İfade ÖzgürlüğüManşetSivil Toplum

Abluka altındaki adalet sarayında Fincancı’nın tahliye talebi reddedildi

0

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın 7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle yargılandığı, Kuzey Irak‘ta kimyasal silah kullanıldığına ilişkin davanın ikinci duruşması bugün görüldü. Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Reddi hakim talebi de kabul edilmedi. Duruşma 11 Ocak’a ertelendi.

Savcı, Şebnem Korur Fincancı’nın “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan üst sınırdan cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devam etmesini talep etti.

İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi‘ndeki duruşmada, savcının mütalaasında “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan üst hadden 7,5 yıla kadar hapsini talep ettiği Şebnem Korur Fincancı savunmasını yaptı.

‘Kimin vatanından kovuyorlar beni?’

Fincancı, “Yaptığımın bir suç olmadığını ifade etmiştim. Benim için ‘vatansız kalsın‘ diyorlar. Kimin vatanından kovuyorlar beni? Kim daha fazla emek vermiş bu ülkeye, kim daha fazla yarar sağlamış? Bunu Türk halkı görecektir, kendileri de biliyorlar. Sanki ben bu ülkenin, dünyanın en tehlikeli sanığıymışım gibi davranıyorlar bana. Bu da sizin üzerinizde etki oluşturmak için planlanmıştır. Ben teröristsem hangi örgütten terörist olduğumu çok merak ediyorum doğrusu. Dünyanın neresinde olursa olsun bir devlet suç işlemeye devam ettikçe, ben de at sineği olarak sırtlarından inmeyeceğimi ve sonuna kadar hakikatin peşinde olacağımı hatırlatayım. Suçlamalarınızı reddediyorum” dedi. Fincancı’nın ardından avukatları savunma yaptı.

Fincancı, “Yaptığımın bir suç olmadığını ifade etmiştim. Ben teröristsem hangi örgütten terörist olduğumu çok merak ediyorum” dedi.

Fincancı, yaptığı tıbbi değerlendirmenin propaganda eylemi olarak değerlendirilemeyeceğine dikkat çekti. Hakkında bir algı süreci yürütüldüğünü söyleyen Fincancı, yaptığının suç değil hekimlik mesleği olduğunu aktardı.

Adalet sarayı abluka altında

Çağlayan, 29 Aralık, 12.30

Saat 13.30’da başlayan duruşma öncesinde adliyenin çevresi abluka altına alındı. Duruşmadan saatler önce Çağlayan‘daki İstanbul Adliyesi’nin çevresi polis bariyerleriyle kapatılarak abluka altına alındı. Abluka hem duruşmaya destek veren örgüt üyeleriyle vatandaşları hem de bölgede bulunan diğer vatandaşların ulaşımını engelledi.

Vatandaşlar kilometrelerce süren ablukaların kıyısından dakikalarca yürüyerek metrobüs, metro ve otobüs gibi toplu ulaşım araçlarına ulaşmaya çalıştı.

Fincancı da duruşmada ablukaya ilişkin konuşarak “Geçen hafta çıkarken gördüm Çağlayan adliyesinin önünü. Sanki en tehlikeli sanığıyım gibi davranıyor. Yarattıkları bu algı sizin kararınızı etkilemeye yöneliktir. İnanılmaz bir algıyla yürüyor bu süreç. Başından beri bir talimatla karşı karşıya olduğumuzu düşündürecek ifadelerle karşılaşıyoruz” dedi.

Öte yandan adliyenin önünde bariyerlerle kapatılmış ve vatandaştan, basın mensuplarından yalıtılmış abluka çemberine yalnızca polisler girebildi. Bölgede güvenlik önlemleri alınmaya dün (28 Aralık) geceden başladı. Çağlayan’da daha önce Fincancı’nın ilk duruşması (23 Aralık) hariç bu denli büyük bir polis bariyeri ablukası yapılmamıştı.

Duruşma öncesinde İstanbul Adliyesi’nin önünde kurulan ablukanın dışında açıklama yapıldı. Fincancı’nın derhal serbest bırakılması ve başta TTB başta olmak üzere meslek örgütlerine yönelik dava ve baskıların sonlanması talebinde bulunuldu.

Davanın 23 Aralık’ta görülen ilk duruşmasında karar çıkmamıştı.

‘Savcı beye teşekkür etmek istiyorum’

Fincancı, uzun ve bilim dışı ifadeler ile iddianameyi epey sadeleştirdiğini söylediği savcıya teşekkür ederek “Ama intihalden kurtulamamışsınız. Yaşananların sizin üzerinizdeki etkisini bilemiyorum. Ancak süreç, inanılmaz bir algı ile yürütülüyor. Benim için ‘vatandaşlıktan çıkarılsın’ deniyor. Kimi kimin vatanından çıkarıyorlar? Bu hafta sonu Milli Savunma Bakanlığı ‘Kimyasal silah iftirasında bulunanları milletimiz asla affetmeyecektir’ dedi. Şimdi bu talimat değil de nedir? Siyasi otorite tamamen algılarla hareket etmektedir” dedi ve şu soruları yöneltti:

“Tıbbi bir değerlendirmeyi propaganda eylemi olarak nasıl değerlendirebiliyorsunuz? Konuşmamın neresinde silah ifadesi geçiyor? Tıbbi görüşümü bildirip, bağımsız heyetler incelesin dememden nasıl böyle bir çıkarım yaptığınızı çok merak ediyorum. Küresel bir salgınla karşı karşıyaydık. İnsanların güvendiği kurum, Türk Tabipleri Birliği‘ydi. Bu süreçte bazı şeyleri ortaya çıkaran da TTB’nin Merkez Konseyi’nin onurlu insanlarıydı. Ben terörist isem hangi örgütten terörist olduğumu çok merak ediyorum. TTB mi? İşkenceye karşı komisyonlar mı? Ya da Filipinler’deki insan hakları örgütleri mi? Hangi örgüt?”

‘Seçimle ele geçmeyenlerin nasıl ele geçirilmeye çalışıldığını görüyoruz’

Fincancı ayrıca şu ifadeleri kullandı:

“Siyasi otorite karşısında sizin nasıl değerlendirme yapacağınızı bilmek mümkün değil. Seçimle ele geçiremediler Türk Tabipleri Birliği’ni. Bunun çok örnekleri var. Seçimle ele geçmeyenlerin nasıl, ne yazık ki yargı aracı edilerek ele geçirilmeye çalıştığını hep beraber görüyoruz, tanıklık ediyoruz. Bu utanç verici bir durumdur. Yargının araç kılınması utanç vericidir. Biz hekimler olarak araç olmayı reddediyoruz. Sizler de araç olmayı reddetmelisiniz.”

‘Terörist’, ‘vatan haini’ kelimeleri havada uçuşuyor’

Avukat Meriç Eyüboğlu ise siyasi iktidarın kişileri hedef alarak yaptığı açıklamalarda “terörist” ve “vatan haini” kelimelerinin havada uçuştuğuna dikkat çekerek “Bu cüretle konuşuyorlar. Hukukun onlara dokunmayacağını bildikleri için” dedi ve mahkeme heyetini reddettiklerini belirtti. Heyetin reddi talebi 20 dakika kadar değerlendirildi ve aranın ardından bu talep de reddedildi.

Ne olmuştu?

Türkiye’nin Kuzey Irak‘taki operasyonları sırasında kimyasal gaz kullanıldığı iddialarını değerlendiren Dr. Şebnem Korur Fincancı, görüntülerini incelediğini belirterek, “Belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda. Her ne kadar kullanılması yasak olsa da çatışmalarda kullanıldığını görüyoruz” demişti.

‣ Kimyasal gaz iddiaları Meclis’te: Etkin soruşturma istendi

Bağımsız heyetlerin bölgede inceleme yapmasının uluslararası sözleşmeler gereği zorunlu olduğuna dikkat çeken Fincancı, “Uluslararası sözleşmelerin uygulanması ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Sözleşmesi kapsamında böyle bir iddia ortaya çıktığında nasıl bir araştırma yapılacağı da Minnesota Protokolü’nün ilkelerinin ele alınması gerekiyor” diye konuşmuştu.

İddialar Meclis gündemine getirilmiş; HDP‘den Meral Danış Beştaş ve CHP‘li Sezgin Tanrıkulu bağımsız soruşturma istemişti. Edirne F Tipi Cezaevi‘nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak, görüntülere ve  iddialara TBMM’nin sessiz kalamayacağını söylemişti.

İktidar kanadı ise iddiaları reddetmiş, MSB‘dan yapılan açıklamada, TSK’nin envanterinde kimyasal gaz bulunmadığı duyurulmuştu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Irak‘taki Federal Kürdistan Bölgesi’nde yürütülen askeri operasyonlarda kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin açıklama yapan TTB Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında soruşturma başlatmıştı. Soruşturmanın ardından Fincancı 27 Ekim’de tutuklanarak cezaevine gönderildi. Fincancı’nın 7 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle yargılandığı, Kuzey Irak‘ta kimyasal silah kullanıldığına ilişkin davanın ilk duruşması 23 Aralık’ta görüldü. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Duruşma 29 Aralık 2022 saat 13.30’a ertelendi.

Soruşturma başlatılmasının ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fincancı’yla ilgili şunları söylemişti:

“Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yürüttüğü sınır ötesi harekatlara iftira atan Tabipler Birliği Başkanıyla ilgili yargı harekete geçmiştir. Ayrıca bu ismin üzerinde de çalışmalarımızı yürütecek, gerekirse yasal düzenlemeyle bu ismin de değiştirilmesini sağlayacağız. Terör örgütünün diliyle konuşarak ülkesine ve ordusuna alçakça bühtan eden böyle bir şahsın, adı Türk ile başlayan bir kurumun başında olmasının milletimizin her bir ferdini rahatsız ettiğine inanıyorum.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızın yürüttüğü soruşturmanın sonuçlarına ve mahkemelerin vereceği kararlara göre hem bu kişiyle hem de bu kurumla ilgili gereken adımlar atılacaktır. Bu çerçevede kabine toplantımızda ilgili bakanlarımıza Tabipler Birliği başta olmak üzere meslek örgütlerinde yeni bir yapıya geçilmesine yönelik mevzuat çalışmalarının hızlandırılması talimatını verdik.

Meslek örgütlerini ideolojik saplantılarının borazanı haline getiren terör örgütü destekçilerini, buralardan temizleyerek bu yapıları kuruluş amaçlarına uygun faaliyetlere yoğunlaştırmakta kararlıyız.”

TTB Fincancı’nın gözaltına alınmasının ardından destek açıklamasında bulunmuş, Şebnem Korur Fincancı’nın ifadelerinin suç unsuru olmadığını belirtmişti.

Fincancı 26 Ekim’de, avukatları aracılığıyla ulaştırdığı notunda şunları yazmıştı:

“Sevgili yol arkadaşlarım,

Bu gerçek dışı durum ile karşı karşıya kaldığınız için üzgünüm. Ancak dayanışma ile bu gerçek dışı süreci aşacağımızı biliyorum.

Sizlere kaynaklarıyla bilimsel görüş sürecini aktaracaktım, fırsat olmadı. Bu süreç bitince delillendirme üzerine bir toplantı yapalım.

Sizlerin kesinlikle çok yoğunluğunuz vardır, bu yoğunluğa maalesef ben de katkı sunmuş oldum. Bu karalama kampanyasını da aşıp birlikte mücadele edeceğiz. İnsanca bir sağlık sistemini hep birlikte kuracağımız günlere dayanışmayla…

Şebnem.”

You may also like

Comments

Comments are closed.