Editörün SeçtikleriEkolojiManşetSeçime DoğruYeşil Gazete TV

[Seçime Doğru] Emine Büyüknohutçu: Meclis’e gidersem önceliğim taş ocaklarına bir taş atmak olur

0

Video Röportaj: Müjgan HALİS

14 Mayıs’ta düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerine giden yolda, seçim sürecine odaklandığımız video dizisinin dördüncü konuğu, Türkiye İşçi Partisi listelerinden aday olan Emine Büyüknohutçu. Antalya‘nın Kızılcık Yaylası‘ndaki dağ evlerinde uğradıkları silahlı saldırıda yaşamını yitiren Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu‘nun kızı olan Büyüknohutçu, TİP’ten Antalya beşinci sıradan milletvekili adayı oldu. Büyüknohutçu sorularımızı yanıtladı.

*

Ekoloji mücadelesinden aktif siyasete geçmeye nasıl karar verdiniz?

Türkiye İşçi Partisi’nden teklif geldiği zaman çok mutlu oldum. Ve gönül rahatlığıyla kabul ettim. Bireysel olarak anlatmam gerekirse biliyorsunuz altı senedir bir hukuk mücadelesi veriyorum. Çözüme kavuşturmaya çalıştığım bir davam var, bir derdim var. Aysun ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftini; yani annemi ve babamı bu ülkenin ağacını, toprağını, suyunu, havasını savunmaya çalışırlarken kaybettim. Faili meçhul bir cinayete kurban gittiler. Tırnak içinde faili meçhul çünkü failinin meçhul olmadığını gerek avukatlarımız, gerek yaşam alanı savunucusu dostlarımız, gerek ailesi olarak biz ve bütün kamuoyu aslında paylaşılan belgelerle ve mektuplarla biliyor.

Bireysel kısmını bir kenara bırakacak olursam da bu ülkede çok fazla dert var; özellikle ülkemizin gündeminin çok yoğun ve hızlı şekilde değişiyor olması birçok derdi görmezden gelmemize, göz ardı etmemize sebep oluyor ve ekoloji mücadelesi bu dertlerden bir tanesi. Yeterince sesimizin duyulamaması, rasyonel destekler göremememiz bu alanda verilen mücadelelerin sönük kalmasına sebep oluyor. Dolayısıyla doğasını ve yaşam alanlarını savunmaya çalışırken rasyonel destek göremeyen birçok dostumun da sesi olabileceğini düşünerek İşçi Partisi’nden gelen bu teklifi kabul ettim.

Neden başka bir siyasi parti değil de, TİP?

Ben zaten sosyalist bir aileye doğmuş, bu disiplinle büyütülmüş bir çocuğum. Dolayısıyla İşçi Partisi’nin siyaset yapışı, toplum olarak bizlere öğretilen yanlış bildiğimiz doğruların neler olduğunu bize göstermeye çalışmaları duruşları, tutumları, hayata karşı bakışları, bunların hepsi zaten benim içinde büyüdüğüm disipline çok uygun tavırlar, davranışlar ve yaklaşımlar. Yani siyaset anlayışlarını çok samimi ve içten buluyorum, attıkları her adımı da ilham verici buluyorum. Bu yüzden.

TİP’in bloktan ayrı aday gösterilmesi eleştirilerine ne diyorsunuz?

Aslında [TİP Genel Başkanı] Erkan Baş bu konunun çok güzel açıklamasını yapıyor ki, katıldığı her programda. TİP hangi illerde güçlüyse ve bir başkasına zarar vermeyecekse oralardan aday olarak giriyor, kendisini gösteriyor. Bu yaklaşımı çok doğru bir strateji olarak buluyorum. Bir başkasının da önüne taş koymadan aynı ittifakta yer almaya devam etmeliler.

Ekoloji mücadelesi sizce neden Meclis’e taşınmalı?

Aslında mecliste ekoloji ve çevre mücadelesi ile ilgilenen, yakinen ilgilenen vekiller var. Fakat yeterli değil, daha çok sayıda olmamız gerekiyor. Biz bu konuda sesimizi duyurmakta zorlanıyoruz. Altı senedir peşinden gittiğim davamın sesini duyurmakla alakalı ciddi sıkıntılar yaşadım. Dolayısıyla bu sayının artması gerekiyor, diye düşünüyorum.

Ekoloji alanıyla ilgili çözüme ulaşmayı bekleyen çok fazla konu var. Doğamızın her bir köşesi geri dönüşümü olmayacak şekilde tahrip ediliyor, yok ediliyor. Ben veya bir başkası ekoloji ve çevre hareketi adına mecliste her kim olursa olsun, olmalı. Ve meclise girdiği o saatten sonra artık sesini çıkaramayan ağaçların, hayvanların bitkilerin, türlerin, havanın, suyun, toprağın sesi olacağını, aynı zamanda bütün bu ekosistemi koruyan, korumaya çalışan, savunan insanların da sesi olacağını bilmeli, bu bilinçle meclise girmeli.

Ulaşılabilir olmalı, Meclise giren kişi. Mecliste ulaşabildiğimiz çok az insan var maalesef. Bizlerin sesi olmalılar. Eğer ben olursam bu kişi, ben de birilerinin sesi olmalıyım. Özellikle doğanın ve doğasını savunan insanların sesi olmalıyım.

Meclise giderseniz öncelikli gündeminiz ne olacak?

Öncelikle altı senedir yine mücadelesini verdiğim, anne ve babamın da mücadelesini verdiği taş ocaklarıyla ilgili düzenlemeler yapılmasını sağlayacağım. Onlar da bunu yapmamı isterlerdi. Beraber alacağımız kararların da yürürlüğe girmesi için elimden ne geliyorsa yaparım ama herhalde önceliğim taş ocaklarına bir taş atmak olur.

AKP’nin çevre politikalarına dair yorumunuz nedir?

‘AKP’nin çevre politikaları’ adı altındaki bir başlığı bile çok uygun bulmuyorum, çünkü daha çok bir ticaret çarkı üzerine kurulmuş bir sistem olarak görüyorum. Maalesef bu sistemin işlemediğini de her seferinde görüyoruz. Gerek dere yataklarına yapılan yapılaşmalar sayesinde taşan derelerden gerek usulsüz kesim yapılan ormanlar, doğamızın içine yapılan işletmelerden dolayı kaybedilen endemik türler, bitkiler, hayvanlar, insan sağlığı ve gerekse de tarım ürünlerindeki verimsizlik. Yine aynı şekilde izinsiz sit alanlarına inşa edilen işletmeler sayesinde kuruyan sulak alanlar ve o sulak alanları kullanmak zorunda kaldığı için ölmek zorunda kalan kuşlar, canlılar bunların hepsi bu sistemin hiç çalışmadığını gösteriyor. En son yaşadığımız deprem felaketi bu sistemin ne kadar çalışmadığını, daha doğrusu ne kadar kötü çalıştığını ve bir şeylerin bir an önce değiştirilmesi gerektiğini anlattı.

Adaylığınıza nasıl tepkiler aldınız?

Güzel tepkiler aldım. İnsanlar bunun farkındalar. Ben artık bu davayı mecliste birebir, kimsenin gücüne tamah etmeden, kimsenin peşinde koşmadan çözüme kavuşturmak için çabalayacağım. Başka partilerden tebrik eden arkadaşlarım da oldu, zaten böyle bir dayanışmaya ihtiyacımız var. Sadece Türkiye İşçi Partisi için değil, bu ülkenin daha aydınlık yarınlara ulaşabilmesi için bu dayanışmaya ve bu birleşmiş güçlere ihtiyacımız var.

You may also like

Comments

Comments are closed.