Kumkapı’ da iki Sarkis tanımış, ikisini de çok sevmiştim. Çok şey öğrendim ikisinden de.
Kumkapı Halk Tüketim Kooperatifi’ nde çalışmaya başladığım sene, 1985’ te önce Sarkis Çerkezyan ile tanışmıştım. Beraberliğimiz hayata veda ettiği 2009 Ağustos’ una kadar aralıksız sürmüştü. Birçok genç insan gibi benim de ilk ustamdı diyebilirim. TKP’ nin marangoz Sarkis’ iydi. Usta gururla anlatırdı: Bir marangoz da SBKP’ de varmış ve devrimde çok önemli işler yapmış. Adı da Halturin’ miş. Usta derdi ki: “Ne iş yapıyorsan yap, senin yaptığın iş en iyisi olmalı. Tuvalet mi temizliyorsun? En temiz tuvalet senin tuvaletin olmalı, Marangoz musun? En sağlam işler senden çıkmalı. Yazar mısın? Yazdığın yazılar bir işe yaramalı. Eğer yapamayacaksan git evine otur! “Bu küpeyi bugün de kulağımda taşıyorum ve yapamayacağım işlerin altına girmemeye gayret ediyorum. Ruhu şad olsun ustamın.
İşe başladığım ilk günlerde, bir hafta sonu iş çıkışı “Hadi” dedi “Sarkis’ in yazıhanesine gidelim”. Kadırga’ da bombalanan Özgür Gündem gazetesinin hemen sol karşı çaprazında, bir ulu çınar ağacının gölgesine kurulu kahvehane masasının, aslında Sarkis Seropyan’ ın yazıhanesini olduğunu da o gün öğrendim. Sarkis ağabey ağzında hiç eksik etmediği piposu, masadaki dörtlü iskambil ekibiyle hem kâğıt oynuyor ve hem de kimsin, kimlerdensin, ne yaparsın sorularıyla benimle de hem hal olmaya çalışıyordu. O günden sonra da yazıhanesine(!) sık sık gittim. İnsanı yüreğinden yakalayan, derviş ruhlu bir adamdı Sarkis ağabey.
Sarkis Seropyan’ ın Kadırga’ da büfeler, marketler için sanayi tipi soğutma dolapları üreten bir atölyesi vardı. Bu mesleği öğrendiği ustası Miran ölünce işi devam ettirmiş. Ustasıyla beraber çalışıyor, arada sırada iş görüşmeleri (!) için hemen 10 -15 metre ötedeki yazıhanesine geçiveriyordu.
Ermenilerin tarihini, kültürel zenginliklerini önce ustamdan daha sonra da Sarkis ağabeyden dinledim, öğrendim. O da Sarkis usta gibi bir Anadolu bilgesiydi. İkisinin de ailesi tehcir mağduruydu.
Anlatıları masal tadındaydı. Dinlemeye doyum olmayan muhabbeti kimi zaman ustanın küçük oğlu Ohannes’ in Kumkapı eski minibüs yolu üzerindeki dişçi muayenehanesinde, kimi zaman da Sarkis ustanın Kumkapı Meryem Ana Kilisesi’ ne komşu iki katlı, içeriden gıcırdayan ahşap merdivenlerle üst kata çıkılan evinde sürüyordu. Sarkis ağabey arada sırada kolunun altında Erivan’ dan getirttiği bir şişe Ararat kanyağı ve bir kutu da çikolatayla çıkıp gelirdi.
Ermeni tarihini, mitolojisini de bilirdi ve bir masalcı tadında anlatırdı o hikâyeleri.
Ermeni tehcirini ailesi de yaşamış. Hayatı boyunca bu gerçeği anlatmaya çalıştı. O da Sarkis usta gibi milliyetçiliğe savrulmadan, Anadolu halklarının bir arada yaşadığı güzel günleri de atlamadan bu acı gerçeği anlattı, durdu…
Kurtuluş son durakta oturduğum yıllarda Sarkis abiyle aynı sokağın iki ucunu paylaşmıştık. Bazı hafta sonları arkadaşlarımızı da eve toplar, o gün için aklımıza ne düşmüşse; edebiyat, müzik, tarih konuşurduk. Bizlere dinletmek istediği müzikleri de mutlaka çantasında olurdu.
Kadırga’ daki Özgür Gündem gazetesi 1994’ de bombalandığı gün de oradaydık.
1995 veya 1996 yılıydı, tam hatırlamıyorum soğutucu işini ustasına bırakıp Agos’ un yolunu tutmuştu. Yolum Osmanbey’ e düştükçe gazeteye uğrardım. Agos çalışanlarının Baron Sarkis’ iydi.
Sarkis usta için her yıl mayıs ayında doğum günü düzenleyen ekiptendi. Ustayla dostlukları, ustanın 2009’ da ölümüne kadar sürdü. Ustayla birkaç kez de Sarkis abinin Kınalıada’ da denize yukarıdan bakan mütevazı evine gitmiştik.
2006’ da Açık Hava Tiyatrosu’ nda Kardeş Türküler, Sayat Nova Korosu ve bizim Ruhi Su Dostlar Korosu ile birlikte bir konser yapmıştık: Mahlemize Âşık Geldi. Anadolu âşık geleneğini anlatan çok dilli, çok kültürlü bir gece olmuştu. Konser öncesi Sarkis ağabey 4-5 ay sonra öldürülecek olan Hrant Dink ile birlikte en büyük destekçimiz olmuştu. Konserinin kitapçığında bir yazı yazmış ve yazıda Ruhi Su’ ya olan saygısını ifade edip “…onun anısını yaşatan Dostlar korosu’ na selam eder, sevgilerimi sunarım” diyerek bizlere de bir selam göndermişti.
Sarkis ağabey çok yönlü bir sanat insanı, usanmaz, yorulmaz bir aydındı. Kitaplar çevirdi, kitaplar yazdı. Söyleşilerde, panellerde konuştu
İMC televizyonunda Nar Taneleri dizisini yapmıştı
Kardeş Türkülerin bir albümüne Yaşar Kemal’ in bir romanından bir pasaj okuyarak sesiyle katılmıştı.
Özcan Alper’ in Gelecek Uzun Sürer filminde Anto dayıyı oynamıştı.
Gazetecilik yaptı. Birçok aydın gibi yaptıklarının bedelini de ödemekten geri durmadı. Agos’ taki bir yazısından dolayı bir yıl hapis cezası almıştı.
Sarkis ağabeyle en son 19 Aralık 2015’ de gerçekleştirilen Hrant Dink anmasında Agos’ un arka balkonunda muhabbet etmiştik. Bir iki fotoğrafını da çekmiştim. Sarkis ustayla ölümünden hemen birkaç gün önce Kumkapı’ daki evde, ustanın elleri avuçlarının içinde, sessizce oturuşlarını anlatmıştı. Sarkis ustayı o yıl 1 Mayıs 2015’ te, 99. doğum gününde Beyoğlu Yeşil Ev’ de bir söyleşiyle anmayı da kararlaştırmıştık. Olmadı.
Sarkis Seropyan da 28 Mart 2015’ te 80 yaşında hayata veda etti. Sarkis Çerkezoğlu’ ndan sonra bir ustamızı, ağabeyimizi, koruyucumuzu-kollayıcımızı, masalcımızı daha kaybetmiştik.
Sarkis Seropyan için 31 Mart günü Şişli Feriköy Surp Vartanants Kilisesi‘ndeki törende bir araya gelmiştik.
Sonra kendiliğinden oluşan oldukça kalabalık bir kortejle Agos’ un önüne yürümüştük.
Seropyan’ ın yoldaşı, meslektaşı gazeteci-yazar Pakrat Estukyan Agos gazetesi önünde yapılan uğurlama töreninde Seropyan’ ı “… Kendisi mesleğinin gazetecilik olduğunu istihzayla söylerdi. Agos kuruluşu itibariyle, kurucu aklından ötürü devrimci bir gazeteyse Sarkis abi duruşuyla, çalışma disipliniyle bu devrimci tavrın somutlaşmış abidesiydi… Bizler Agos çalışanları olarak hala şok halindeyiz. Kolay kolay dolduramayacağımız bir boşluk oluştu… “sözleriyle anlatmıştı.
Baron Sarkis, bugün Şişli Ermeni Mezarlığı‘nda yatıyor ve geride bıraktığı boşluğu bugün de hissediyoruz.
Ercüment Gürçay