Ekonomik kriz AKP’nin oyunu en fazla ne kadar düşürebilir? – Barış Soydan

Bu yazı t24.com.tr sitesinden alındı

Yıl 2007. Genelkurmay’ın “e-muhtıra”sından bir kaç ay sonra yapılan genel seçimleri AKP yüzde 46.6 oy oranıyla kazanıyor…

Yıl 2008, Amerika’da Lehman Brothers bankasının batmasıyla küresel kriz patlıyor. Erdoğan, “Kriz teğet geçecek” diyor ama öyle olmuyor, ekonomi 2009’da yüzde 4.7 daralıyor…

Yıl 2009. Yerel seçimlerde AKP tarihi bir oy kaybı yaşıyor ve yüzde 38’e geriliyor…

Kıssadan hisse: Ekonomik krizler, iktidar partisinin oy oranını önemli oranda etkiliyor.

Yine bir krizdeyiz ve önümüzde yerel seçimler var. AKP’nin oyları bu sefer nasıl etkilenecek?

En sonda söylenmesi gerekeni başta söyleyerek başlayalım: Kriz elbette AKP’nin oylarını düşürecek. Ama düşüş beklendiği kadar sert olmayacak.

İktidar partisine yönelik desteğin güneş görmüş kardan adam gibi erimesi beklentisi gerçekçi değil. Çünkü;

1) Krizin daha başındayız.

2) 10 ay süren işsizlik aylığı, krizde işsiz kalanların verebileceği tepkiyi nötralize ediyor.

3) Seçmen sadece ekonomik gerekçelerle oy vermiyor. İdeoloji ve yaşam tarzı meselesi var bir de.

4) Ve en önemlisi, ortada bir alternatif yok.

Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’in önceki gün yayınladığı raporda dediği gibi:

“Ekonomideki bozulma, AKP’nin oylarında büyük bir etki yaratmamış gibi gözüküyor.”

Şimdi bunun nedenlerine gelelim. Fitch’inkini bilmem ama benim AKP’nin oyunda çok sert düşüş olmayacağı yönündeki tahminim, Illinois Üniversitesi-Chicago öğretim üyesi Prof. Ali Akarca’nın ekonometrik modeline dayanıyor.

Prof. Ali Akarca’nın modelinden daha önce birkaç yazımda söz etmiştim. Model kabaca, seçim öncesindeki bir yılda kişi başına gelirdeki yüzde 1’lik artışın, iktidar partisinin oy oranını yüzde 1 artırdığı örüntüsüne dayanıyor. Enflasyon ve stratejik oy gibi başka faktörleri de hesaba katan modele dayalı bundan önceki tahminler tutmuştu…

Ali Akarca, krizin patlak verdiği üçüncü çeyreğe (Temmuz-Ağustos-Eylül) dair büyüme verisinin açıklanması sonrasında Mart seçimine dair yeni bir tahminde bulundu.

Ama önce bir uyarı: Seçime daha 3 ay var. İçinde bulunduğumuz Ekim-Kasım-Aralık ve önümüzdeki Ocak-Şubat-Mart dönemlerinde ekonominin nasıl seyrettiğini/seyredeceğini bilmiyoruz. Çok karamsar tahminler yapanlar kadar (Örneğin Moody’s), çok iyimser tahminde bulunanlar da var. (Örneğin Hükümet.)

Prof. Akarca, iyimser ve kötümser öngörüleri kullanarak 2 farklı tahmin yaptı.

Önce ekonomiye ilişkin kötümser beklentiye dayalı tahmine bakalım.

Moody’s, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki yılın ilk iki çeyreğinde küçülmesini, 2019 genelinde ise büyümenin yüzde 2 daralmasını bekliyor. 2018 için beklentisi ise ekonominin yüzde 1.5 büyüyeceği yönünde.

Yani Moody’s (Ekonomi bu yılın ilk üç çeyreğinde pozitif büyüdüğüne göre) 2018’in son çeyreğinde çok sert bir daralma öngörüyor. Tam rakamı da verelim: Moody’s’in 2018 yılı büyüme öngörüsü olan yüzde 1.5’in gerçekleşebilmesi için ekonominin yılın son üç ayında yüzde 8.1 küçülmesi gerek.

Bana kalırsa ekonomi içinde bulunduğumuz 3 aylık dönemde bu kadar küçülmeyecek. (Şimdiye kadar GSYH’da bu kadar büyük bir daralma yaşanan çeyrek yok.)

Ama Moody’s’in dediği oldu ve ekonomi bu çeyrekte yüzde 8, önümüzdeki çeyrekte de yüzde 6 küçüldü diyelim. Bu kadar sert bir daralma Mart seçimlerini nasıl etkiler?

Bu durumda Prof. Ali Akarca’nın modeline göre AKP’nin oyu yüzde 37.4’e düşecek…

Peki ya ekonomik krizde “en kötüsü” geride kaldıysa?

Var sayalım ki, ekonomi Hükümet’in aldığı önlemlerle Ekim-Kasım-Aralık ve Ocak-Şubat-Mart dönemlerinde, Temmuz-Ağustos-Eylül’de olduğu gibi yüzde 1.6 büyüyecek. Ali Akarca’nın modeli bu durumda da AKP’nin yüzde 39.6 oy alacağını öngörüyor.

Toparlayalım: Bir çiçekle bahar olmadığı gibi bir krizle de iktidar gitmiyor. Krizlerin iktidar değişikliğiyle sonuçlanması elbette mümkün. Ama Akarca’ya göre bunun için 1990’larda olduğu gibi arka arkaya birkaç krizin yaşanması (1989, 1994-1995, 1999-2000, 2001-2002 Krizleri) ve halkta mevcut yönetimin ekonomiyi düzeltemeyeceği + düzeltebilecek bir alternatifin çıktığı kanaatinin oluşması gerekiyor.

Sonuç: Ufukta bir mucize görünmüyor.

***

Not: Akarca’nın tahminleri, büyük şehir olan illerde ilçe belediye meclis üyeleri, büyük şehir olmayan illerde ise il genel meclisi için verilecek oyların toplamını içeriyor. (Yani büyük şehir belediye başkanlığı için yapılan seçimde AKP’li adaylar, MHP desteği sayesinde, partinin o şehirdeki oyundan daha yüksek alabilir.)

Öte yandan kullanılan denklem, iktidar yıpranmasını, stratejik oy vermeyi ve iktidar avantajını da hesaba katıyor…

Barış Soydan – T24

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR