Ötekini Yok Sayma Geleneği!

Bu yazı gündem dışı ama gündemi de doğrudan etkileyen bir konu üzerine. Toplum olarak nereden aldığımızı bilemediğim, bir konu: Sevmediğin insanı/toplumu vb. görmezlikten gelme, yok sayma geleneğimiz.

Dediğim gibi, kalıtsal mı, yoksa kafamızı ütüleyip beynimizi haşlayan ve bizi patatese çeviren eğitim sistemimiz mi bu geleneğin nedeni;  bilmem. Ama bu geleneğin neye yol açtığı noktasında sanırım birkaç kelam edebilirim.

Öncelikle ötekini yok sayarak, köprüleri atıyor, tüm iletişim kanallarını kapatıyoruz. Küçümsüyor, insan yerine koymuyoruz, böylece sorunu halının altına süpürüyor, sorunsuz olduğumuz yanılgısına düşüyoruz. Tanımak istemiyoruz, varlığını kabul etmiyoruz. Bu arada sorun da giderek büyüyor. Taraflar giderek bileniyor, giderek daha fazla nefret ve kin besler oluyor. Laik/Kemalist ile muhafazakâr/Müslüman arasındaki ilişki gibi…

Tanımak istemediğimiz için birbirimizden yabancılaşıyor ve birbirimizden korkmaya başlıyoruz. Korku, güvensizlik duygumuzu besliyor, güvensizlik ise şiddete ve huzursuzluğa sebep oluyor.  Kar tanesi, kartopuna o da çığa dönüşüp, barış ve demokrasimiz üzerine düşüveriyor. Türk/Kürt sorununda olduğu gibi…

Biz ve siz arasındaki sınır, keskinlik giderek artıyor. Güçlü, güçsüzü anlamaktan, empati yapmaktan yoksun duruma geliyor. Acılar derinleşiyor. Güçlü güçsüzü ezerek mutlu olmaya o kadar alışıyor ki, ezme eylemi bir nevi geleneğe ve alışkanlığa dönüşüyor. Haliyle, güçlünün rahatını ve ezberini bozmak hiç de kolay olmuyor. Bir türlü yaşattığı acıların farkına varamıyor, acı çekenler konuştukça sinirleniyor, nefret ve kinle doluyor, buna rahatının bozulacağı korkusu da eklenince, toplumsal bir histeriye kapılıyoruz.  Çözümün değil sorunun parçası olma durumumuz tam da bu noktada başlıyor. İşte Türk toplumunun Kürt hak ve özgürlüklerine karşı duruşu bu durumun bir örneği…

Güçsüzün kini de zarar üzerine zarar veriyor. Yıllarca ezilmenin, ötekileşmenin, hor görülmenin ve yok sayılmanın verdiği hırs ve kin, insani tüm duyguları öldürmeye ve intikam duygusunu kuvvetlendirmeye başlıyor.  İntikam ateşi gücü eline geçirdiğinde tamamen alevleniyor. Eskinin güçlüsün şimdinin ötekisi oluyor.  Eskinin ötekisi şimdinin güçsüzü oluyor.  Yaşadıklarının benzerinin uygulayıcısı oluveriyor.  Muhafazakâr Müslümanların laik/beyaz Türkler üzerinde kurmaya çalıştığı tahakkümdeki gibi…

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Otoban

Otoban yapılmaya başlanmasıyla birlikte şehrin küçük nüfusunu oluşturan otomobil sahipleri yayalara değil, yayalar onlara tabi kılınmaya başlandı.

Kazdağlarını savunmak ve kurumların sessizliği: Yeni toplumsallık

'Üzerinde düşünülmesi gereken, neoliberal pratiklerle frenlenmiş toplumsal dinamik ve mekanizmaların baskı ve zor araçlarıyla kuşatıldığı şartlarda nasıl bir direnişin örülebileceğidir.'

Tanrı ve şiddet

İlahi şiddetin amacı hukuksal bir yaptırım ya da düzen değil, aksine kurbandır.

Açık Radyo’dan mesaj var: Buradayız, hazırız, neşemiz daim!

'Kainatın tüm seslerine açık' Açık Radyo,, sesini kesmek isteyenlerine inat cıvıl cıvıl, hareketli, ziyaretçi akınından başını kaldıramadan 30. yaş gününe ve dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

EN ÇOK OKUNANLAR