Artık “çevre hareketi” değil; gezegeni kurtarma seferberliği! – Gökşen Şahin

Bir yanda veganlar yürürken, diğer tarafta rahipler, sahnede Hiphop şarkıcıları, eylemciler arasında Hollywood aktörleri ve her tarafta sloganlar… ABD’de ilk defa beyazlar ve yerliler ve hatta Kanada’dan gelen aktivistler tek amaç için yürüdüler: Kanada’dan ABD’ye uzanacak ve petrol ihracatı için kullanılacak Keystone Boru Hattı projesini iptal ettirmek. Bu, iklim değişikliği konusunda başlayan kitlesel hareketlerin ilkiydi.

Bu eylem, ABD’de yapılmış en büyük iklim eylemi olmakla kalmadı. Aynı zamanda eylem yapılması yasak olan Washington’da, Beyaz Ev önünde 50.000 kişinin toplanması ile ABD tarihinin en büyük sivil itaatsizlik eylemlerinden biri oldu. Bu hem ABD hem de dünya için yeni bir hareketin doğuşu anlamına geliyor.

Bu hareket hep bir ağızdan tek bir şey söylüyor: “Artık iklim değişikliği bir çevre hareketinin de ötesinde bir varoluş mücadelesi ve varoluş mücadelemizi politikacıların sözleriyle geciktiremeyiz. Şimdiye kadar söylediklerinizi duyduk, şimdi yaptıklarınızı görmek istiyoruz.”

Eylemi düzenleyenlerden Sierra Club –ki Sierra Club, ABD tarihinin en eski sivil toplum kuruluşlarından birisi olmak ve hukuk kuralları çerçevesinde mücadele vermesi ile tanınırdı. Geçtiğimiz haftalarda iklim değişikliğinin hukuku bekleyemeyeceği ve bu yüzden sivil itaatsizliğe geçecekleri kararını alıp, 17 Şubat için on binlerce aktivisti sokağa çıkmaya teşvik edene kadar- Direktörü Michael Brune, aslında tüm mücadeleyi özetleyen konuşmasında şöyle dedi: ” Eğer ABD Başkanı iklim değişikliğine karşı harekete geçerse, onu destekleyecek binlerce kişiyiz. Eğer harekete geçmezse, mücadeleyi sürdürecek daha binlercemiz sokağa çıkacak. Çünkü, son bir kaç yılda yaşadığımız kuraklıklar, fırtınalar, kasırgalarda kaybettiğimiz yakınlarımız ve evlerimiz, gıda fiyatlarındaki artış ve diğerleri artık konuşmayı değil harekete geçmeyi gerektiriyor.”

ABD’den başlayan bu değişime gözlerimizi kapatamayız. Çünkü ABD’den başlayan bu mücadele, şimdiden dünyaya yayılacağını hissettiriyor. Uluslararası iklim müzakerelerinde tükenen umut, sokakta yeniden doğuyor.

Bu yazı ilk olarak www.marksist.org da yayınlanmıştır.

 

 

Gökşen Şahin

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR