İran gözaltında hayatını kaybeden çevreci aktivist ve akademisyen Dr. Kavous Seyed Emami (63) için ağlıyor.
24 Ocak’ta gözaltına alınan ve 9 Şubat tarihinde gözaltında bulunduğu hapishanede intihar ettiği iddia edilen Emami casusluk yapmak ve devletin sırlarını satmakla suçlanıyordu. Emami’nin ölümünün Cuma günü haber edilmesinin ardından kamuoyu baskısı nedeniyle bir açıklama yapmak zorunda kalan İran Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri Ali Shamkhani su hakkı, kadın hakları, çevre ve engelli hakları gibi konularda çalışan sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinin etrafında şüphe oluştuğunu ve bunun araştırıldığını söyledi. Shamkani ile birlikte diğer resmi yetkili ağızlar da önümüzdeki günlerde daha fazla tutuklamanın olacağını belirtti[1].
Aynı tarihlerde yedi çevre aktivisti ve gazeteci (Amir-Hossein Khaleghi, Houman Jowkar, Morad Tahbaz, Niloufar Bayani, Sepideh Kashani, Taher Ghadirian ve Sam Rajabi) daha gözaltına alındı. Başka tutuklular da var. Tutukluların aileleri, çevreciler ve akademisyenlerin topladığı imzalar 12 Şubat günü Parlamentoya teslim edilerek, bu insanların avukat tutma ve haberleşme gibi en temel insan haklarını kullanabilmeleri için talepte bulunuldu. Ayrıca sosyal medya kanallarında da büyüyen protestolar sürüyor. Ancak 2018 başlarında İran’ın 80 şehrine yayılan sokak protestolarının sonrasında hâkim olan mevcut politik atmosferde sokak eylemleri tutukluların hayatlarını daha büyük riske sokabileceği endişesiyle yapılmıyor. Çevre kirliliği, su kıtlığı ve sulak alanların kurutulması gibi çevresel faktörlerin bu halk isyanlarında en önemli rolü oynadığına inanıyor[2].
Türkiye’de de doğanın hakkını savunanlar öldürüldü
Türkiye’de ise 9 Mayıs 2017 tarihinde Antalya’nın Finike İlçesi’nde taş ve mermer ocaklarına karşı verdikleri mücadeleyle bilinen Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çifti evlerinde ölü bulunduklarında da olayın basit bir gasp ve hırsızlık olduğu söylenmişti. Ancak çevreci kimlikleriyle tanınan çift daha şirketin tehditleri ve gözdağlarına maruz kalmıştı. Öldürülmelerinden kısa süre önce de evlerinin yakınında çıkan şüpheli bir yangın vakası yaşanmıştı. Kamuoyu baskısı ile çok geçmeden katil zanlısı Ali Yumaç gözaltına alındı. Yumaç cezaevinden gönderdiği bir mektupta, kapatılan mermer ocağında çalışan bir kişinin cinayetler için 50 bin TL teklif ettiğini, 3 bin TL’sini ödediğini ifade ederek “10 gün içersinde param gelmez ise görüşürüz. İpleriniz cebimizde haberiniz olsun” diye yazmıştı[3]. Katil zanlısı bir süre sonra cezaevinde intihar etmişti.
Dünya’nın 2017 çevre aktivistleri ölümleri bilançosu
Her sene yüzlerce insan yaşam alanlarını yok eden hidrolik projelere, madencilik faaliyetlerine, ağaç kesimlerine ve yoğun tarım projelerine karşı seslerini yükselttikleri için öldürülüyor. İngiltere merkezli bir STK olan Global Witness her sene güncellediği verilerle dünyada çevre mücadelesi verirken öldürülen insanları anlatıyor. Tabi bu veriler sadece medyaya yansımış ölümleri içeriyor. Bazı ülkelerde olup biten şiddeti kapsamıyor. Doğaya ve onu savunan insanlara karşı şiddet piramidinin sadece en tepesinde olan ölümlü vakaları ele alıyor. Ölüm nedeni belli olmayan, yaralanan, topraklarını kaybettikleri için göçe zorlanıp yoksullaşan ve tehdit altında yaşayan insanların sayısı bu verilere dâhil değil.
Global Witness verilerine göre geçtiğimiz sene (2017) dünyanın dört bir yanında şirketlerin ve devletlerin toprak ve su gaspına karşı gelen 197 insan sadece yaşam haklarını savundukları için öldürüldü. Dünyanın İran ve Türkiye gibi bazı ülkelerini kapsamayan yukarıdaki harita durumun vahametini gözler önüne seriyor.
Daha iyi bir gelecek için mücadele bitmeyecek
Şimdi İran’da nefesler tutulmuş bekleniyor. İran’da pek çok insan söz konusu tutuklamaları daha iyi bir geleceğe dair umudu öldürmek için atılmış bir tokat gibi görüyor. İranlı gençler için rol modeli olan bu yurttaşların itibarlarını yerle bir ederek, hükümet aslında en başta gençliğe gözdağı vermek istiyor. Ama umutlar bitmeyecek.
İran’ı 2012’de görmüştüm. O zamanlar kurumakta olan şimdilerdeyse neredeyse tamamen çöle dönüşmüş Urmiye Gölü içindi bu ziyaret. Bir zamanlar on binlerce göçmen kuşa, balığa, kurda kuşa ev olan gölü korumak için düzenlenen bir protestoya giderken yolda tutuklanan ve 2,5 senesini hapiste geçiren genç Elman’la gölün adıyla anılan Urmiye kentinde tanışmıştım. “Bu göl uğrunda 2,5 sene yatacak kadar önemli mi?” diye sorduğumda “Bizim için kadının hakkı, erkeğin hakkı, gölün hakkı, kurdun kuşun hakkı ve anadilde eğitim hakkı bir bütün. Bunları hiç ayrı düşünmedik ki” demişti Elman[4].
Evet, gerçekten de öyleydi. Gölü topraktan, doğayı insandan ayrı görmek saçmalıktı. İran’da vahşi yaşamı koruyan insanları Türkiye’de ormanı ve nehirlerini koruyan insanlardan ayrı görmek de öyle. Honduraslı Berta Caceres ile İranlı Kavous Seyed Emami dünya denilen tek ülkenin vatandaşlarıydı. Dünya daha güzel ve adil bir yer olsun diye mücadele veren insanları birleştiren doğa tekti ve bütündü. Tıpkı hepimizin hem çocuğu, hem de ana babası olduğumuz insanlık ailesi gibi.
Son notlar
[1] BBC İran (11 Şubat 2018) bbc.com/persian/live/
[2] Guardian (12 Şubat 2018). Iranian academics demand answers from president over death of jailed activist. https://www.theguardian.com/world/2018/feb/12/renowned-canadian-iranian-environmental-activist-dies-in-jail-in-tehran
[3] Hürriyet (11 Mayıs 2017). Çevreci Büyüknohutçu çifti cinayetinin şüphelisi itiraf etti. http://www.hurriyet.com.tr/cevreci-buyuknohutcu-cifti-cinayetinin-suphelisi-itiraf-etti-40454160
[4] Akgün İlhan (Mart 2013). Express Dergisi. Urmu der ki “Susuzam”. http://akgunilhan.blogspot.com.tr/2016/07/birlikte-var-olmak-ya-da-tek-tek-yok.html
Akgün İlhan