İklim ve EnerjiManşet

Akkuyu NGS’nin dördüncü ünitesinin temeli atıldı: Tahribata bir adım daha yaklaşıldı

0

Mersin‘de inşaatı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) dördüncü ve son reaktörünün temeli, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de katıldığı törenle atıldı.

Bakan Dönmez, konuşmasında “Yarım asrı aşan nükleer enerji yolculuğunda artık tünelin ucundaki ışık görünmeye başlandı. Akkuyu bugünkü haliyle dünyanın en büyük projesidir” ifadelerini kullandı.

Yeşil Gazete Nükleer Editörü ve nükleersiz.org koordinatörü Pınar Demircan ise, “Akkuyu NGS nin dördüncü ünitesinin temelinin atılması ekosistemin geri dönüşü olmayan şekilde tahribatına doğru bir adım daha yaklaşıldığını gösteriyor” değerlendirmesini yapıyor.

‣ Akkuyu’da 1. reaktörün temeli tamamlandı, peki güvenli mi?

Bakan Dönmez‘in törende özellikle “Tamamlandığında 4 reaktör elektrik talebimizin yaklaşık yüzde 10’unu tek başına karşılayacak” gibi cümlelerle enerjide bağımsızlık sağlanacağına vurgu yaptığına dikkat çeken Demircan, bunun “Akkuyu NGS’nin tüm hisseleri Rusya’ya ait bir tesis değilmiş gibi lanse edilmesinin bir parçası” olduğunu söylüyor:

“Diğer bir açıdan söylersek, bu santralin Türkiye’ye ait olacak yegane iki şeyi söz konusu: Biri meydana gelecek sorunların, felaketlerin, kazaların sonuçları; diğeri de yüksek fiyattan satışı yapılacak olan elektrik.”

Demircan‘a göre iklim krizi şartlarında bu iki alanda da ‘daha sert’ karşılaşmaların olacağı söylenebilir:

“Nitekim Avrupa‘da son iki gün içinde yaşanan olaylar bizim her zaman söylediğimiz gibi iklim krizinde nükleer santrallerle verimliliğin birlikte düşünülemeyeceğini ve nükleer santrallerin risklerinin, iklim krizi
karşısında daha da arttığını teyit ediyor.

‣ Avrupa’nın nükleer reaktörlerinin başı sıcak dalgasıyla dertte

Genellikle 58 nükleer reaktörüyle örnek gösterilen, elektrik ihtiyacının yüzde 75’ini sağladığından bahsedilen Fransa‘ya değinen Demircan, bu yıl içinde  bakım, onarım, soğutma suyu sistemine bağlı problemler nedeniyle ülkede 29
reaktörün devre dışı kaldığına ve bugün itibariyle de 40 derece sıcaklık şartlarında iki reaktörün çalışma kapasitesinin yüzde 46’ya düşürüldüğüne dikkat çekiyor:

“Bununla birlikte orman yangınlarıyla da başı dertte olan Fransa’da yangın, La Hague nükleer tesisinin 5 kilometre yakınına kadar ulaştı, tesis tahliye edilerek itfaiye teyakkuza geçirildi. Belçika‘da soğutma kulelerindeki milyonlarca mikro çatlak yüzünden artan risk nedeniyle bölge sakinlerine iyot hapları dağıtılmasını gerektiren Doel 1 ve 2 reaktörlerinin
kapasitesi de soğutma suyunun yeterince soğuk olmaması nedeniyle yarıdan fazla düşürüldü.

Akdeniz için endişelenmemiz gerekiyor

İsviçre‘de de Beznau Nükleer Santrali‘nin Aare Nehri’nden aldığı soğutma suyu sıcaklığının 25 dereceye çıkması nedeniyle devirdaim prosesinde suyu geri verirken nehirdeki biyoçeşitliliğin bozulacağı gerekçesiyle reaktörlerinin kapasitesini düşürdüğünü hatırlatan Demircan, “Yani aynı zamanda soğutma suyunun daha da ısınmış olarak kaynağına geri verilirken biyoçeşitliliğin bozulacağına dair bir itiraf da görmüş bulunuyoruz” diyor.

Demircan, Türkiye’de de Akkuyu NGS’nin Akdeniz‘e verebileceği zarara işaret ediyor:

“Bu noktada deniz suyu sıcaklığı içinde bulunduğumuz Temmuz ayında 26-29 derece olan Akdeniz’den alınacak soğutma suyu ile ilgili olarak reaktörün nasıl çalıştırılacağı ve deniz ekosistemine, biyoçeşitliliğine verilecek zararla ilgili ciddi endişe duymamız gerekiyor.

Sadece bu saydıklarımız bile genel olarak nükleer santraller açısından enerji bağımsızlığının mümkün olmadığını, hiçbir şeye olunmasa bile, artık kriz içindeki iklime bağlımlı olunduğunun ispatıdır.”

Kararlar Rusya’ya ait ama felaketin sonuçları yerli ve milli olacak

Nükleer reaktörlerin normal şartlarda dahi aksam ve donanım malzemelerinin nükleer yakıt nedeniyle aşırı ısıya maruz kaldığını hatırlatan Demircan, “Sürekli bakım onarım gerektiren tesisler oldukları göz önüne alınırsa iklim krizi şartlarında bu kırılganlıklarının daha da derinleşeceği daha iyi anlaşılır” diyor ve ekliyor:

Akkuyu NGS açısından ise bu bakım onarım prosesleri dahil her tür önlem kararının tesisin sahibi Rusya’ya ait olması bu coğrafyadaki herkesi yakından ilgilendirmelidir, zira yalnızca felaketlerin sonuçları gayet yerli ve milli olarak yaşanacaktır.

You may also like

Comments

Comments are closed.