Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Çevre Günü yeşil yıkaması

0

Dünya Çevre Günü 5 haziranı geride bıraktık. Özel günler birçok kurum ve kişi için harika bir iletişim çalışması fırsatı yaratıyor, farkındalık artırıcı içerikler, herkesin kendi yaptıklarını yaygınlaştırması, etkinlikler, internette hashtaglerin parlaması…

Bunun yanında üretim yöntemlerinde veya yaklaşımlarında hiçbir şey değiştirmeyen, hatta daha da hızlı modaya daha da hız katan markaların dünya çevre günü iletişimlerini de gördük, yine, 50 yıldır olduğu gibi.

Özel günler iletişim fırsatı sağlasa da bu şaşaalı iletişim çalışmalarının gölgelediği eylemsizlikler dünya için sürdürülebilir olmanın çok uzağında yer alıyor.

Özel gün iletişimi yıkamaya dönüşüyor

Yılın belirli günleri birçok konuda özel günler olarak ulusal ya da uluslararası olarak anılır, çoğu zaman da bu fırsat farkındalık arttırmak veya geniş kitlelere duyulmak için kullanılır. Dünya Çevre Günü de 1972 yılında yapılan BM Dünya Çevre Konferansı’ndan beri çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması amacıyla kutlanıyor. Birçok kurum güne özel post paylaşıyor, okullarda çocuklara çevre ile ilgili çalışmalar yaptırılıyor, gazetelerde köşe yazıları ve haberler, internette konuyla ilgili tık oranları artıyor, kimi hashtagler yükseliyor, bu hareketlilikten geri kalmayan birçok marka da çevre gününe özel iletişim yapıyor.

Markaların Çevre Günü iletişiminin yeşil yıkama üzerinde yükselmesinin ardında birçok etken var. Yeşil yıkamaya dair yasal düzenlemeler son birkaç yılda art arda gelmeye başlasa da çok geç ve çağın gerisinde kaldı. Özellikle son 10 yılda markalar özel günleri veya tüketicinin sürdürülebilirlik taleplerini kötüye kullanarak agresif bir şekilde yeşil yıkama kampanyaları yaptılar. Üretim koşullarında, yaklaşımında hiçbir şey değiştirmeyen hızlı moda markaları özel günleri ve “sürdürülebilirlik, yeşil, dünya” gibi kimi kelimeleri sahte kampanyalarla kullanarak tüketiciyi manipüle ettiler. Yeni düzenlemelerle bu kampanyaların bir kısmından geri adım atmak zorunda kalsalar da bu düzenlemelerin ne kadar etkili olacağını birlikte göreceğiz.

Üstelik tüketimin azalmasına yönelik olması gerek bu günün daha fazla tüketim, daha fazla ürün satmak için kullanılmaya çalışılması en kötüsü. Hızlı moda plastik ve kimyasal kullanımı, aşırı tüketim, sera gazı emisyonları, ormansızlaşma, monokültür tarımı, biyoçeşitliliğe verilen zarar, yeraltı sularının kirlenmesi, ısınma ile birlikte iklim krizine olan bütün olumsuz katkısına rağmen gerçek dönüşümlerden kaçıyor. Bunun yanında çevre gününde “canım dünyamız” temalı simli plastikli yeni koleksiyonlar, yeşil kıyafet giydirilmiş ünlülerle kampanyalar, tüketimi artırmaya yönelik pazarlama çalışmalarıyla tüm yıl yapmadıklarını yeşil gölgeler ardına saklamaya çalışmaya devam ediyorlar.

Hızlı moda günü kurtararak hayatta kalmayı başarabilecek mi?

Markaların yeşil yıkamalarını ve kötü uygulamalarını frenleyecek bir başka etmen de tüketicinin tepkisi. Çok geç de olsa gelen düzenlemelerin ardında da tüketicilerin, aktivistlerin, sivil toplumun çalışmalarının ve farkındalık artırıcı faaliyetlerinin etkisi var. Gün geçtikçe her renkte yıkamaya inanmak yerine gerçek dönüşüm isteyen daha çok tüketici markaların hedef kitlelerine dahil oluyor. Genç kuşakların bilgiye erişimi, dijitali kullanımı ve çevre aktivizmi bu derece belirleyiciyken markaların yeşil yıkamayı daha ne kadar, nasıl kullanmaya devam edecekleri kendi devamlılıkları için de belirleyici olacak gibi görünüyor.

Bu günün kutlanmaya başlamasının üzerinden geçen 50 yıl, aslında birçok şeyi dönüştürmek için çok yeterli bir süre, ama geldiğimiz noktada hâlâ farkındalık çalışması diye tüketiciye neyi satın alması gerektiğini söyleyen kampanyalardan ötesine geçemeyen yaklaşımlar görüyoruz. Farkındalık yaratmak ile sorumluluğu yalnızca tüketiciye yüklemek arasındaki farkı düşünmek gerek. Yasal düzenlemelerden devletler, uygulamasından da şirketler sorumluyken dönüşümün sorumluluğunu yalnızca tüketicinin satın alma eylemine yükleyen piyasa yanlısı yaklaşımlara temkinli yaklaşmak gerek. Dönüşüm birçok kurumu, kişiyi, etmeni kapsayan uzun bir yol ve bu sorumluluk paylaşılmalı. Bu sebeple tüketici tepkisi, talebi çok önemli olmasına rağmen asla yeterli değil ve sorumlu kurumlardan gerçek dönüşümler için gerçek adımları talep etmeye her zaman devam etmeliyiz.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.