Bilim Akademisi uyarmış: Marmara’daki ölümcül bozulma, bilimi ve aklı gözardı etmenin vahim sonucu

Bilim Akademisi Şubat 2020'de yayımladığı Kanal İstanbul raporunda, Kanal yapıldığı takdirde Marmara ve Karadeniz’de mevcut kirliliğin artmasına ve yayılmasına yol açacağı uyarısı yapılıyor.
Bilim Akademisi‘nin Şubat 2020’de yayınlanan Kanal İstanbul Raporu, Marmara Denizi’ndeki müsilaj (deniz salyası) kirlenmesi hakkında uyarılarda bulunulduğunu ortaya koydu. Raporda, “Marmara’da görülen ölümcül bozulma bilimi, aklı ve kanıtları göz ardı etmenin vahim sonuçlarının en iyi göstergesi; yanlış politikaların sonuçları hakkında doğanın verebileceği en açık mesajdır” ifadeleri yer aldı.

Su ekosisteminin ölümüne neden olabilir

“Karadan gelen besin maddelerinin artması, plankton ve alglerin aşırı çoğalması ve sudaki çözülmüş oksijenin azalmasıdır; su ekosisteminin ölümüne neden olabilir” uyarısının yer aldığı raporda şu saptamalar yer alıyor:

“Denize verilen evsel ve endüstriyel atıklar, atıkların farklı arıtım seviyeleri, dip tarama malzemelerinin derin kesimlere aktarılması, yoğun gemi trafiği, aşırı avcılık, yeni kıyı dolgu alanlarının yaratılması gibi etkenler, su kolonu ve deniz tabanı ekosistemlerinde hasarlar oluşturmuştur.

‘Bu projeler basit ÇED mantığıyla yapılamaz’

Üst tabakadaki üretimden kaynaklanan döküntüler alt sulara çökerek orada oksijen tüketimine neden olmaktadır. Canlılardan kaynaklanan tüketimi dengeleyebilecek tek oksijen kaynağı atmosfer olmasına rağmen, üst tabakada yoğun biyolojik tüketim ve her iki tabaka arasındaki keskin yoğunluk farklarının karışımı sınırlaması sonucunda, oksijen yüzeyden alt tabakaya girememektedir. Bu durumda derin suları besleyen tek oksijen kaynağı, Çanakkale Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne ulaşan alt tabaka akımıdır. Dip sulardaki oksijen dengesi son yıllardaki tüketimdeki artışla bozularak oksijenin giderek azalmasına ve hatta derin çukurlarda yok olmasına yol açmıştır.

Bölgesel ölçekteki etkiler, mutlaka aynı ölçekte uzun dönemli bütünsel gözlem ve analizleri gerçekleştirebilecek iklim ve denizbilim araştırmaları ile ortaya konulmalıdır. Bu araştırmalar yapılmadan basit ÇED mantığıyla bölgesel büyük etkilere sahip projelerin yapımına karar verilmemelidir. ÇED raporunda da zaten bu etkilere hiç değinilmemiştir.”

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim örgütlerinden Türkiye’nin 2024 karnesi: Yetersiz ve çelişkilerle dolu

Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporda, Türkiye’nin yenilenebilir enerji enerjisi kapasitesini artırma hedefi olumlu bulunurken, nükleer bağımlılığı ve kömürden çıkış projeksiyonu olmaması eleştiriliyor.

Kanal İstanbul için rezerv alan ve imar planlarına yargı engeli

İstanbul 5. İdare Mahkemesi, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin alınan rezerv alan ilanı ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği kararlarını hukuka aykırı bularak iptal etti.

Ağva plajına mahmuz darbesi

Devlet Su İşleri’nin Ağva Plajı’na yapmayı planladığı mahmuz projesi...

Pirosmani: Bir sanatçı ardında ne bırakır?

Gürcü tiyatro topluluğu The Wandering Moon Theatre’ın ikinci yapımı...

Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu kuruldu

Mavera Maden şirketi tarafından Devrek, Akçakoca, Alaplı’nın Fındıklı, Belen,...

EN ÇOK OKUNANLAR