Devrilme noktası – Metin Münir

Bu yazı t24.com.tr/ den alınmıştır

Kıyametin kopmasından bahsediyoruz, ama sanırım çözülmesinden bahsetmeliyiz.

Zira kıyamet şu an. Ama o kadar yavaş oluyor ki gözle görmek mümkün değil.

Ve insanı etkilemediği için de son âna kadar görülmeyecek.

Mahşeri yaşayanlar insan dışındaki canlılar.

Onlar dehşet verici bir süratle tükeniyorlar.

Almanya’da yapılan ve  bilim insanlarını şoke eden yeni bir araştırmaya* göre geçtiğimiz 27 yılda, özel koruma alanlarında uçan böcek sayısı yüzde seksen civarında azaldı.

Özel koruma alanlarında durum böyle ise diğer yerlerdeki yok oluşun daha da keskin olduğu muhakkak.

Muhakkak olan bir başka şey, aynı yok oluşun dünyanın her yerinde yaşanıyor olması.

Artık ormanda yürürken uçan hiçbir şey görmüyorum; ne bir kelebek, ne bir sinek, ne bir kuş. Ve bahçemde gecenin en sevdiğim seslerinden biri olan cırcır böceğinin ötüşü duyulmuyor.

Böcekler – içinde sineklerin, arıların, kelebeklerin ve güvelerin bulunduğu  hayvan sınıfından bahsediyorum – yeryüzünün biyolojik sağlığı için yaşamsaldır.

Tahminlere göre yabani bitkilerin yüzde sekseninin döllenmesi  böcekler tarafından yapılır.

Kuşların yüzde altmışının besin kaynağı da böceklerdir.

Bazı uçan böceklerin azalmakta olduğu biliniyordu.

Örneğin Avrupa’nın kelebek nüfusunun yarısının yok olduğu tahmin ediliyordu.

Almanya’daki araştırma, ilk defa bu yok oluşun kitle halinde olduğunu gösterdi.

Tükenişin nedeni, genişleyen ekim alanlarının böceklerin yaşam alanını daraltması ile yoğun zehir ve yapay gübre kullanımının yarattığı tahribattır.

Almanya’daki  araştırmanın ortaya çıkardığı dehşet verici bilgiye eklenmesi gereken bir başka ürkütücü istatistik daha var:

Bu da 1970 ile 2012 arasında yabani omurgalı hayvan nüfusunun dünya çapında yüzde elli sekiz azalmış olmasıdır.

Balıklar, kurbağalar, sürüngenler, kuşlar ve memelileri kapsayan omurgalılar en büyük hayvan grubudur.

Bu grupta bulunup sayısı artan yalnızca birkaç yaratık var: İnsan ve karnını doyurmak için yetiştirdiği inek, koyun gibi hayvanlar.

Okumakta olduğum bir kitaba göre Neolitik çağlarda, yani Milattan Önce on bin yılı civarında, insan biokitle olarak karalarda yaşayan memeli hayvanların yüzde 1’inin binde 1’ini teşkil ediyordu. (Biokitle, belli bir alan içinde yaşayan tüm canlıların niceliğidir)

İki yüzyıl kadar önce, insan ve yetiştirdiği hayvanların biokitlesi yüzde 10-12’ye ulaştı.

Şimdi bu oran yüzde 96-98 civarındadır.

Bunun anlamı, karalarda yaşayan tüm yaban hayatının hızla tükenme noktasına yaklaştığıdır.

Doğada her şey birbirine bağlıdır. Sinek yok olduğunda ondan beslenen kuş da yok olur.

Her yok olan yaratık, ne kadar büyük veya küçük olduğu önemli değil, duvardan çekilen bir tuğladır.

Tuğlalar çekildikçe duvarın yıkılacağı bilinir, ama hangi tuğlanın çekilmesi devrilme noktasını getirir, bilinemez.

“Doğrusu bu azap onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacaktır. Artık ne geri çevrilmesine güçleri yetecek ne de kendilerine mühlet verilecektir.” (ENBİYA/40)

*http://journals.plos.org/plosone/article?id=10.1371/journal.pone.0185809

 

Bu yazı t24.com.tr/ den alınmıştır

 

Metin Münir

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR