Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Dip trol avcılığının çevresel maliyeti

0

Dip trol ağları, sığ kıyı sularından 6.000 fit (2 km) derinliklere kadar deniz tabanında yaşayan karides ve balıkları yakalamak için kullanılır. Karidese ek olarak, küçük balıklar da dâhil olmak üzere birçok başka hayvanı da yakalayan bu ağlar, eğer etkili bazı özel mekanizmalar yapılmamışsa, uzun çekim sürelerinden dolayı birçoğunun (kaplumbağa vb.) ölmesine de neden olabilmektedir.

Dip trolü, deniz tabanında sürüklenen ve kapı olarak da nitelenen ağır ağırlıklı ağlardır. Taradığı alanı kamera ile gözlemleme şansınız olursa karşılaşacağınız manzara çoğunlukla sürülmüş bir tarla ve kalkan dumanlar olacaktır. 12 metre boyunda ve 60 metre genişliğinde olabilen ağı açık tutmak için birkaç yüz kg’dan fazla ağırlığa sahip metal “kapılar” kullanılır. Bazı bölgelerde, ağın önüne ilave ağırlıklar ve sert kauçuk tekerlekler eklenir. Ağırlıklı ağlar ve trol kapıları deniz tabanı boyunca sürüklendiğinde, deniz çayırları, mercan resifleri veya balıkların avcılardan saklandığı kaya bahçeleri de dâhil olmak üzere yollarındaki her şeyi tarumar edip süpürebilirler. Dip trolü, balıkları yakalamanın en yıkıcı yollarından biridir ve dünya çapında ıskartaya çıkartılan tüm balıkların ve diğer deniz canlılarının yarısına kadarından sorumludurlar. Hassas balık türleri, kaplumbağalar, deniz kuşları, deniz memelileri ve daha bir sürü canlı, dip trolleri tarafından yakalanır ve ıskartaya atılır. Iskartaya atılan bu canlıların çoğu da hayatta kalamaz.

‘Hedef dışı’ yaşamı da yok ediyor

Dip trolü ile yapılan avcılık, av aracının seçici olmaması nedeniyle genellikle aşırı avlanmaya neden olur ve trol torbası içine giren balıklar da çoğunlukla öldüğü için tesadüfen ağa giren. hedef dışı diye tabir edilen türler tekrar denize atılsa bile çok nadiren yaşamaya devam edebilirler.

Ayrıca dip trolü ile yapılan balıkçılığın yoğunluğunun artması küçük ölçekli balıkçılığa da ciddi anlamda tehdit oluşturmaktadır. Çünkü dip trolü ile avcılık yapan balıkçılarla aynı çabayı harcasalar bile küçük ölçekli balıkçılar daha az balık yakalayabilirler. Dip trolü balıkçılığı tüm bu sayılanların yanında illegal kayıt dışı avcılıkla da çoğunlukla birlikte anılmaktadır.

Sera gazı emisyonuna etkisi

Tüm bu saydıklarımız dip trolü ile yapılan balıkçılığın şimdiye kadar bilinen ve çokça dile getirilen olumsuzluklarıdır. Bunun yanında daha önce pek hesaba katılmayan ancak henüz yayınlanan bir çalışma ile detaylıca ortaya konulan başka bir etki daha mevcut. O da dip trol balıkçılığının sera gazı emisyonlarına olan katkısı! Bu çalışmaya göre deniz tabanını tarayarak dip trolü avcılığı yapan balıkçı tekneleri, havacılık endüstrisinin tamamı kadar karbondioksiti atmosfere salıyor.2019 yılında havacılık sektöründen kaynaklanan karbondioksit emisyonları 918 milyon ton olarak gerçekleşmiş. Birçok deniz biyoloğu, iklim uzmanları ve ekonomistlerin yazar olarak yer aldığı ve geçtiğimiz hafta Nature dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, dip trolü ağları kullanılarak yapılan avcılık nedeniyle atmosfere her yıl 1 gigaton karbon pompalıyor.

Çalışma, karbonun deniz tabanındaki çökeltiden suya dâhil olduğunu ve bunun da okyanus asitlenmesini artırabileceği gibi üretkenliği ve biyolojik çeşitliliği de olumsuz yönde etkileyebileceğini belirtiyor. Burada hatırlatmak gerekir ki deniz çökeltileri, dünyadaki en büyük karbon depolama havuzu olarak kabul edilmektedir. Ülkelere göre sıralama da yapan araştırıcılar dip trolü avcılığı nedeniyle en fazla karbon salımına sahip olan ilk 10 ülke Çin, Rusya, İtalya, İngiltere, Danimarka, Fransa, Hollanda, Norveç, Hırvatistan ve İspanya olarak tahmin ediliyor.

Yakıt sarfiyatı

Görüldüğü gibi trol avcılığı gibi yıkıcı özellikteki avcılık yöntemlerinin olumsuz etkileri sadece habitatı tahrip etmekle sınırlı değil. Bunun yanında deniz dibi karbon yataklarının da bozulmasıyla birlikte iklim krizine de katkı sağlamaktadır. Üstelik çalışmada pek üzerinde durulmasa da trol tekneleri sahip oldukları motor gücü ve yakıt harcama potansiyelleri nedeniyle de önemli bir karbon salım araçları olarak kabul edilebilir. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda havacılık sektörü kıyaslaması daha da anlamlı hale gelecektir. Çünkü trol avcılığı yapan balıkçı teknelerinin  çoğunluğu 300 HP ve daha üstü  kapasitede olup önemli bir yakıt sarfiyatıyla çalışmaktadırlar.

Biz bile oldukça kısa süreli araştırma amaçlı trol çekimlerinin olduğu çalışmalarda en büyük gider kalemini yakıt olarak belirliyoruz. Elbette yakıt sarfiyatı trol operasyonları sonucu gerçekleşen sedimentten karbon ayrılması meselesi ile kıyaslanamaz ancak bu durumu trol teknesi sayısı ile birlikte değerlendirdiğimizde ortaya hiç de azımsanmayacak bir değer çıkacaktır. Sonuç olarak insanın her türlü faaliyetinde olduğu gibi balıkçılık faaliyetinde de ciddi bir negatif etki söz konusu. Bu da demek oluyor ki karbon ayak izi hesaplamalarına artık tüketilen balığın avlanma yöntemini de eklemek gerekecek. Çünkü her türlü karbon ayak izi hesabının en olmazsa olmazı olan uçakla seyahat etme sayısı ile birlikte artık trolle avlanan balığın da etkisi dikkate alınmalıdır.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.