Avrupa Birliği (AB) Konseyi, 25 Mart’ta yayınladığı bildiriyle AB’nin atık ihracatı uygulamalarını düzenleyen Atık Nakli Yönetmeliği‘nde yapılan revizyonu oy birliğiyle onayladı.
Düzenleme, Nisan 2024’te Resmi Gazete’de yayımlanacak ve yayımlandıktan 20 gün sonra yürürlüğe girecek. Bu revizyonla birlikte, AB ülkeleri artık plastik atıklarını OECD üyesi olmayan ülkelere ihraç edemeyecek.
Yeni yasak, OECD dışı ülkelere yönelik plastik atık ihracatını kademeli olarak 2,5 yıl içinde sonlandırıyor ve tüm ülkelere yapılan atık ihracatıyla ilgili artırılmış yükümlülük ve standartlar da getiriyor.
Yeni düzenleme ayrıca, insan sağlığına ve çevreye potansiyel riskler taşıyan ve Basel Sözleşmesi tarafından tehlikeli olarak sınıflandırılan, özellikle Y48 kodu altında belirlenen plastik atıkların ihracatı üzerine daha önce getirilmiş olan yasakları daha da genişletiyor.
Plastik atık ihracatının tamamen yasaklanması bekleniyor
İç AB atık nakillerinin sadece istisnai durumlarda gerçekleşeceğini belirten düzenleme, atık nakli bilgi ve veri alışverişinin dijitalleştirilmesi sürecini de içeriyor.
Son dönemdeki müzakereler, AB’nin tüm AB dışı/EFTA ülkelerine plastik atık ihracatını durdurma kararı almadığını gösterse de, Türkiye gibi OECD üyesi ülkelere yapılan plastik atık ihracatının çevresel ve insan sağlığı üzerindeki zararları konusunda net kanıtlar bulunuyor. Bu bağlamda, AB’nin ve üye devletlerin, düzenlemenin etkili bir şekilde uygulanması, denetlenmesi ve gerektiğinde ihlallerin önlenmesi için gerekli tüm adımları atmaları bekleniyor.
‣ Araştırma: OECD üyesi olmayan ülkelere plastik atık ihracatı açıklananın çok üzerinde
‣ Seyhan kenarında İsrail atıkları bulunmuştu: MÜSİAD yöneticisi İsrail’den plastik çöp ithal ediyormuş
‣ Eurostat: Türkiye, AB’den en çok plastik atık ithal eden ülke oldu
AB’nin Atık Nakli Yönetmeliği’ndeki revizyon, dünya genelinde atık ihracatı konusunda en iddialı kurallardan biri olacak. Çevre örgütleri ve araştırmacılar, bu düzenlemenin yalnızca başlangıç olduğunu ve AB’nin atık sorununu kökten çözme yolunda daha fazla adım atması gerektiğini vurguluyor. Plastik atık ihracatının tamamen yasaklanması, bu yönde atılacak önemli adımlardan biri olarak görülüyor.
Uzmanlar bu adımların yeterli olup olmadığı konusunda farklı görüşlere sahip. Çukurova Üniversitesi‘nden ve Yeşil Gazete yazarlarından Dr. Sedat Gündoğdu, bu anlaşmanın bir öncekinden daha iyi olduğunu ancak OECD üye ülkelerine plastik atık ihracatının devam etmesi durumunda düzenlemenin etkinliğinin ciddi şekilde riske gireceğini belirtiyor.
Good news from today's @EUCouncil meeting! 🥳
The Council unanimously adopted the much needed revision of the waste shipment regulation – including a full ban on plastic waste exports to non-OECD countries! #EndWasteColonialism
Find our reaction here👉 https://t.co/1uxvnLowsK pic.twitter.com/OM6Cl5tsUL
— Rethink Plastic (@RethinkPlastic) March 25, 2024
Gündoğdu, OECD üyeliğinin bir ülkenin plastik atık için güvenli bir destinasyon olduğu anlamına gelmediğini, özellikle Türkiye’de bu atıkların ciddi hava, su ve toprak kirliliğine yol açtığını ve bu atıkları ithal edenlerin yasadışı göçmen işçiliğinden faydalandığını, bu durumun önemli bir insan hakları sorunu oluşturduğunu ifade ediyor. Bu nedenle, AB’nin tüm bu faktörleri göz önünde bulundurarak zarar verdiği açık olan OECD ülkelerine plastik atık sevkiyatlarını askıya alması gerektiğini belirtiyor.
Çevre Araştırma Ajansı‘ndan Lauren Weir, AB’nin dünya üzerindeki atık etkisini kabul ettiğini ve bu anlaşma ile sorumluluk ve hesap verebilirliği artırma yolunda adımlar attığını belirtiyor. Weir, AB’nin plastik atık ihracatı yasağının tamamen uygulanması gerektiğini savunarak, bu yeni düzenlemenin uzun yıllardır devam eden çevresel ve insan sağlığına zararları sona erdirmesi konusunda umutlu olduklarını ifade ediyor.
Sahabat Alam Malaysia’dan Mageswari Sangaralingam ise, Avrupa’nın yıllardır kendi atık sorunlarını ihraç ederek alıcı ülkelerdeki topluluklar ve çevre üzerinde riskler oluşturduğunu ifade ediyor.
Sangaralingam, OECD üyesi olmayan ülkelere yapılacak tüm plastik atık ihracatlarının yasaklanmasını memnuniyetle karşıladıklarını ancak bu yasağın tüm ülkelere genişletilmesi gerektiğini belirtiyor. Etkili olabilmesi için Atık Nakli Yönetmeliği’nin, hem ihracat yapan hem de ithalat yapan ülkelerde güçlü, yeterli kaynaklara sahip izleme ve uygulama önlemleri ile desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.
Diğer atık akımlarında gizlenen plastiklerin ihracatı gibi boşlukların kapatılması gerektiğini ve Avrupa’nın genelinde yerel geri dönüşüm altyapısının iyileştirilmesinin de önemli bir adım olduğunu ifade eden Sangaralingam, geri dönüşüm ve bertarafın sorunun çözümü olmadığını, plastik üretimi ve yayılmasının kökten ele alınması gerektiğinin altını çiziyor.
2020’de Avrupa Birliği, plastik atık yönetiminde önemli bir adım attı ve çevresel zararları minimize etme hedefiyle, özellikle sürdürülebilir yönetim altyapısına sahip olmayan OECD dışındaki ülkelere plastik atık ihracatını yasakladı.
Bu hareket, Avrupa’nın döngüsel ekonomiye geçişini ve plastik kirliliğiyle mücadelesini destekleyen yasal düzenlemelerin bir parçasıydı. Geri dönüşümü zor ve tehlikeli plastik atıkların ihracatı önemli ölçüde sınırlandırılırken, geri dönüştürülebilir atıkların ihracatı belirli koşullar altında mümkün kalmıştı.
Bu düzenlemeler, atıkların sorumluluğunu daha ciddiye almak ve çevresel etkiyi azaltmak amacını taşıyordu. Bu dönüm noktası, AB’nin Yeşil Anlaşma hedefleri doğrultusunda atık yönetiminde daha katı standartlar getirmesine ön ayak oldu.