Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Avustralya’dan Marmara Gölü’ne ekosistemler çöküyor

0

Geçtiğimiz haftalar içinde Nature’de yayınlanan bir makale, doğal yaşam alanlarıyla ünlü Avustralya kıtasında ekosistemlerin hızla çöktüğünü göstermesi açısından ilginçti. Avustralya’da her beş yılda bir düzenli olarak ve hükümet desteği ile kıtanın ekosistemlerinin son durumları ile ilgili bir araştırma yapılıyor.  Son araştırmanın sonuçları, makaleye göre geçtiğimiz günlerde kamuoyuna sızdı ve beklenenden daha korkutucu sonuçlar ortaya koydu. İklim değişikliğinin etkileri, habitatların kaybı, istilacı türlerin çoğalması, artan çevre kirliliği ve vahşi madencilik koca kıtanın ekosistemlerini adeta bitirmiş. Üstelik araştırma Avustralya hükümetinin ekosistemleri yıkımdan korumak için yeterli çabanın gösterilmediğinin de altını çiziyor.

Avustralya’nın 2000 sayfalık son ‘Çevrenin Durumu’ raporunda can alıcı noktalar ise şunlar;

  • Koca kıtanın 19 büyük ekosistemi çöküşün eşiğinde,
  • Avustralya’da artık yerli olanlardan daha fazla yerli olmayan bitki türü var.
  • Avustralya’da diğer tüm kıtalardan daha fazla tür yok oldu
  • İncelenen her çevre kategorisinin tümü, 2016’dan beri daha da kötüleşmiş ve yarısından fazlası şu anda ‘kötü veya çok kötü ‘ durumda.

Araştırmaya göre Avustralya’ya özgü bir canlı olan koala bir önceki araştırmanın yapıldığı 2016 yılından bu yana türü yok olma tehdidi artan 200 canlıdan sadece biri… Yine büyük orman yangınları, yaşanan şiddetli kuraklıklar ve seller Avustralya’nın simgelerinden olan büyük set resifinde (Great Barrier Reef) mercanların yarısının kaybına yol açmış. Küresel iklim değişikliğinin etkisi ile sürekli ısınan deniz mercan kayalarını beyazlatmaya devam ediyor.  Avustralya Çevre Bakanı Plibersek araştırma sonuçlarından sonra “‘ekosistemlerin bu hızla yok edilmesine devam edilirse, ev denilince aklımıza gelen değerli yerler, manzaralar, hayvanlar ve bitkiler çocuklarımız, torunlarımız için burada olmayabilir” demiş.

Avustralya hükümeti tarafından resmi olarak yayınlanması önümüzdeki yıl mayıs ayında yapılacak seçimlerin sonuna bırakılan rapor hükümetin kıtanın ekosistemlerini korumak için verdiği sözleri tutmadığını ve bunun için ayırdığı bütçeyi de yıldan yıla sürekli düşürdüğünü de gösteriyor. Avustralya hükümetinin 2030 yılına kadar 2005 yılına oranla sera gazı emisyonlarını %43 düşürme sözü vermesine karşın bu konuda şu ana kadar somut bir adım da atmadığı biliniyor.. Avustralya halen dünyanın beşinci büyük kömür üreticisi ve en önemli ihracatçılarından… Başta kömür madenleri olmak üzere koca kıta hala madenciler tarafından delik deşik ediliyor.

‘Zaman kalmadı’

Avustralya geldiğimiz ürkütücü noktayı göstermesi açısından güzel bir örnek, diğer kıtalardan uzak, dev bir ada olan bu bölgenin istilacı bitki ve hayvan türleriyle işgali, bu kıtaya özgü türlerin neslinin hızla yok olması, küresel iklim krizi nedeniyle resiflerinin tükenmesi, koca kıtanın madencilik nedeniyle her tarafının delik deşik edilmesi insanın maddi çıkarları uğruna ekosistemleri nasıl umarsızca tükettiğinin trajik bir örneği… Aslında bu durum dünyanın her tarafında yaşanıyor. Tek fark Avustralya’da hükümetin her beş yılda bir bağımsız bilim insanlarına yaptırdığı araştırma ile bu durumu somut olarak ortaya koyması… Ülkemizde meslek odalarının çabası ile yapılan birkaç bölgesel küçük örneği dışında ekosistemlerin giderek çöküşünü gösteren bu tip çalışmalar yapılmıyor, yapılamıyor. Yapılmak istenilen çalışmalar da engelleniyor. Ancak artık mızrak çuvala sığmıyor.

Geçtiğimiz hafta içinde Manisa’dan kamuoyuna yansıyan bir haber bunun bir örneğiydi. Manisa’nın güneyinde yer alan Gölmarmara sınırları içindeki kuruyan Marmara Gölü ile ilgiliydi; bu haber… 2017 yılında “Ulusal öneme haiz sulak alan” olarak tescillenen Marmara Gölü son on yıllık dönemde yanlış sulama politikaları sonucu önce küçüldü, son iki yıl içinde ise tamamen kurudu. Gölü besleyen bütün derelerin, tüm uyarılara rağmen önleri kesildi, bölgede yanlış tarımsal sulama politikaları uygulandı. Birçoğu endemik türlerden olan sucul kuşlar ve balıklar yok oldu. Gölden balıkçılık yaparak geçinen çevresindeki yedi köy halkı şimdi kuruyan, yok olan bu ekosistemin üzerinde tarla açma savaşında… Bu savaş geçtiğimiz hafta silahlı çatışmaya kadar gidince şimdi kuruyan göl yatağında Jandarma nöbet bekliyor.

Uygulanan yanlış tarımsal sulama politikalarına yapılan bilimsel eleştirilere yıllarca kulaklarını tıkayan merkezi yönetim, şimdi Bozdağ’dan bölgeye su getirerek gölü yeniden canlandırma peşinde… Daha öncede Gediz nehrinden göle su taşınması düşünülmüş, Gediz nehrindeki kirlilik nedeniyle vazgeçilmişti. Ancak uzmanlar Bozdağ’dan su taşımanın da kesin çözüm olmadığını belirtiyor. Evrensel’den Özer Akdemir’e konuşan Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Su Ürünleri Fakültesinden Emekli Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erol Kesici gölün çevresi ile korunması gerektiğine dikkat çekiyor ve taşıma suyla gölün doldurulamayacağını söylüyor. Göle gelen derelerin önünün yıllardır kesik olduğuna dikkat çeken Kesici her şeyden önce bunun giderilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Avustralya’dan ülkemize, ekosistemler para hırsı ile daha çok sömürülüyor, doğal kaynaklar yok ediliyor. Avustralya’da yapılan çalışma son beş yıl içinde bu doğa sömürüsünün sonuçlarının daha da ölümcül olmaya başladığını gösteriyor. İnsanın ekosistemin eşit bir parçası olduğunu anlayabilmesi için Avustralya’daki çalışmanın da net olarak gösterdiği gibi artık zaman kalmadı.

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.