Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji düzenine bu kadar hızla damgasını vurması fosil yakıtlardan hızla çıkmayı da mümkün kılıyor ama bir engel var: devletler ve siyaset sınıfı – tabii Sermaye /tekeller bastırdığı için- sistemden vazgeçmemeye çalışıyor. 6 Aralık 2017 günü bir haber: Almanya’da elektrik üretiminde rüzgar enerjisi, nükleer, doğalgaz ve taşkömürünü geçerek ikinci sıraya yükselmiş; geçen yıl 5.sıradaymış. İkinci haber: 1970-2014 yılları arasında Almanya’da nükler enerjiye, linyit ve taşkömürüne devlet desteği 422 milyar avro olmuş.
Kyoto, Paris … ne büyük toplantılar gördük, ne umutlara kapıldık. Ama iklim değişikliğini ya da sıcaklık artışını engelleme konusunda devletlerarası hedefler tutturulamıyor, karbon salımında varılan her mutabakatı torpilleme eğilimleri ortaya çıkıyor. Devletlerin yöneticileri genellikle, yenilenebilir enerjilere “biraz da bundan olsun” diye bakan miksciler. Haberi hatırlar mısınız? 18.12.2015 günü İngiltere’de son kez kömür çıkartılmıştı yani son maden ocağı o gün kapandı. Demek fosil kaynaklardan çıkma konusunu ciddiye almışlar. (Tabii o memlekette güneş ve rüzgar da madenleri gibi yerli ve milli addediliyor; ama hangisi havayı kirletir, kronik akciğer hastalığına yolaçar gibi kriterler de gözönüne alınıyormuş. Parantez içi haber Zeitung kaynaklı)
Beri yanda kentler fosil enerji sektörünün güç ilişkilerine merkezi düzen gibi muhtaç değiller ve zaten devasa santraller kuracak yerleri de pek olmadığı için daha farklı bakabiliyorlar. Kentler bugün karbon salınımının yarısından fazlasından sorumlu. Elektrik genellikle dışarıdan geliyor, uzaklarda bir yerde fosil yakıtların yakılması ile üretilen elektrik kente taşınıyor. Isınma (ısınma ve soğutma) ve mobilite (taşıma, ulaşım) için ise fosil yakıtlar bizzat kentte yakılıyor.
Beri yanda smog ve sıcaklık artışı kentleri yaşanmaz kılıyor.
Elektrik, ısınma- soğutma , ulaşım- taşıma için enerji gerekiyor- Hepsi temizinden olmalı
İklim değişikliğini durdurmak için yapılabilecekleri -sanki yapmış gibi- anahatlarıyla bir not edelim:
.. Fosil kaynaklardan gelen elektrik giderek kentte yurttaşlar, kooperatifler , belediye, OSB ve benzerlerinin genellikle çatılarında kurulu ve sayıları artan Y.E.S. lerde ürettiği temiz elektrik ile ikame ediliyor. Kentimizin insanları ekocereyan tedarik eden firmalara abone oluyor. Enerjinin verimli kullanımı için tedbirler alınıyor. Yerinde üretim-yerinde tüketim- öztüketim, enerji otonomisi kavramları yerleşiyor.
… Binaların ısı (ve soğutma) gereksinimi azaltılıyor ve sıfır enerjili evlerin yapımı destekleniyor . Günısı tesisatı geliştirilmiş, güneşin ısıttığı su hem kullanım için hem de kalorifer için kullanılarak doğalgaz=Fosilyakıt tasarrufu sağlanıyor.
…. Belediyenin otobüs filosu elektrikmotorlu kısmen de biyogaz ile çalışıyor. Toplu taşıma çok daha çekici hale gelirken araba paylaşımcıları (car sharing) bedava park ediyor.
Belediyeler ve Uuslararası işbirlikleri
Bonn’daki iklim zirvesine katılan arkadaşımız, yenilenebilir enerji kooperatifçiliğinin ülkemizdeki öncülerinden, Güneş Gönüllüsü Oral Kaya şunu yazıyor: “…. edindiğim başka bir gözlem ise, belediyelerin ülkemizde yenilenebilir enerji kullanımında çok geride kaldığı. Oysa ki bu konuda yerel yönetimlere çok büyük destekler var. “
İklim değişikliğini durdurmak için dünya çapında önemli bir hareketlilik var belediyeler düzeyinde. Kimi yapılanmalarda Türkiyeden de belediyeler yer alıyor. Dr.Ahmet Soysal Soysal’ın belediyelerin uluslararası örgütlenmelerine yönelik verdiği bilgileri aktarıyorum: Convanent of Mayors gerçek üst örgütlenmedir. Belediyelerin bölgelerinde özellikle fosil yakıt kullanımının ve sera gazı emisyonlarının kontrolü ve azaltılması anlamında yetkili olmasını ister. Energy Cities ise CoM un 107 destekçi örgütünden biridir. Eylemden çok toplum eğitimi bölümü ile ilgileniyor olayın. Şimdi Türkiye’deki belediye örgütlenmelerinde sanayi hariç enerji ve sera gazı, hava kirliliği azaltılmasında Büyükşehir belediyeleri sorumlu. Yani enerji kaynakları planlaması, sera gazı azaltılma projesi yapmak Büyükşehir Belediyesinin görevi, ilçe belediyeleri bunu yapamıyorlar. Büyükşehir Belediyeleri CoM üyesi olabilir. Bir ilçe belediyesi ise Energy cities gibi bir alt destekçi örgüte üye oluyor.” (Türkiye’deki belediye yapılanmasının sonucu.)
Yenilenebilir enerjilerin başarısı kentli nüfusun sahip çıkmasına bağlı
Yenilenebilir enerjilerin yaygınlaşması başka enerji kaynaklarından farklı olarak esas olarak insan’a dayanıyor. Belediyelerin iklim konusunda hareketlenmesi gerektiğine dair tartışma “…….. sorunun çözümü için toplum katkısının nasıl sağlanabileceği üzerinde yoğunlaştı ve başarısız olan tepeden aşağı doğru örgütlenme modeli yerine; yeni bir örgütlenme modeli üstünde çalışıldı. Bu modele göre yerel yönetimlerin katkısı ile alttan tepeye doğru; toplumun duyarlılığını artırarak (bottom-up movement) oluşturulacak yeni bir yapılanmanın sera gazı salımının azaltılması için daha uygun olabileceği düşünüldü. Bunun sonucunda büyük bir çoğunluğunu Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin oluşturduğu İklim ve Enerji için Belediye Başkanları Antlaşması Hareketi (Convanent of Mayors for Climate and Energy-CoM) 2006’da başlatıldı. Hareketin kentlerde yerel yönetimler eli ile başlatılmasının ana nedeni; Avrupa Birliği ülkelerinde nüfusun büyük bir bölümünün kentlerde yaşaması ve enerjinin %80’ine yakınının kentsel alanlarda tüketilmesi idi. (Dr.Ahmet Soysal’dan bir yazı “Küresel iklim değişikliği: Çözüm yerel yönetimlerde mi?” )
Sihirli Söz: Belediye Halk İşbirliği
Devam edecek
Katı atık deposu üzerinde pv modüller şemsiye görevini görüyor
( Belediyeye ait olması nedeniyle bunu Yurttaşların Enerji Santrali Y.E.S. olarak görmek gerekiyor)
Alper Öktem