Hafta SonuManşetTarım-Gıda

[Cadı Kazanı] Arılar 31 Temmuz 2019’a kadar ölmekte özgür! – Nuran Seyhan Bayer

0

Belki çoğunuz, sürekli olarak sosyal medya aracılığıyla gelen imza kampanyalarından bıktınız ama ısrarlı ve kararlı olunursa güzel sonuçlar alınabiliyor. Yerel tohumlar için de böyle oldu. Önce alternatif yollar bulundu takas gibi, sonrada sayıların gücü yani ne kadar çok imza o kadar başarı ve yerel tohumların zaferi…

Bizim gibi düşünenler bir türlü anlamıyor değil mi? Geleceğimiz olan yerel tohumların satışı niye yasaklanır, arıları öldüren zirai ilaçlar niye kullanılır? Sanırsınız karar vericiler ve onların yakınları, sevdikleri, çocukları, torunları biyonik insan; zirai ilaçlardan kanser olmuyor, arılar yok olunca onlar yok olmayacak. İnsan üstünde durduğu dalı neden keser?

Başta Buğday Derneği olmak üzere sivil toplum örgütleri ve imza veren bütün duyarlı insanlar sayesinde kazanıldı bu başarı. Yerel tohumların korunması, çoğaltılması adına iyi bir karar, soru işaretleri olsa da. Bu konuda detaylı bilgi edinmek isteyenler Buğday Derneği’nin web sayfasını (www.bugday.org) ziyaret edebilirler.

Yine Buğday Derneği, “Arıları Yaşatalım “adlı projelerinden bu yana savundukları neonikotinoid yasağı için, 10 kurumla birlikte ortak bir metin imzalayarak ilgili bakanlığa yasaklama çağrısıyapmışlardı.

Sonunda, uzun zamandır kampanyalarla adeta çığlık gibi büyüyen “ARI VIZILTILARI” yetkililerin kulağına kadar gitti, gözlerini de imzalarımız açtı. Ama galiba gözleri biraz yarım açılmış ki, arılar için önemli bir adım olsa da alınan kararların hepsi olumlu değil ve arı ölümlerini tamamen engelleyemeyecek ne yazık ki…

Ülkemizde zirai mücadele amacıyla kullanılan “bitki koruma” ürünlerinin ruhsatlandırılması, üretimi, ithalatı, piyasaya arzı ve kontrolü 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu ve bu kanuna bağlı olarak çıkarılan ilgili mevzuata göre yapılmakta. “Bitki Koruma” kavramını özellikle tırnak içine aldım çünkü bitki korumanın bu kanundaki anlamı içinde birçok canlı için -örneğin arılar- öldürücü olan maddelerin “koruma” kelimesiyle ifade edilmesi oldukça ironik.

Tarım ve Orman bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından alınan karara göre yasaklandığı söylenen ‘Neonikotinoid’ grubu, ülkemizde ruhsatlı bulunan Acetamiprid, Clothianidin, Imidacloprid, Thiacloprid ve Thiamethoxam aktif maddelerini içeriyor.

Bunlardan  “Thiacloprid” aktif maddesi endokrin bozucu etkisinden dolayı Avrupa Birliği Değerlendirme Sürecinde olduğu için 30 Nisan 2019 tarihine kadar kullanılacağı ve bu tarihten sonra AB kararına göre Bakanlığın değerlendireceği kaydedilmiş.

Acetamipridaktif maddesi için de yasaklama yok. Sebep de Avrupa Birliğinin bunu uygun bulmaması ve 2033 yılına kadar herhangi bir kısıtlamanın söz konusu olmadığını açıklaması. Ne hoş değil mi, AB 14 yıl boyunca bu maddenin zararlı olmayacağını garantiliyor. Sigara ve cep telefonları için de uzun süre direnilmişti! Kim öle kim kala….

Neyse ki artık arıları öldürdüğü kesin olan CLOTHHIANIDIN, mısır tohumlarının çimlenmesi sonucu bitkinin yapraklarında meydana gelen su damlaları içinde yüksek oranda tespit edildiği için ve bunu tüketen arıların birkaç dakika içinde öldüğü bilimsel çalışmalarla saptanmış olduğundan, kullanımı “SONLANDIRILDI”… Ama,aması var, ve oldukça ilginç. Hatta anlaşılması güç bir “AMA” ! . Kullanılması“YASAKLANMADI”, “SONLANDIRILDI”. Çünkü bu aktif madde ve karışımlarını içeren bitki koruma ürünlerin ithalatı ve bu aktif madde kullanılarak ülkemizde yapılacak ürünlerin imalatı, 8 Şubat 2019 tarihi itibariyle sonlandırılacak. Bu arada bol bol ithal edip stoklayabilirsiniz. Tabi aklımıza şöyle bir soru da asla gelmez diye düşünmüş olabilirler: 8 Şubata kadar bitki koruma ürünlerinde kullanılmak üzere ithal edilen  ve bu amaçla üretilen imalatlar ne olacak?.  Siz bu soruyu sormasanız da cevabını vermiş Bakanlık: 31 Temmuz 2019 tarihi itibariyle kullanımı sonlandırılacak(mış)…

Hemen yasaklanmadığına göre arılar o tarihe kadar ölmekte özgür

Imidaclopridaktif maddesini içeren “bitki koruma” ürünlerinin bazı bitkiler için ( Antep fıstığı, armut, bamya, biber, tarla domatesi, elma, fasulye, kabak, kiraz, pamuk, patates, patlıcan, şeftali, turunçgil, tütün ve zeytin ) kullanılması AB ‘de olduğu gibi 19 Aralık 2018 tarihi itibariyle sonlandırılacak.

Avrupa Birliği’nde söz konusu aktif maddenin, 2022 yılına kadar sadece seralarda kullanımının devam edecek olmasına rağmen ülkemizde bu yasaklandı ancak toprak altı zararlılarına karşı sadece fideleri bandırma yöntemi ile kullanımı, Palmiyede Palmiye kırmızı böceği, çimde Haziran Böceğine karşı kullanımı, seradaki kullanımı ve tohum ilacı olarak kullanımının, Aralık 2019 tarihinde Bakanlıkça yeniden yapılacak değerlendirmeye kadar devam edecek.

Eski etiketlerle piyasaya arz edilmiş olan bu aktif maddeyi içeren bitki koruma ürünlerinin etiketlerinde firmalarca 07 Mart 2019 tarihine kadar gerekli düzeltmelerin yapılacak. Neden mi? işte garabetlik bu noktada başlıyor:

İlgili madde aynen şöyle: “Bitki koruma ürünlerinin kullanımı esnasında arı maruziyetlerini önlemek maksadıyla tavsiye kullanımlarına müsaade edilen ürünlerin etiketlerinde Bakanlığımızca belirlenmiş olan ” Bu ürün arılara çok zehirlidir. Özellikle çok kuru ve rüzgârlı hava koşullarında, ilaçlı tohum uygulaması sırasında ortaya çıkan tozlar sürüklenme ile taşınarak, çevredeki çiçekli bitkiler ve sularda kalıntı oluşturabileceğinden dolayı, arılar ve diğer polinatör böcekler ilaçlı tohum tozlarına maruz kalabilirler. Bu sebeple çok kuru ve rüzgârlı hava koşullarında ilaçlı tohum ekimi yapılmamalıdır. Tozlaşma amacıyla Bombus arısı kullanılan seralarda kullanmayınız, uyarı ifadelerine yer verilmesi,”

Bütün sorumluluk artık üreticilerde! Şöyle davranacakları düşünülüyor:

“İlaçları ellerine aldıklarında ilk işleri minicik harflerle yazılan açıklamaları okuyacaklar ve parmaklarını ıslatıp havaya doğru kaldırıp ‘ aaa bugün hava çok kuru, galiba rüzgâr da var, yazık arılar ölmesin ben bu ilacı kullanmayım, ürünlerim kötü olursa olsun, para kazanmazsam kazanmayayım, yeter ki arılar ölmesin! diyecekler ve sabırla rüzgarsız kuru bir gün bekleyecekler”…

Bu durum sigaraların üzerine “öldürür, sağlığa zararlıdır” ibaresi yazmak gibi diyeceğim ama ondan daha beter çünkü sigara bireysel bir karar ve sadece içene zarar veriyor, oysa arıların ölmesi, yok olması hepimizin kaderini belirleyen bir durum: Çünkü: ARILAR YOKSA BİZ DE YOKUZ

Yılın bu son yazısıyla biraz içinizi kararttığımı biliyorum ama her geçen gün çocuklarımızın geleceğinden çalınan bir gün olacak. Hırsızları bir an önce bulup afişe etmeliyiz, etmeliyiz ki bizim ve çocuklarımızın adına karar verme yetkisini alacaklar için oy verirken kılı kırk yaralım.

Mart ayında yerel yönetim seçimleri var. Hadi bir yerlerden başlayıp ilk adımı atalım.Yerel tohumlar için çaba gösteren gönüllülerden oluşan MUĞLA YEREL TOHUM GRUBU’ndan JALE EREN şöyle diyor:  “Biliyorsunuz yerel seçimler yaklaşıyor. Hepimiz kendi bulunduğumuz yerlerdeki belediye başkan adaylarından konumuzla ilgili bir şeyler istesek nasıl olur sizce? Sizin de aklınıza gelen varsa konumuzla ilgili yazınız. Ve hepimiz adaylardan bunları isteyelim. Bir tekini bile yapsalar kardır değil mi?

1- Tarım Lisesi açsınlar veya açılmasına önayak olsunlar.

2- Yerel tohum merkezleri kurarak yerel tohumlara sahip çıksınlar. Yerel tohum merkezlerinde yerel tohumları çoğaltsınlar, tohumlarını ve fidelerini bedava üreticilerle paylaşsınlar. Gerçi bu konu iki cümleyle olacak şey değil, açmak lazım isteyen olursa. Geniş bir konu çünkü.

3- Pazar yerlerinde, pazarların kurulduğu gün çöplerin ayrıştırılarak toplanması, bitki artıklarının kompost yapılması, yapılanların park ve bahçelerde kullanılması, fazlasının halka dağıtılması.

4- Ayrıca halkın ve belediyenin yaptığı budamalardaki kesilen dallar için dal öğütme (patoz) makinesi almalı ve komposta katılıp gübre olmasını sağlamalıdır.

5- Yerel tohumla üretilen ürünlerin satılması için,halkın ve belediyenin içinde olduğu, üretici ve tüketici kooperatifleri kurmalıdır.Seferihisar Belediyesi örneğinde olduğu gibi belediye, nasılsa kooperatif olacağı için üreticiye alım garantisi vermelidir.

6- Kent konseylerinde yerel tohum çalışma grubu kurulmasını sağlamalıdır.

7- Çalışma grubunu kullanarak köylerde çalışmalar yapmalı ve insanları yerel tohum ekmeye davet etmelidir.

8- Yerel tohumla üreten üreticilerin ürünlerini satması için,farklı bir köşe veya farklı bir gün vermeli veya “yerel tohum, doğal tarımla üretilen ürünlerin satıldığı ayrı bir pazar yeri kurmalıdır.

9- Okulların bahçelerini tarım için düzenlemeli, gerekirse yerel tohumlardan vererek öğrencilerin tarım yapmasını sağlamalıdır. Ağaç yaşken eğilir.

10- Belediye bedava vereceği hobi bahçeleri ile yerel tohumla üretimi desteklemeli, ayrıca okul öğrencilerin gelip toplayacağı bir meyve ormanı yapmalı.”

Siz de bulunduğunuz yörede, belde de geleceğiniz için ürettiğiniz fikirlerinizin takipçisi olun, belediye başkanlarına seçim döneminde toplantılarına gidip sorular sorun, sosyal medya aracılığıyla paylaşın, sizin sorunlarınızı, sorularınızı dile getirmeyen medya kuruluşlarının reklamlarında yer alan ürünleri almayarak farkındalık yaratın.

FARKLI OLUN Kİ FARK YARATIN!

Nuran Seyhan Bayer

Olanca kötülüğün, karanlığın içinde her şeye rağmen ışık vardır ve ışığa zaten en çok ‘karanlık zamanlar’da ihtiyaç duyarız. Her doğum bir mucize, her insan yeni bir başlangıçtır ve insanlar bir araya gelip ortak eylemde bulunabildikleri sürece umut da vardır. Dünya sevgisini mümkün kılan, içinde yaşadığımız dünya için sorumluluk alıp ortak eylemde bulunma yetimizdir.”

                                                                  HANNAH ARENDT   

   


More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.