Köşe YazılarıManşet

Bir dünya kupası finali günü hikayesi – Muzaffer Ekin Şişli

0

Brezilya’ da gerçekleşen 2014 FIFA Dünya Kupası ile ilgili çok yazıldı çizildi. Gerçekten de konuşulacak tartışılacak boyutları çok olan, biraz derinlemesine bakıldığında futboldan çok daha fazlasının, insanların yaşama-barınma gibi en temel haklarının uluslararası bir şov, büyük bir parti ve bundan gelecek aşırı karlar uğruna yok edildiği; tüketim çılgınlığının, ekolojik yıkımın ve bir halkın hizmet sektörü adı altında sömürüsünün tavan yaptığı bir etkinlikten bahsediyoruz…

Ancak bu yazı bunlarla ilgili değil. Bu yazı sadece Dünya Kupası’nın final gününde başımdan geçenleri, düşündürdükleri ve hissettirdiklerini paylaşmak için yazıldı. Dünya Kupası başka bir öyküdür başka bir zaman anlatılmalı[1].

9 Brezilya...

Rio[2]’nun kışından bir gündü. İstanbul’un bir güzel Mayıs günü benzeri, güneşli, esintili, serin gölgeli. Böylesi güzel bir iklimde nasıl olup da grip olduğumu anlamakta zorlansam da Carioca[3]’lar havanın soğuk olduğu konusunda iddialıydılar! Muhabbeti uzattığımız birkaçı ile Dünya’nın her yerinden kupa için Rio’ya gelenlerin virüs taşıyıcıları olarak asıl kabahatliler olduğu konusunda uzlaşmıştık. Neyse hastalığı atlatıyor gibiydim, zira önceki gün Rio gibi şahane bir şehirde evde yatmaktan sıkılmış ve kendimi sokaklara atıp gücümü denemiştim, vücudun bugünü atlatabilmesi beklentilerim dahilindeydi.

Copacabana sokaklarından hızla metroya ilerledim. Her ne kadar Brezilya’da herşeyin her zaman geç başladığını ve programlar yapılırken geç kalma paylarının geniş geniş hesaplandığını bilsem de protesto gösterilerinin akıbetini tam bilemediğimden işi sıkı tutmaya kararlıydım.

17 Brezilya

Brezilya iklimine uygun giyinmiş “Donlu” Batmanin pankartında, “Protesto suç değildir” yazıyor

Saens Peña meydanına çıktığımda beklediğimden daha şenlikli bir Kupa karşıtı gösteri ile karşılaştım. Protestodan daha çok bir panayır havası ortama hakimdi. Sosyalistlerin, devrimcilerin (PCR, PCB…) ve anarşistlerin büyük çoğunluğunu oluşturduğu grubun isyankar bir Batman’i (kıyafeti Brezilya iklimine uydurulmuş biçimde tek bir don üzeri pelerin ve maske olacak şekilde mütevazi), efendime söyliyeyim bir yaşlısı, çocuğu da eksik değildi! “Warldcup” (Savaş Kupası) adını verdikleri fotoğraf sergisinde Brezilya halkının Kupa’yla imtihanı, bu iki yüzlü organizasyonun binbir yüzü ifşa edilmekteydi. Hoş bir nükte olarak da fotoğrafçıların isimlerini yer aldığı listede yanıbaşlarına ülke bayrakları eklenmiş Warldcup’ın “oyuncu” kadroları “seyirci”lerle paylaşılmakta idi.

11 Brezilya

“Warldcup” (Savaş Kupası) adını verdikleri fotoğraf sergisi

 

 

Meydanı oluşturan parkın çeşitli bölümlerinde kümelenen pankart çeşitliliği göz kamaştırıyor, Pankartlarda ücretsiz ve kaliteli eğitim, sağlık, barınak, ulaşım gibi temel talepler ile ülkemizden alışık olduğumuz “katil polis” türü evrensel sloganlar birlikte yer alıyordu. Büyük bir Filistin bayrağı açılmış bir başka köşe ise Filistin’le dayanışma sergilemekteydi. Bir eylem içerisinde başka bir eylem gibi olması bakımından ilginç de olsa belli ki Gazze’de siviller katledilirken sadece kupaya karşı yürümek vicdanen eksik kalacak idi. Neşesi, çeşitliliği ve direniş ruhuyla küçük bir Gezi parkı gibiydi desem yanlış betimlemiş olmayacağımı umuyorum. Tabi Gezi’den bi başka farklılığı da parkın etrafındaki sokak çıkışlarının tümünü tutmuş Policia Militar[4] dışında bir de göstericilerin aralarında da küçük küçük polis gruplarının dolanmasıydı. Protestocular sinmedi, katil polis temalı şarkılarını bağıra çağıra yanıbaşlarındaki cellatlarının yüzlerine haykırdılar. Bu böyle bi süre devam etti.

13 Brezilya

 

Derken protestocuların bir kısmı birden hareketlendi ve caddeye yöneldi. Herkesin takip etmesiyle cadde işgal edildi trafiğin fiilen durmasıyla polis caddenin ilerisi ve gerisinden araçları çevirmeye başladı. Yan sokaklardan gelen takviye polis kuvvetleri ise Brezilya polisinin çeşidini, envanterini bir geçit töreni edasıyla sunarak gözlerimizin bayram etmesini sağladı(!). Piyadeleri, motorize ekipler, onları arabacılar ve süvariler izledi. Birkaç yüz gösterici birike birike bin kişiye ya ulaşmış ya ulaşamamışken polis nüfusunun göstericilerden kat kat fazla olduğu açıkça görülmekteydi. Protestocular olarak yürüyüşümüzü durdurulana kadar sürdürdük. Polisin grubumuzu tamamen durdurmasının akabinde itiş kakış şimdi başlar diye beklerken ilginç birşey oldu, öncü grup U dönüşü yapıp ters istikamette ilerlemeye başladı! Polis de binbir manevrayla caddenin öbür yönüne doğru hareketlendi. Böyle de ancak bir 5-10 dakika kadar yürünebildi.

Final maçının yapılacağı Maracana stadyumuna oldukça yakın olmamız ve maçın başlamasına 1-2 saat kadar kalmış olması dolayısıyla hareketlerimizi tamamen kısıtlamak istemelerine şaşırmamak gerek korkarım. “Hah şimdi atarlar gazı!” dediğim anda öncü grup bir U da yapmaz mı! Gerisin geri başladığımız parka doğru başladık koşmaya! Başkaları ne düşünür bilmem ama ben bu tür manevraların hem eğlenceli hem de gösteriyi uzatabilmesi bakımından akıllıca olduğunu düşündüm. Geriye yürüyüş esnasında polis grubun etrafında aralıklı tek sıra olarak yürüdü. Kuzey Avrupa ülkelerinde görmeye alıştığımız göstericiyi diğer grupların olası saldırılarından koruyan polis tiplemesi kısa bir süre andıran bu görüntü “Acaba bu gösteri medeni bir şekilde polis saldırısı olmadan bitecek mi yoksa?” sorusunu aklıma düşürdü.

15 Brezilya

Ancak beklenen oldu ve Brezilya polisi önceki tüm disiplin ve gösterişini bir kenara atarak birden ve en beklenmeyen zamanda ve hatta meslektaşları göstericilerin yanında maskesiz dolaşmaktayken gaz bombalarını grubun ortasına atıverdi! Meydanın etrafındaki tüm yolların polis tarafından tutulmuş olması ve yabancı bir öğrenci olarak gözaltına alınmanın yaratabileceği bürokratik sıkıntılar gazlı ortamda normalde tercih etmeyeceğim metro seçeneğini anlamlı kıldı. Rahatça girişi geçtim, benden sonra bir grup insan daha girebildi sonra metro kapısını da zincirlediler, tabi içeriye de gaz bombası atmayı da unutmadan! Kapalı ortamda gazın tadı bir başkaymış meraklılarına tavsiye edilir! Boğulma tehlikesi geçiren grup can havliyle turnikelerden atlayıp istasyona indi. Ancak istasyonda da yoğun gazla birlikte rastgele servis edilen eser miktarda copla karşılaştı kitle. Neyse ki göstericiler bindikleri metronun kapılarının kapasını engelleyerek diğerlerinin de girebilmesi için zaman kazandı. Kendimi bir koltuğa attım, önümdeki yaşlı teyzenin yanındaki cama copuyla vuran bir polis camı çatlatarak şiddet duygu selini bizimle paylaştı. Göstericilerin yoğun tepkisi üzerine kaçan bu gaz maskesiz polisin gazı atan arkadaşına da sonradan dalaşıp dalaşmayacağını merak ettim.

Metro bir şekilde hareket etti içerdeki her türlü insanın acısı ve biber gazı ile. Yanımda kocaman fotoğraf makinesi objektif setiyle ve kuzeyli görünümüyle Avrupalı olduğunu tahmin ettiğim birini oldukça ürkmüş olduğunu fark ettim. Konuşmak en güzel dayanışmadır diyerek sohbet etmeye başladım. Serbest çalışan bir fotoğrafçıymış ve biber gazıyla ilk tanışması imiş. Polisin nasıl bu kadar anlamsız bir şiddet eylemi içerisinde olabileceğini sorgulayıp duruyordu. Evet dedim normal-insani düşünme şekli bu! Bir an için şiddeti kanıksamışlığımıza üzüldüm biz ve bizim gibi olan ülkeler olarak.

Brezilyalılar modern stadlar ve dünya kupası değil bu pankartta da ifade ettikleri gibi, "Sağlık, ev, ulaşım, eğitim istiyoruz" diyor

Brezilyalılar modern stadlar ve dünya kupası değil bu pankartta da ifade ettikleri gibi, “Sağlık, ev, ulaşım, eğitim istiyoruz” diyor

Sonraki duraklarda da polis ablukası ile karşılaştık. Birkaç durak stresli geçti. Nerede tam hatırlamıyorum ama bir yerlerde plaja giden taraftarlar metroyu doldurdu ve metrocak yeniden “makbul” halka dönüşmüş olduk! Yeni edindiğim dostumun halen eli titremekteydi. Ne yapacağımızı konuşurken taraftarların da yarattığı tezatlar ile plajda dev ekranların kurulduğu “FIFA Fan Fest“e gidip bu ikilemi doyasıya gözlemlemeye ve kayda geçirmeye karar verdik.

Sonrası televizyonlarda gördüğünüz görüntüler. Metrodan akın akın çıkan, plaja dev ekranlara hücum eden, yarı sarhoş, bağıran çağıran ülke bayrakları ile kuşanmış bir insan seli. Ağırlıklı Arjantinlilerin oluşturduğu bu gruba sahildeki kalabalık da eklenince kelimenin tam anlamıyla ufka kadar giden bir insan seli oluştu. Sahile çekilmiş eski püskü Arjantin plaka arabalar ve bazılarının içerisinde görülebilen uyku setleri final maçı heyecanı için arabaya atlayan Arjantinli’nin soluğu Rio’da aldığına işaretti!

Maç bitti Arjantinliler yıkıldı. Bekledikleri büyük parti gerçekleşmedi, bu hayal kırıklığı bazı yerlerde taşkınlıklar olarak geri döndü Rio sokaklarına. Kupa bitti Brezilya’nın harcadığı milyarlardan sonra elinde çoğunu nerede kullanacağını bilmediği stadyumları ve kupayı alamamanın verdigi hayal kırıklığı kaldı. Daha iyi eğitim, sağlık ve insanca yaşam talep eden kupa karşıtları ise meydanlarda gaza boğuldu, dövüldü, tutuklandı. Brezilya’da tamamı sağ güçlerin elinde olan ulusal medya bu eylemleri görmek istemedi. Final günü öncesi, protestoya katılma ihtimali üzerine evlerinden alınarak tutuklanan 17 aktivistten 12 si yapılan eylemler sonucu serbest bırakılsa da 5 tanesi işlemedikleri bir suçtan dolayı 1 haftadır tutuklu.

Dünyanın en büyük gösterisine hoşgeldiniz!

Rio de Janeiro – 18.07.2014

[1] Ende, Michael. Bitmeyecek Öykü (Almanca: Die Unendliche Geschichte), 1979.

[2] Rio de Janeiro şehri, Brezilya

[3] Carioca: Rio de Janeiro sakinlerine verilen ad.

[4] Policia Militar: Darbe döneminde kurulmuş polis organizasyonu halen Brezilya’nın ana kolluk kuvvetini oluşturuyor. “Önce vur, sonra sorgula” düsturuna sahip olduğu söylenen bu polis grubunun halka karşı işlediği suçların listesi kabarık. Halen yargılanmıyor ve dönüştürülemiyorlar.

8 Muzaffer Ekin Şişli

 

 

Muzaffer Ekin Şişli

 

You may also like

Comments

Comments are closed.