Bugün Çernobil nükleer felaketinin 29. yıldönümü. Çernobil’de neler olduğunu anlatmak gerek. Anlatmak gerek ki unutulmasın, nükleer endüstrinin ve Akkuyu’ya da nükleer santral yapmaya hazırlanan Rosatom’un tarihindeki en kara lekeyi herkes bilsin. Öyle ya, Türkiye’de nüfusun yüzde ellisi 30 yaşın altında. Demek ki nüfusun yarısı Çernobil’den sonra doğmuş ve doğrudan hatırlamıyor. Ama hâlâ Çernobil’den kaynaklanan serpintinin üzerine yağdığı, yarı ömrü onlarca, yüzlerce, binlerce yıl olan radyoaktif maddelerin kirlettiği topraklarda yaşamaya devam ediyoruz.
Çernobil’de neler olduğunu anlatayım diye oturunca, birkaç yıl önce, 2008’de yazdığım ve Bianet’te yayımlanan bir yazım aklıma geldi. O yazıyı aynen aktarsam olur diye düşündüm. Ama birkaç güncelleme lazım elbette. Örneğin “Ç” maddesinde bahsedilen ölümcül kazalara o yazıyı yazdıktan üç yıl sonra Fukuşima eklenmiş. Onu da siz ekleyin. “O” maddesinde yapımı uzadıkça uzuyor ve 2011’de açılacağı tahmin ediliyor dediğim Olkiluoto hala bitmemiş. Onu da düzeltin bir zahmet. Bir de Çernobil’den kaynaklanan kanser ve ölüm sayıları elbette artıyor. Gerisi aynı. Sondaki duyuru bile aynı. Zira Çernobil’in etkileri silinmeyecek. Yazılar nasıl değişsin?
Bir de başlığını değişitiriyorum yazının. Ç.E.R.N.O.B.İ.L +22 yerine +29 yapıyorum.
Buyurun.
Ç.E.R.N.O.B.İ.L +29
Ç: Çaresizlik
Çernobil Nükleer Santrali’nin 4 numaralı reaktörü 26 Nisan 1986’da, saat 01:23’de infilak etti. Bu, tarihin en büyük nükleer kazasıydı. Ama Çernobil, istisnai bir olay değil, nükleer enerji üretiminin kaçınılmaz sonuçlarından birisidir.
Nükleer silah teknolojisinin enerji üretimi amacıyla kullanılmaya başlandığı 1954’ten bu yana nükleer santrallerde onlarca ciddi kaza meydana gelmiş, sayısız kaza tehlikesi atlatılmıştı.
Çernobil’den sadece yedi yıl önce, Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) bulunan ve zamanın en ileri teknolojisi olan Three Miles Island nükleer reaktöründe ciddi bir kaza meydana gelmişti. Çernobil’den 13 yıl sonra, 1999’da Japonya’da yaşanan Tokaimura nükleer kazası da hiçbir ülkenin ve santral tipinin önemli düzeyde kaza olasılığından muaf olmadığını gösteriyordu.
Ciddi bir nükleer kaza riski dünyada halen varolan 439 nükleer reaktörün tümü için hala yüksek ve reaktörler yaşlandıkça risk artıyor. Nükleer teknoloji, atomun çekirdeği parçalandığında çıkan yüksek ısıdan elektrik enerjisi üretme çılgınlığının ayrılmaz bir parçası olan yüksek kaza riski karşısında çaresiz.
E: Enkaz
Patlama sırasında 2 bin dereceye ulaşan sıcaklıkta reaktör kalbinde bulunan 190 ton ağırlığındaki yakıt çubukları eridi ve bunun yüzde 30’u çevreye dağıldı. Reaktörün eriyen kalbinde açığa çıkan radyoaktif maddelerin büyük bir kısmı halen üzeri lahit adı verilen beton bloklarla kapatılan reaktör enkazında bulunuyor.
R: Radyasyon
Patlama sonucunda Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının toplamının 200 katı kadar radyasyon atmosfere yayıldı. Radyasyon bulutu birkaç gün içinde önce Kuzey Avrupa’yı, sonra Avrupa’nın diğer kesimlerini, 2 Mayıs’tan itibaren Türkiye’yi, Ortadoğu’yu, Asya’yı, hatta Kuzey Amerika’yı etkisi altına aldı.
Radyasyonun büyük kısmı ilk 10 gün içinde çevreye dağıldı. Radyasyon sık sık yağan sağanaklarla geniş bir çevreye yayıldı. Hükümet, iyot tableti dağıtımına işe yaramayacak kadar geç bir tarihte, Mayıs’ın 23’ünden sonra başladı. Çoğu çocuk 10 binlerce insan başta tiroid olmak üzere çeşitli türlerde kansere yakalandılar.
Çernobil felaketinde yayılan radyasyon sonucunda 100 binlerce insan öldü. Hâlâ devam eden sakat doğumlardan yaşamla bağdaşanlar zeka geriliği, fiziksel sakatlıklar ve çeşitli sağlık sorunlarıyla birlikte yaşamaya devam etmektedirler.
Radyasyon bulutu yüzünden sadece bölgede değil, Türkiye dahil pek çok ülkede kanser vakaları arttı. Çernobil’den yayılan radyasyona bağlı beklenen kanser ölümü sayısı 30-60 bin arasında.
N: Nükleer
Nükleer endüstri 1970’lerin sonunda itibaren çöküş içine girdi. ABD’de 1970’lerin ortalarından sonra yeni reaktör siparişi verilmedi. Three Miles Island’da 1979’da yaşanan kaza, sektörü büyük sıkıntıya soktu, Çernobil ise sektörün tabutuna son çiviyi çaktı.
Ciddi enerji politikasına sahip hiçbir ülke dünyanın bu en pahalı ve en tehlikeli endüstrisine yatırım yapmıyor, İsveç, Almanya, İspanya gibi ülkeler nükleerden çıkış kararlarına imza atıyor. Sektör yaşlanan ve kapanan reaktörlerin yerine yenilerini koymaktan bile aciz. Ama küresel sermayenin birkaç büyük şirketinin tekelindeki nükleer endüstri pes etmiyor.
Şu anda yapılmakta olan reaktör sayısı 35, bunların 6’sı Çin’de, 6’sı Hindistan’da. Nükleer endüstri Türkiye üzerindeki inadını da sürdürüyor.
O: Olkiluoto
Avrupa’da yapımı süren iki nükleer reaktörden biri Finlandiya’daki Olkiluoto. Yeni teknoloji kullanılan, ama dünyada sadece birkaç örneği olan denenmemiş üçüncü kuşak santrallardan biri olan Olkiluoto’nun masrafı sürekli artıyor, bitiş tarihi sürekli erteleniyor.
Finlandiya hükümetinin elinde gerçek bir belaya dönüşmekte olan Olkiluoto’nun 2005’de başladı. 2009’da bitmesi gerekirken bu yıl yüzlerce güvenlik eksiği bulunması üzerine 2011’e ertelendi. Maliyeti 2,5 milyar Euro olarak tahmin edilirken bugün 4 milyar Euro’yu geçmiş durumda.
Türkiye’de yapılmak istenen santralı düşünürken Brezilya, Arjantin gibi ülkelerde yapımı 20 yıldan uzun süren ve bu ülkelerin ekonomileri üzerine büyük yük oluşturan nükleer santralları da unutmamak gerekiyor.
B: Boşaltma
Pripyat Ukrayna’da, Beyaz Rusya sınırına 7 km, başkent Kiev’e 130 km mesafede, Çernobil’e 3 km uzaklıkta bulunan bir kentti. Daha çok santralda çalışanların ve ailelerinin yaşadığı Pripyat’ın nüfusu 16 bini çocuk olmak üzere 45 bindi.
Pripyat 27 Nisan’da boşaltıldı. Santralın çevresinde halen yasak bölge olan 30 km. çapındaki alanda bulunan 76 yerleşim yerinde 130 bin kişi yaşıyordu. Kazadan sonraki 10 gün içinde bu alan boşaltıldı. Kaza nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalanların toplam sayısı 400 bine yakın.
Ancak kazadan sonra ciddi kirlenmeye uğrayan bölgede 5,5 milyon kişi yaşamaya devam etti. Ukrayna, Beyaz Rusya ve Rusya’da kazadan ağır biçimde etkilenen nüfusun 3 milyonu çocuk olmak üzere 7 milyon civarında olduğu biliniyor.
Kazadan sonra bölgedeki çalışmalarda radyasyonun izlerini silmek için örneği olmayan bir uygulama gerçekleştirildi. Yakın çevrede bulunan evler, ağaçlar, hatta topraklar yeraltına gömüldü. Halen santral çevresindeki 30 kilometre karelik alan yasak bölge. Bu alanda sadece köylerini terk etmek istemeyen 800 kadar insan yaşıyor.
Yaşamın sürdüğü Gomel bölgesi ve Beyaz Rusya’nın büyük bölümü hâlâ yarı ömrü 30 yıl olan Sezyum-137 kirliliği altında. Ağır düzeyde radyoaktif Sezyum-137 kirlenmesine uğrayan alan 150 bin kilometre kareye yakın (Türkiye yüzölçümünün yaklaşık beşte biri). Beyaz Rusya’da tarım arazisinin yüzde 22’si, ormanların yüzde 21’i radyoaktif kirlenmeye uğradı.
İ: İtfayeciler
Yangının söndürülmesi ve hâlâ radyoaktif duman yaymaya devam eden enkazın kapatılması için çoğu asker olan 800 bin kişi tasfiyeci (temizlikçi) olarak çalıştırıldı. SSCB yetkililerinin o günlerde yaptığı açıklamaya göre bu kişilerin 25 bini kısa süre içinde ölmüş, Çernobil enkazının üzerinin örtülmesi ve beton bir lahit içine alınması altı ay sürmüştür.
Çernobil’in patlamasından sonra başlayan ve sekiz gün süren yangın, itfaiyecilerin ilk saatlerdeki çabaları sonucunda söndürülemeyince helikopterler devreye girmiştir. 26 Nisan’dan 5 Mayıs’a kadar 30 helikopter, santralın üzerinde bin 800 uçuş yaptı ve 2 bin 400 ton kurşun ve bin 800 ton kumu yangının üzerine boşaltmıştır.
L: Lobi
Bu kadar net bir tabloya rağmen hala neden nükleer santrallar üzerimizde Demokles’in kılıcı gibi sallanıyor?
Bu sorunun yanıtı nükleer lobi. Her yeni gelen hükümetin, enerji bakanlarının peşinde dolaşan, Westinghouse, General Electric, Siemens gibi küresel şirketlerin beslediği, nükleer mühendislerin, “uzmanların”, bürokratların ve politikacıların oluşturduğu bu büyük lobi, her türlü gerçeği saptırarak, her türlü yalanı söyleyerek nükleer endüstrinin çöküşünü yavaşlatmaya çalışıyor, “nükleer rönesans” masalları üretmeye devam ediyor.
+29
26 Nisan 2015. Çernobil’in üzerinden tam 29 yıl geçti.
İnsanlar hâlâ kanser oluyor. Hâlâ ölüyor.
Lobi hâlâ yalan söylüyor.
Yeni Çernobillere izin verecek miyiz?
Ümit Şahin (Yeşil Gazete)
* Nükleer karşıtları bugün (26 Nisan) Kadıköy’de düzenlenen “Nükleer santral istemiyoruz” mitinginde olacaklar.