ManşetDoğa MücadelesiYerel

Bursa Kirazlıyayla’da bilirkişi keşfi: Yenişehir Ovası’na saatli bomba kuruluyor

0

Bursa’nın Kirazlıyayla Köyü’nde yapılmak istenen ve halkın uzun süredir mücadele ettiği Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı Projesi ile ilgili bilirkişi keşfi bugün yapılıyor.

Meyra Madencilik’in sahibi olduğu tesis ve atık barajı projesi 2013’e dayanıyor. Köylüler, çevre aktivistleri, Bursa Barosu, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası da sürece dahil olarak tepkilerini ortaya koymuş bir hukuk mücadelesi başlatmış durumda. Köyden kente göçlerin ve ekonomik olarak şehirlerde tutunmaya çalışan insanların zorlu yaşam koşulları bir Türkiye sorunu olmayı sürdürürken Bursa’nın Yenişehir ilçesinin kuzey yamacında bulunan Kirazlıyayla Köyü’nde yıllardır toprak mücadelesi veriliyor.

Projenin yakınında zeytin ağaçları ve İznik Gölü var

Meyra Madencilik’in projesine karşı çıkarak köylerini korumaya çalışan vatandaşlar tarımla yaşamlarını kazanıyorlar. Bölgede yoğun miktarda ıhlamur ve enginar yetiştiriliyor. Aynı zamanda projenin yapılacağı alana üç kilometre yakınlıkta 142 adet parsel üzerinde yetişmiş zeytin ağaçları bulunuyor. Zeytin ağaçlarının bulunduğu alan ise 779 bin metrekare. Ek olarak ulusal öneme haiz İznik Gölü Sulak Alanı da projenin üç kilometrelik merkez alanının içerisinde bulunuyor.

‘Proje alanı tarım arazilerinin olduğu bölgede’

Süreci Yenişehir Çevre Platformu’ndan (YEÇEP) Ziraat Mühendisi Şafak Şenel Erdem ile konuştuk. Şafak Şenel Erdem hukuk mücadelelerini şöyle anlatıyor:

“Meyra Madencilik’in ilk alana girişi 2013’te verilen ‘ÇED Raporu Gerekli Değildir’ kararıyla oldu. 2015’te kapasite artışına gittiler ve Mart 2019’da da 23.65 hektarlık alan için ÇED Olumlu Kararı aldılar. Mevcut dava, 2020’de ÇED Olumlu Kararı’na itiraz için köylüler de taraf olarak açıldı. Sonrasında 23.65’lik alandan proje evrildi ve atık barajıyla flotasyon tesisi eklendi. Yılda 300 bin tonluk bir kapasite var. Aynı zamanda 110 hektar büyüklüğünde bir atık barajı projesi bu. Firma esas büyük alan olan 273 hektarlık alan için 2015’te ÇED Olumlu Kararı‘nı aldı. Ruhsat alanı 345 hektar. 273 hektarın 206 hektarı tarım arazisi, geri kalanı da orman.”

İki defa ret kararı verilen alanlara onay verildi

23,65 hektar içerisinde atık barajında kalan iki parsel olduğunu belirten Şafak Şenel Erdem maden ocağı kısmında da bir parsel bulunduğunu belirterek şunları aktarıyor:

“Atık barajı içerisinde olan parsellerden sadece bir tanesi için izin başvurusu var ama diğer parsel için yok. Atık barajı için gerekli olan parseli alıyorlar, ama ikincisi için izin yok ve mülkiyet başkasına ait. İzinler çok küçük alanlar için alınıyor, geri kalan kısımdakiler de mecbur kalınarak veriliyor. Atık barajı içerisinde kalan parsel için tarımsal bütünlük içinde olduğu için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlüğü ve Bursa Valiliği tarafından daha önce iki defa ret kararı verdi. 2020 başından itibaren bu retler verildi. En son 3.’de baskıya dayanamayıp kurum olumlu görüşü veriyor. İki defa ret verilen bir alana üçüncüde onay verilmesinin siyasi açıklama dışında bir açıklaması yok.”

Önce ceza sonra izin

Bir parsele de 5403 Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu‘na aykırı olarak pasa döküldüğünü söyleyen Erdem, Bakanlık tarafından firmanın pasa dökme eyleminden dolayı para cezası verdiğini ancak yaklaşık bir yıl sonrasında buraya diğer parsellerle birlikte izin verdiğini belirtiyor.

Bilirkişi heyetine baskı

Vatandaşların ve bireysel katılımlarla birlikte TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından açılan davaya ilişkin olarak Erdem, geçmişte yapılan bilirkişi keşiflerine ilişkin olarak şunları söylüyor:

“2020’deki ana davamızda bilirkişi heyeti raporunda ‘Zengileştirilme tesisi yanlış yapılmıştır’ şeklinde görüş bildirilmişti. Yeri yanlış tespit edilmişti. Ancak buna rağmen mahkeme ÇED Olumlu Raporu’nu iptal etmedi. Danıştay‘dan döndü karar. 1. İdare Mahkemesi‘nde görüldü ve ek bilirkişi raporu istendi. Aynı heyet aynı zararları listeledi ancak baskı nedeniyle yapılmasında bir sorun olmayacağı yönünde rapor çıktı.”

‘Köylüler evden çıkamazken şirket alana malzeme taşıdı’

Atık barajlarının yaşam alanlarına bir kilometreden yakın olmaması gerekirken Kirazlıyayla’da bu mesafenin 200 metre civarında olduğunu aktaran Erdem,  50 metre yakınında ise köyün mezarlığı olduğunu belirtiyor. “İnsanlar balkonunundan atık barajını görecekler” diyen Yenişehir Çevre Platformu’ndan Erdem, firmanın alana giriş sürecini şöyle anlatıyor:

“2019 Eylül’de köylülerin atık barajıyla ilgili hiçbir bilgileri yoktu. Bilgilendirme toplantıları düzenledik. Mart 2020’de firma alana girdi. Ciddi bir direniş oldu. Mayıs 2020’de ise firma ciddi bir kolluk gücüyle alana girdi. Köyün son evinin civarındaki bir noktada yolu kestiler ve köylüler mezarlığa bile gidemediler. Sonrasında baskı yaşandı. Firma pandemide uzun sokağa çıkma yasaklarında malzemeler de taşıyarak alana iyice yerleşti. Şantiye içerisinde çalışmanın önü açıldı ve köydekiler evinden çıkamazken firma çalışmalara başladı.”

Gözaltılar, denetimli serbestlikler…

İl ve ilçe belediyelerinin de mücadeleleri karşısında kafalarını kuma gömdüklerini söyleyen Şafak Şenel Erdem mücadele sürecinde yaşadıkları baskıyı da şöyle anlatıyor:

“İktidar Partisi İlçe Başkanı madenden yana bir taraf aldı. Bize karalama politikaları yapıldı. Köylülere baskı yapıldı. Dokuz kişi Haziran 2020’de Kirazlıyayla’da yapılmak istenen flotasyon tesisine karşı direndikleri için gözaltına alındı ve mahkemesi devam ediyor. Beş kadına denetimli serbestlik verildi.”

‘Hiçbir proje gıdadan daha önemli değil’

115 civarında bir nüfusun yaşadığı Kırazlıyayla Köyü’nde insanların tarımla geçindiklerini ve gençlerin de haftasonları köylerine gittiklerini ve hasat zamanlarında da köyde çalışarak ek gelir sağladıklarını ifade eden Erdem, “Özellikle pandemiyle birlikte gıda sektörünün öneminin anlaşıldığı dönemde biz sanki savaş yaşıyormuşuz gibi başka ülkelerden kuru tarım ürünleri alıyoruz. Böyle köyler kalırsa dışarıdan almak zorunda kalmayız. Köyleri boşaltıp bu alanı madene, enerjiye açıyorlar. Sanki kamu yararı buradaymış gibi ama değil. Bu bölge çevresinde yaşayan insanlar bu toprakları kaybettiğinde gelirlerini kaybediyor. Ucuz işçi olarak kentte yaşamak zorunda kalıyor. Hiçbir proje gıdadan daha önemli değil” değerlendirmelerinde bulunuyor.

‘Yenişehir Ovası’na bir saatli bomba kuruluyor’

Son olarak mücadelenin önemine değinen Erdem “Bugün Kirazlıyayla’daki mücadelenin kaybedilmesi durumunda hepimiz kaybederiz. Ekolojik değişimler binlerce insanı etkiliyor. Yenişehir’de bile dört köyde mermer ocağı var ve rehabilite edilmemiş durumda. Kaybettiğimiz şeyler ormanlar ve tarım alanları hele ki iklim krizi yaşanırken bir damla suyu bile kaybetmemiz gerekirken…” ifadelerini kullanarak projenin hayata geçmesi durumunda yaşabilecek sorunları şöyle sıralıyor:

“Mevsimsel akışlı Sarıyar Deresi atık barajı içerisinde kaldı. Dereyi besleyen kollar ve derenin bir kısmı atık barajı içerisinde kalıyor. Aynı zamanda birinci sınıf deprem bölgesi ve heyelan alanı. Dere yoluyla bütün tehlikeli kimyasalların Yenişehir Ovası’na ulaşma riski var. Yenişehir Ovası’na bir saatli bomba kuruluyor. İşletme faaliyete geçerse bunu yakın tarihte görüp yaşayacağız.”

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.