19 Ocak ve 2015 – Utanç verici işler – Ümit Kıvanç

19 Ocak. Hrant’ın katledilmesinin sekizinci yılı. Bu yıl 2015. 1915’in yüzüncü yılı. Tam bir utanç zamanı. Fakat utanan yok!

Önce ufak utanmazlık: Cemaat, Hrant’ın öldürülmesine karışan “yakınlarını” koruma derdinde. Cinayete giden süreçteki rolü gayet karanlık olan, cinayet ertesindeki her davranışıyla yeni yeni şüpheler yaratan Ramazan Akyürek ile, muhtemelen onun kadar olmasa da, süreçte bir şekilde sorumluluğu bulunduğu belli olan Ali Fuat Yılmazer’i masum göstermeye çabalıyorlar. Bunun sonucu, şüphesiz, fiilen cinayeti sahiplenme konumuna yuvarlanmaktır.

3

 

Evet, hükümet Genelkurmay’ı, MİT’i, jandarmayı, devletin yerleşik, “klasik” cinayet şebekelerine mensup polisleri temize çıkarıp bu “millî mutabakat cinayeti”ni sadece Cemaat’e yıkmaya çalışıyor, belli. Ancak Cemaat’e -en azından- yakın birtakım polis şeflerinin de işin içinde olduğundan artık eminiz. Yol yakınken, bu gerçeğin bilincinde olarak davranmazlarsa, şu anda bu kimseleri günahsız göstermeye çalışanları da bir noktadan sonra cinayete ortak saymamız gerekeceği açık.

Hükümetin bu suikasti “paralel yapı”ya yıkma düzenbazlığını yemiyoruz, merak etmeyin. Ama sizin adamlarınızın da katiller koalisyonuna dahil olduğunu biliyoruz; bu noktada da uzun etmeyin.

Büyük utanmazlığa gelelim. Her yıl 18 Mart’ta çeşitli faaliyetlerle anılan Çanakkale savunmasının bu yıl “Ermenilerin 24 Nisan’ı”na rakip çıkarılması, bunu akıl edenlere müthiş bir zekâ ürünü olarak görünmüş olabilir. Herhalde öyle görünmüş. Ama böyle bir oyunbazlığın daha başka nelerin ifadesi sayılabileceğini bu kişiler ya akıl edememiş ya da önemsemiyorlar. Muhtemelen ikincisidir. Çünkü artık kibir fazlasından infilak etmek üzereyiz.

Bunun başlıbaşına küstahça, terbiyesizce bir tutum olduğu, “kimsenin acısı umurumuzda değil” demek manasına geldiği ortada. Soykırım konusunda şöyle veya böyle tavır alabilirsiniz; onun da adı başka bir şey olur. Ancak hem pişkinlik, inkârcılık tutumunu sürdüreceksiniz hem de korkunç bir felaketin simgesi olan tarihi kendiniz için kutlanacak bir gün haline getireceksiniz. Bu sahiden küçük adamlığın varabileceği en tehlikeli yerlerden biri. Kendi cibiliyetinizi ortaya koymak dışında hiçbir işe de yaramayacak.

Üstelik ısrarla uzantısı olduğunuzu iddia ettiğiniz birilerinin yüzünden acıyla dolmuş bir günü, alelacele başka renge boyanmış haliyle, sizinle birlikte kutlamaya Ermenistan devlet başkanını da davet edeceksiniz! Kompleksinizden ötürü açamadığınız sınıra doğru orta parmağınızı sallasaydınız anca bu kadar incitici olurdu. Bu, düşüncesizlik, kabalık, hoyratlıktır, korkunçtur, iğrençtir.

İşin en acı tarafı, tıpkı Hrant öldürülürken olduğu gibi, bu memlekette bu yüzsüzlük politikasından rahatsız olmayacak geniş bir koalisyon var. Bunu özel olarak dert etmeyecek ayrı bir koalisyon daha var. Utanan beri gelsin.

Bu yazı riyatabirleri.blogspot.com.tr/ den alınmıştır.

5

 

 

Ümit Kıvanç

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR