Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Bilim insanlarının COP27 toplantılarından umudu yok

0

2022 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı, kamuoyundaki bilinen adıyla COP 27, Mısır’ın Şarm El-Şeyh şehrinde 6 Kasım’da başladı. Ancak, 18 Kasım’a kadar sürmesi beklenen konferanstan popüler bilim dergisi Nature’ın son sayısında yayımlanan bir makaleye göre bilim insanlarının pek umudu yok. Oysa daha bir yıl önce İskoçya’nın Glasgow kentinde 194 ülkenin temsilcileri sera gazı düşürme hedef ve kararlılıklarını yenilemişler, yeni emisyon azaltma taahhütleri vermişler, fosil yakıtların üzerindeki her türlü devlet desteğini kaldıracakları ve kömür kullanımını kısıtlayacakları sözünü de sonuç bildirisine eklemişlerdi.

Ancak Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle ortaya çıkan ve özellikle gelişmiş Avrupa ülkelerini etkileyen enerji krizi 27’inci COP öncesi, önümüzdeki on yıl içinde geçen yıl Glasgow’da yenilenen bu hedeflere ulaşma açısından derin bir hayal kırıklığına neden oluyor.

Tazmin ve adaptasyon ilk sırada

Şu andaki durum umut kırıcı, başta kömür olmak üzere Avrupa’da fosil yakıtların fiyatı hızla yükseliyor. Fiyatları kontrol edebilmek için özellikle Avrupa Birliği ülkeleri (AB) Glasgow’da verdikleri sözlerin aksine fosil yakıtlar üzerindeki desteklerini artırdılar. Bazı ülkelerde bu artış 2021 yılında yapılan fosil yakıt desteklerinin neredeyse iki katına ulaştı. Yükselen enerji fiyatlarını kontrol altına alabilmek için bazı ülkeler fosil yakıtlar üzerindeki vergileri indirirken, bazı ülkelerde direk olarak tüketiciye maddi destek sağlamaya başladı. Önümüzdeki günlerde fosil yakıtlar üzerindeki desteklerinin daha da artması bekleniyor ve bu durumun kirli enerji kaynaklarına bağımlılığı artırmasından korkuluyor.

Bu arada, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri de her geçen gün tüm dünyada daha da artıyor. Bilim insanları, son olarak, geçtiğimiz eylül ayında, bu yıl Pakistan‘da aşırı sellerle sonuçlanan ve 1.700’den fazla insanın yaşamını yitirmesine neden olan, evlere ve altyapıya on milyarlarca dolarlık zarar veren alışılmadık derecede şiddetli muson yağmurlarının küresel iklim değişikliğinin sonucu olduğunu açıklamışlardı. Küresel iklim değişikliğinde bir katkısı bulunmayan, Pakistan benzeri az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin küresel iklim değişikliği nedeniyle yaşadıkları bu tür bir yıkımların nasıl tazmin edileceği tartışmaları da 27’nci COP toplantısında da ön planda olacak. Zengin ülkelerin yoksul ülkelerin küresel ısınmaya uyum sağlamalarına, adaptasyonlarına yardımcı olmak için yeterince maddi destek verip vermedikleri Şarm El-Şeyh’te ön planda tartışılacak konular içinde…

Azaltmanın yanı sıra adaptasyon da Amsterdam Üniversitesi’nden siyaset bilimci Joyeeta Gupta’ya göre çözülmesi gereken ikinci önemli başlık… Bilindiği gibi sanayileşmiş ülkelerin, dünya çapında kuraklık, sel ve yangınlara neden olan küresel iklim değişikliği için büyük oranda sorumluluk taşıdığının farkında olan düşük gelirli ülkeler, on yıldan fazla bir süredir COP toplantılarında zararlarının tazminini haklı olarak talep ediyorlar.

Özellikle artık kaçınılmaz olan ve her geçen gün artan küresel iklim değişikliğinin etkilerinin maliyetini yoksul ülkelere ödemek için zengin ülkeler tarafından bir kayıp ve hasar mekanizması kurulması isteniyor. Glasgow’da ülkeler konuyla ilgili adımlar atmayı kabul ettiler, ancak şu ana kadar somut bir ilerleme kaydedilemedi. Bilim insanlarına göre bu konuda Şarm El-Şeyh’de de somut bir ilerleme olmayacak. Çünkü başta ABD olmak üzere birçok yüksek gelirli ülke böyle mekanizmaya maddi destek vermeye kararlı bir şekilde karşı çıkıyor.

Glasgow vaatleri yerine getirilmezse tablo vahim

Yetersiz de olsa yeni adımlar atıldığını söyleyen bilim insanları ve kuruluşları da var. Washington DC merkezli bir çevre düşünce kuruluşu olan Dünya Kaynakları Enstitüsü‘ne (World Resources Institute, WRI) göre, ülkeler Glasgow’da öne sürdükleri tüm bu taahhütlerini yerine getirirse, karbon emisyonları 2030 yılına kadar yılda 5,5 milyar ton daha düşebilir. Bu miktar dünyanın en büyük ikinci sera gazı yayıcısı olan Amerika Birleşik Devletleri‘nde bir yıllık karbon emisyonlarını ortadan kaldırmaya eşit bir miktar. Ancak yine de Paris Anlaşması‘nda belirtilen hedefe ulaşmak için gerekli sera gazı azaltımının çok gerisinde kalıyor. Bu azaltım miktarı küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin 1,5-2 ° C üzerinde sınırlama hedefine bizi ulaştırmıyor.

Ülkeler halen geçerli tüm vaatlerini yerine getirirlerse, bilimsel ve akademik kuruluşlardan oluşan bir yapı olan İklim Eylemi İzleyicisi örgütüne (Climate Action Tracker) göre, küresel ısınma yüzyılın sonuna kadar yaklaşık 2.1°C ısınma ile sınırlı olabilir. Şayet Rusya-Ukrayna Savaşı’nın doğurduğu enerji krizi gibi nedenlerle Glasgow’da verilen ek vaatler de olmak üzere, tüm vaatler yerine getirilemezse İklim Eylemi İzleyicisi örgütüne göre önümüzdeki yıllarda bazı yıkıcı iklim etkileri daha ortaya çıkabilir ve küresel ısınma sanayi öncesi seviyelere göre yaklaşık 2,7 ° C artabilir.

Bilim insanlarından ‘adil geçiş’ ve azaltım çağrısı

COP27 konferansının ilk önemli haberi ise yine bilim insanlarından geldi. Bir grup Nobel ödülü sahibi bilim insanı yayımladıkları bir mektupla Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı sırasında Mısır’daki binlerce siyasi tutuklunun serbest bırakılması çağrısında bulundu. Mektupta “Adil bir geçiş sadece sera gazı emisyonlarını azaltmakla olmaz, aynı zamanda sömürü ve baskıdan uzak bir geçiş olmalıdır” deniyor.  

Şarm El-Şeyh’de ülkelerin yeni bir ‘sera gazı azaltma çalışma programı’ hazırlamaya başlaması bekleniyor. Bu programın tam olarak nelerden oluşacağı belli değil, ancak bir olasılık, elektrik, ulaşım ve tarım gibi belirli sektörler için yeni hedefler belirleyecek. Ancak hedeflerin belirlenmesinin yanı sıra denetim de önemli… WRI‘nin Uluslararası İklim Girişimi‘ne başkanlık eden David Waskow, bu çabalardan herhangi birinin yararlı olması için, hesap verebilirliğe daha keskin bir odaklanmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Ona göre “mevcut taahhütlerin yerine getirilip getirilmediği denetlenmeden yeni taahhütlere geçilmemeli…”  Joyeeta Gupta’ya göre de “COP’ların ayrıntılarında o kadar kaybolundu ki, asıl meseleyi, yani fosil yakıtlardan bir an önce kurtulmamız gerektiğini gözden kaçırdık.”

18 Kasım’da sona erecek 27’inci COP toplantılarının sonunda ülkelerin ayrıntılarla uğraşmaya devam mı ettiğini yoksa asıl meseleye, yani fosil yakıtlardan kurtulmaya mı yoğunlaştığını hep birlikte göreceğiz.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.