ÇGD Raporu: Gazetecilere yönelik hasmane tutum, Türkiye’de yaygınlaşıyor

Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından yayımlanan raporda, emniyet teşkilatının ses ve görüntü almayı engelleyen genelgesinin uygulanmaya devam edilmesinin gazetecilik düşmanlığı olduğu kaydedildi.

Çağdaş Gazeteciler Derneği, haziran ayına ait 38. Medya İzleme Raporu‘nu yayımladı.

Raporda, gazetecilere yönelik fiili saldırıların öne çıktığının altı çizilirken, dokuz olay kapsamında yedi gazeteci ile altı yayın organının hedef gösterildiği, tehdit edildiği bilgisi paylaşıldı.

İstatistiki veriler

Rapora yansıyan istatistiklere göre, 24 dava kapsamında 70 kişinin yargılanmasına devam edildi. Bir gazeteci hakkında iddianame tamamlanarak dava açılırken, iki gazeteciye çeşitli sürelerde hapis cezası verildi.

10 yayın organında çıkan yedi haber konusuna ilişkin erişim engeli konulduğu belirtildi.

‘Gazeteci düşmanlığından başka bir şey değil’

Yayımlanan raporda, bu yılın başından beri özellikle MHP’li kişilerin gazetecilere yönelik saldırıları hatırlatılırken, Onur Yürüyüşü sırasında AFP foto-muhabiri Bülent Kılıç‘a polisin uyguladığı şiddete dikkat çekildi ve şu açıklamalar yapıldı:

Haziran ayında yaşanan gelişmeleri içeren 38’inci raporumuzda, gazetecilere yönelik fiili saldırılar öne çıkmakta. Bu yılın başından itibaren özellikle Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) siyasi düşüncesine mensup kişilerin; bizzat MHP’nin yöneticileri tarafından tehdit edilen gazetecilere yönelik saldırıları, hatırlanacağı üzere son aylardaki raporlarımızda genişçe yer almıştı. Bu saldırıların mayıs ayından itibaren failleri, sivil kişiler değil emniyet güçleri olmaya başladı. Anayasa uyarınca haber alma ve verme hakkını, diğer bir ifadeyle basın özgürlüğünü koruması gereken emniyet güçleri, meslektaşlarımızı engelleyerek taammüden basın özgürlüğüne yönelik sistematik bir şekilde suç işlemektedir.

1 Mayıs İşçi Bayramı sırasında Ankara ve İstanbul’da gazetecilerin haber takibinin engellenmesi şeklindeki uygulamalar, geçen ay bir meslektaşımızı öldürme girişimine kadar ulaştı. İstanbul Valiliğinin izin vermemesine karşın 26 Haziran 2021 tarihinde Taksim’de planladıkları Onur Yürüyüşü için bir araya gelen LGBTİ+’lerin eylemini takip eden AFP foto-muhabiri Bülent Kılıç, eyleme müdahale eden polisler tarafından ölüm tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldı. Bir grup polis Bülent Kılıç’ı yere yatırarak ayaklarına, sırtına ve en sonunda boğazına diz ve elleriyle bastırdı. Kılıç bu sırada ‘Nefes alamıyorum’ diye bağırdı. Meslektaşımızın karşı karşıya kaldığı polis saldırısı, geçen yıl ABD’de siyahi vatandaş George Floyd’un ölümüyle sonuçlanan benzeri polis saldırısını akıllara getirdi. ‘Devletin emniyet gücü’ statüsü altında Bülent Kılıç’ı adeta öldürme girişiminde bulunan kişiler hakkında hala işlem başlatılmaması ve görevden el çektirilmemesi, suça kaynaklık eden zihniyete işaret etmesi açısından da ayrı bir gösterge oluşturmaktadır. Emniyet teşkilatının, bu ve benzeri saldırılara dayanak yaptığı ses ve görüntü almayı engelleyen genelgesinin uygulanmaya devam edilmesi de basın özgürlüğü karşıtlığı, gazeteci düşmanlığından başka bir şey değildir.”

‘Gazetecilere yönelik hasmane tutum yaygınlaşmakta’

Haziran ayında İHA muhabiri Mustafa Uslu’nun uğradığı bir saldırı da anımsatıldı ve gazetecilere yönelik düşmanca tutumun her geçen gün daha da yaygınlaştığına vurgu yapıldı:

Geçen ay yaşanan bir diğer şiddet olayı ise İHA muhabiri Mustafa Uslu’nun, İYİ Partili Lütfi Türkkan’a ait Kocaeli Dilovası’ndaki çiftlikteki inşaat yıkımını takip ettiği sırada uğradığı saldırıydı. Lütfi Türkkan’ın korumaları tarafından yapıldığı iddia edilen saldırıda gazeteci Mustafa Uslu, vücudunun birçok yerinden yaralandı. Bu olay da göstermiştir ki gazetecilere yönelik hasmane tutum, ne yazık ki Türkiye’de her geçen gün daha da geniş bir çevrede yaygınlaşmaya başlamakta. Basın özgürlüğünü savunanların, kendilerine yönelik bir konunun eleştirel temelde haber yapılmasına karşı bu tutumu, basın özgürlüğü açısından kaygıların daha artmasına neden olmuştur.”

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR