Greenpeace Orta ve Doğu Avrupa tarafından yaptırılan yeni bir analiz , geçen yıl Avrupa’nın popüler tatil noktalarına özel jet uçuşlarında keskin bir yükseliş olduğunu, sezon dışı seyahatlere kıyasla yoğun tatil dönemlerinde de önemli bir artış olduğunu ortaya koyuyor.
T3 Transportation Think Tank tarafından çalışmaları yürütülen rapora göre, Avrupa destinasyonlarında, özel jet varışları ocak ayına kıyasla temmuz ayında yüzde 250 arttı ve bu uçuşların çoğu da düşünüldüğü gibi iş seyahati değil, tatil ve eğlence amaçlı.
Özel jetler, tipik bir ticari uçağa kıyasla 10 kat daha fazla CO2 yayıyor.
2023 boyunca 45 lüks destinasyona 117.000’den fazla uçuş kaydedildi. Bunun sonucunda da 520.000 tondan fazla CO2 emisyonu salındı. Özel jet trafiği için ilk üç destinasyon ise Nice, Cenevre ve Palma de Mallorca.
Birleşik Krallık, Avrupa’da özel uçaklardan kaynaklanan hava kirliliğinde ilk sırada
Kylie Jenner’ın özel jeti gündemde: Yüzde 1, iklim için üzerine düşeni ne zaman yapacak?
Özel jetlerin iklime etkisi zannedilenden çok daha dramatik
Kraliçe 2. Elizabeth’in cenazesine katılacak liderlere: Özel jetle gelmeyin, tören alanına otobüsle gidin!
Belçika’dan özel jet ve kısa mesafeli uçuşlara ek vergi
Super Bowl, ‘süper karbon ayak izi’ne devam: İki günde onlarca özel jet inip kalktı
Uçuşların yüzde 93,2’sinin Avrupa içinde olduğunu ve yüzde 11,9’unun 250 km’ye kadar kısa mesafeleri kapsadığı tespit edilen çalışmaya göre, bu yolculuklar tren veya feribot gibi daha sürdürülebilir seçenekler kullanılarak kolayca yapılabilirdi. Bu destinasyonlara yapılan tek bir özel jet uçuşu, ortalama bir Avrupa vatandaşının yıllık enerjiyle ilgili emisyonları kadar karbon salıyor (4,46’ya karşı 5,37 ton CO2), bu da ultra zenginlerin iklim krizine orantısız bir şekilde nasıl katkıda bulunduğunun altını çiziyor.
Türkiye de raporda: Nice, Atina, Mikonos ve Cenevre ilk sıralarda
Raporda Türkiye‘ye de yer verilmiş. Çalışmaya göre, bu özel jet uçuşlarının 1982’si Türkiye’den gerçekleşti ve 11 bin 890 ton CO2 emisyonuna neden oldu.
Türkiye’den kalkan jetlerin 2023’te Avrupa’da en fazla tercih ettiği destinasyonlar sırasıyla Yunanistan, Fransa ve İsviçre. Bu ülkelerdeki varış noktaları ise Nice, Atina ve Cenevre şehirleri öne çıkıyor.
Araştırmadan bazı veriler şöyle:
- Özel jet uçuşlarının çoğunluğu yazın Akdeniz, kışın ise Alp bölgesindeki destinasyonlarına yapılıyor.
- Türkiye’den Avrupa’daki tatil destinasyonlarına yapılan özel jet uçuşlarında ilk üç havalimanı İstanbul Atatürk Havalimanı (629 uçuş), Milas-Bodrum Havalimanı (432) ve İstanbul Havalimanı (352). Atatürk Havalimanı’ndan kalkan uçuşlar, Türkiye’deki tüm özel jet uçuşlarının yüzde 31,74’ünü oluşturdu. Bu oran, İstanbul Havalimanı’nda yüzde 17,76 ve Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ise yüzde 4,74.
- İstanbul’dan en çok uçuş sırasıyla Nice, Atina ve Cenevre’ye gerçekleşti. İstanbul’un ardından en çok özel jet uçuşunun gerçekleştiği şehir Bodrum Milas Havalimanı ile Muğla oldu. Bodrum’dan kalkan özel jetlerinin en fazla uçtuğu destinasyonlar sırasıyla Atina, Mikonos ve Nice.
- Türkiye’den 2023 senesinde Avrupa’ya toplam 1982 özel jet uçuşu gerçekleşirken, Hollanda’dan Avrupa’ya gerçekleşen özel jet uçuşlarının sayısı ise 2 bin 118 oldu. Kişi başına düşen milli gelir sıralamasında Türkiye 72. sırada yer alırken, Hollanda 12. sırada yer alıyor.
- 1.982 özel jet uçuşu yaklaşık 12 bin ton CO2 salımına neden oldu. Bu da yaklaşık 8 bin fosil yakıtla çalışan aracın yıllık emisyonuna eşdeğer.
- Ortalama bir özel jet tatil uçuşunun CO2 emisyonu (4,46 t CO2), 2023 yılında ortalama bir Avrupa vatandaşının enerji ile ilgili yıllık CO2 emisyonu (5,37 t CO2) kadar yüksek.
Greenpeace: Özel jetler yasaklanmalı, servet vergisi uygulanmalı
Greenpeace, özel jetlerin derhal yasaklanmasını ve hükümetlerin, uygun fiyatlı konut ve toplu taşıma gibi kamu mallarını finanse etmek için Avrupa’daki milyarderler için bir servet vergisi uygulamasını değerlendirmesini talep ediyor.
‘Atatürk Havalimanı artık sadece zenginlere hizmet ediyor’
Greenpeace Türkiye Sosyal Politikalar Kampanya Sorumlusu Elif Şenyurt da rapor sonuçlarının gelir eşitsizliği boyutuna dikkat çekiyor:
“Eğer Türkiye’deki ultra zenginler, Hollanda gibi kişi başına düşen gelirin çok daha yüksek olduğu bir ülke ile benzer sayıda özel jet uçuşu yapıyorsa, bu, Türkiye’deki ultra zenginlerin, toplumsal gelir eşitsizliğini derinleştiren bir yaşam tarzına sahip olduğunu gösterir. Zira, 2023 yılında gerçekleşen 1.982 uçuşla Türkiye’deki söz konusu ultra zenginler bu kadar yüksek karbondioksit emisyonuna neden olurken, karbon emisyonlarının neden olduğu iklim krizine bağlı yaşanan sel felaketi gibi aşırı hava olayları ise düşük gelirli kırılgan grupların hayatlarını etkiliyor.
Greenpeace olarak, savunmasız toplulukları tehlikeye atarken sadece ayrıcalıklı bir azınlığa hizmet eden bir lüks olan özel jetlerin derhal yasaklanması çağrısında bulunuyoruz. Buna ek olarak, Avrupa’da servet vergisi gibi önlemlerin uygulanması sadece iklim adaletini ilerletmekle kalmaz, aynı zamanda uygun fiyatlı konut ve toplu taşıma gibi kamu malları için de finansman sağlayabilir. Zenginlerin hoşgörüsü yerine kamu yararına öncelik verilmesi, daha adil ve sürdürülebilir bir gelecek için elzemdir.”
Şenyurt bununla birlikte özel jet uçuşları için en çok tercih edilen noktanın Atatürk Havalimanı olmasına da dikkat çekiyor:
“İstanbul Havalimanı ve Sabiha Gökçen gibi daha modern ve ‘ticari’ uçuşlar için kullanılan tesisler bulunmasına rağmen, Atatürk Havalimanı’nın özel jet trafiğinde hâlâ tercih edilmesi, sosyoekonomik açıdan dikkat çekici bir tablo ortaya koyuyor. Şu anda ticari kullanıma kapalı olan Atatürk Havalimanı’nın özel jetler için yoğun bir merkez olarak kullanılması, hem toplumsal kaynakların adaletsiz dağılımını hem de zenginler ile toplumun geri kalan üyeleri arasındaki farkı simgeliyor.
Üstelik bu kullanım, İstanbul gibi büyük bir metropolde altyapı ve kamu kaynaklarının daha verimli ve adil bir şekilde dağılmasını engelliyor. Şehrin geniş kitleleri toplu taşıma ve diğer ulaşım hizmetleri konusunda zorluk çekerken, Atatürk Havalimanı’nın sadece zenginlere hizmet eden bir alan olarak kalması, gelir eşitsizliğinin mekânsal ve hizmet boyutunu da ayrıca gözler önüne seriyor.”