nde Sosyoloji bölümünde verdiği derslerde öğrencileriyle kurduğu iletişim sürecinde bu konuda bilinçlenmeye ihtiyacımız olduğunu fark ederek şiddetsiz iletişim eğitimine adım attığını anlattı.
“Güç olan özre yol açacak kabahati işlememek”
Atölyenin kalabalık olması konuya duyulan ilginin de bir göstergesiydi aslında. Zira bu konuda hiçbirimiz şahane olduğumuzu iddia edemeyiz. Ozan günlük hayatımızdaki örnekler üzerinden giderek iletişim sürecinin nasıl ilerlediği, hangi yaklaşımların birbirimizi doğru anlamamıza engel olduğu, tartışırken karşımızdaki kişiyi ikna etmemizin gerekli olup olmadığı ve özür dilerken nasıl bir yol izlememiz gerektiği konularına eğildi.
Çok sevdiğim bir büyüğüm yıllar önce bir tavsiyede bulunmuştu. Özür dilemenin yaşananları unutturmadığını bu yüzden güç olanın o özre yol açacak kabahati işlememeye özen göstermek olduğunu söylemişti. Peki ama hayatta hiç mi istisnalar yoktu? Farkında olmadan üzdüğümüz, kırdığımız ya da kızdırdığımız insanlar hiç mi olmadı?
“Duygusal bağı bilgi ile asla kıramıyoruz”
Tartışırken, uzlaşamadığımız bir olayda dikkat etmemiz gereken üç adım şu şekildeydi:
1-) İçindeki duyguyu açığa çıkar
2-) Yüzleş
3-) Halleş
Farklı dünya görüşüne, inanca ya da herhangi konuda bir fikre sahip olan iki kişinin tartışma sürecinde birbirlerini anlayabilmeleri için önce içlerine dönüp neyi savundukları ve neden savunduklarını kendilerine anlatmaları gerekiyor. Böylece konuyla ilgili kişisel hikayelerimizi paylaştığımızda karşımızdaki kişinin fikrini değiştiremesek bile ne hissettiğimizi bilmesini sağlıyoruz. Tartışmada savunduğumuz ya da inandığımız konuyla ilgili hayatımızda yarattığı değişimi, kazanımlarımızı anlattığımızda karşımızdaki kişiyi bizim penceremizden bakmaya davet etmiş oluyoruz.
“Duygu güvenli ortamlar yaratılmalı”
Eğer tartışılan konuyla ilgili duygusal bir bağ kuruyorsak fikrimizin değişmesi de o kadar zorlaşıyor. O duygusal bağı asla bilgi ile kıramıyoruz. Önce o duyguyu açığa çıkaracak şekilde konuşmak, karşımızdakinin ne hissettiğini sormak iyi bir yöntem. Böylece düşüncelerimiz duygu güvenli bir ortamda paylaşıldığı zaman tartışılmaya da açık hale geliyor.
Peki kabahatimizin olduğunu düşündüğümüz bir konuda özür dilerken nelere dikkat etmeliyiz?
Öncelikli olan samimiyet. Kendimizi iyi tanımak, ne hissettiğimizin/hissettirdiğimizin farkında olmak, kendimizle yüzleşmek önemli.
1-) Özür dileyeceğimiz kabahatimizin ne olduğu açık ve net bir dille karşımızdakine anlatmamız gerekiyor. Zira farklı konulara kızmış ya da gücenmiş olabiliriz.
2-) Yaşanan olay karşısında ne kadar üzgün olduğumuzu ve utandığımızı ifade etmemiz gerekiyor. Bu da pişman olduğumuzun bir göstergesi oluyor.
3-) Yaptığımız hatayı yeniden tekrarlamamak için niyetimizi net bir şekilde dile getirmemiz gerekiyor. Bir daha yapmayacağımıza dair söz vermek sık başvurduğumuz ama neticesini alamadığımız bir eylem.
4-) Eğer yaptığımız hata neticesinden maddi ya da manevi bir zarar vermişsek onu hemen telafi etmemiz, onarmamız şart.
Sezai Ozan özür dilerken sıklıkla düştüğümüz hataları ile şöyle sıralıyor:
1-) “Ben kötü bir insan değilim” gibi gerçekte nasıl biri olduğumuzu anlatan ifadelerden uzak durmamız gerekiyor.
2-) Özrü etkisizleştiren en olumsuz adımlardan biri de ortaya mazeret sunmak.
3-) Özür dilerken asla kendi mağduriyetimizden bahsetmememiz gerekiyor.
4-) Hatalarımızı başka insanların üzerine yıkmak ya da onlar yüzünden bu noktaya geldiğimizi söylemek uzak durmamız gereken ifadelerden biri.
Özetle, iletişim kurarken dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerden biri insanın kendisine duyduğu öz saygı. Karşılıklı saygıyı korumak, tartışmada farklı görüşlere sahip de olsak ortak bir zemin arayıp orada buluşmak, fikirlerimize sahip çıkarken karşımızdakinin dünya görüşüne uygun bir anlatım tarzını benimsemek ve konuyla ilgili olumlu kazanımlarımızdan bahsetmek, en azından tüm bunları yılmadan denemek, ilişkilerimizi koruyabilmek ve kendimizi doğru bir şekilde ifade edebilmek adına daha huzurlu bir yaşamın formülü gibi gözüküyor.
Merve Damcı