Köşe YazılarıManşetYazarlar

Çernobil faciasının 35’inci yılında Gaziemir gerçeği

0

Tam 35 yıl önce bugün, 26 Nisan 1986’da Pripyat kentinin yakınlarında bulunan Çernobil Nükleer Santrali’nin dördüncü ünitesinde bir patlama meydana gelmişti. Patlama sonucu çevreye 1945 de Hiroşima’ya atılan atom bombasının neredeyse 50 katı radyasyon yayılmış ve felaketten bu güne kadar bağımsız kaynaklara göre 600 bine yakın insan etkilenmişti. Kimisi bir daha dönmemek üzere doğduğu toprakları terk ederken, kimi de felaketten yıllar sonra bile radyasyona bağlı sağlık sorunlarıyla boğuşuyor. 200 bine yakın insanın doğrudan veya dolaylı olarak felaketten bu yan; 35 yıl içinde yaşamını yitirdiği bilimsel verilerle ortaya konuyor.

Çernobil felaketinin 35. yılında İzmirliler Gaziemir’deki kaçak olarak gömülmüş radyoaktif atıklar nedeniyle endişeli. Gaziemir’de gömülü bu radyoaktif atıkların çevre ve insan sağlığı açısından oluşturduğu riskler kentin göbeğinde tam 14 yıldan bu yana sürüyor. Kaçak radyoaktif atıkların öyküsünü kısaca hatırlayalım:

Atıklar Gaziemir’de 1940’lı yıllarda kurulan Aslan Kurşun Fabrikası sahasında ilk kez 2007 yılında tespit edilmişti. Daha sonra kapanan fabrikanın bahçesindeki radyoaktif atıklar için uzun tartışmalardan ve yürütülen yasal mücadelelerden sonra 2013 yılında fabrikanın sahiplerine  5 milyon 79 bin 900 TL ceza yazılmıştı. Bu ceza miktarı o güne kadar ülkemizde bir seferde verilen en büyük çevre para cezasıydı.  Yine uzun itiraz süreçleri sonucunda para cezası 2020 yılında onandı. 2021 yılına geldiğimiz de ise geçen 14 yıllık zaman diliminde atıkların aynı yerde bırakıldığı görülüyor. Yani Gaziemirliler ve İzmir insanı 14 yıldır radyoaktif atıklarla birlikte yaşamaya devam ediyor.

Radyoaktif atıklar 14 yıldır açıkta duruyor

Peki, bölgedeki radyoaktif atıklar neden bertaraf edilmiyor? Çevresinde binlerce insanın yaşadığı, önünden her gün binlercesinin geçtiği ve bölgenin en büyük havaalanının tam dibinde bulunan bu kaçak atıklar 14 yıldır bilinmesine rağmen neden kaldırılmıyor? Mevzuatımıza göre bu atıkları gömüldüğü yerden alıp nükleer atık bertaraf tesisinde depolamak Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) görevi… Kurum bugüne kadar kendisine yapılan onca başvuruya rağmen radyoaktif atıkları kaldırmadı. Oysa aynı kurum ülkemizin değişik bölgelerine nükleer atık bertaraf alanları kurmaya çalışıyor bugünlerde…

O alanda olduğunun fark edilmesinin üzerinden 14 yıl geçip hala kaldırılmayan radyoaktif atıklar için Çernobil felaketinin 35. yıldönümünde İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu ve TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) bir araya gelerek Gaziemir’deki atıkların gömülü bulunduğu yerde bugün bir basın açıklaması yaptılar. Basın açıklamasında Baro ve meslek odası temsilcileri sorumlulara tüm İzmirlilerin defalarca sorup, yanıtlarını bugüne kadar alamadığı soruları yönelttiler:

  • Gaziemir`de kaçak olarak depolandığı anlaşılan radyoaktif ve tehlikeli atıkların bölgeden uzaklaştırılması konusunda neler yapılmıştır?
  • Ülkemize girişi yasak olan nükleer atıkların bölgeye nasıl geldiği konusunda çalışmalar hangi aşamadadır?
  • Bölgeden uzaklaştırılacak atık miktarı nedir ve nerede bertaraf edilecektir?
  • Firmaya kesilen para cezası ile ilgili süreç ne aşamadadır?
  • Bölgede herhangi bir sağlık taraması ve izleme çalışması yapılmış mıdır?
  • Sürecin sorumluları hakkında yürütülen hukuki süreç ve çalışmalar nelerdir?
  • Ülkeye girişi yasak olan atıkları, İzmir’e sokarak; bahçesine gömen ve başka bir alanda faaliyetine devam eden firma ile ilgili yürütülen süreçler nelerdir?

İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu ve TMMOB İKK ve İzmirliler şimdi yıllardır cevap alamadıkları bu soruların yanıtlarını bekliyor Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan. Bir de bir an önce bu atıkların kaldırılmasını…

Dünya vazgeçiyor, Türkiye yeni santraller peşinde

Çernobil Nükleer Santralinin dördüncü ünitesindeki patlama çok sayıda ülke için uyarıcı oldu. Birçok ülke nükleer enerji programını önce askıya aldı,  daha sonra tamamen iptal etti, belli bir program dahilinde mevcut santrallerini de kapatmaya başladı.  Almanya önümüzdeki yıl bütün nükleer santrallerini kapatmış olacak. Belçika ise santrallerini 2025 yılında tamamen devre dışı bırakacak. Kapısında beklediğimiz Avrupa Birliği’nin 16 ülkesi bugün tamamen nükleer enerjiden arınmış durumda… Kalan 12 ülke ise 2025-2035 yılları arasında nükleer santrallerini kapatmayı planlıyor…

Biz mi? Halen Mersin Akkuyu’da Rusya’ya bir nükleer santral yaptırmaya çalışıyoruz. Her gün temelinde yeni çatlaklar oluştuğu bilgisi düşüyor; medyaya. Neredeyse şimdiden büyük riskler taşıyor. Üstelik bu santralde üretilecek elektrik şu anda başta yenilenebilir kaynaklar olmak üzere, çeşitli kaynaklardan ürettiğimizden çok daha pahalıya mal olacak. Arkasından; iki doğa harikası bölgemize; Sinop ve İğneada’ya da yapma planları var karar vericilerin. Üstelik tüm bunları 14 yıldır İzmir’in tam merkezinde, Gaziemir’deki kaçak gömülmüş radyoaktif atıkları bertaraf edememişken yapmaya çalışıyoruz…

Tam Çernobil’den 35 yıl sonra derler ya; “onlar gider Mersin’e; biz gideriz tersine” durumu. Yazık; hem de çok yazık…

 

You may also like

Comments

Comments are closed.