Zeytin karası değil bu yüz karası – Pelin Cengiz

Vivax oliva, zeytin ağacı.

Zeytine İbraniler zait, Araplar zaitun, Fransız ve İngilizler olive, Yunanlar elai, Giritliler elaiwa, Romalılar önce olea sonra oliva demiş, zaman içinde dayanıklı olması sebebiyle vivax oliva yani yedi canlı adını vermiş, Anadolu’ya gelen Türkler ise önce zeytûn zamanla zeytin diye ifade etmiş.

Vivax oliva, ölmez ağacın meyvesi…

Anadolu topraklarında 6000 yıldan bu yana varolan, kutsal kitaplarda adı geçen, mabetleri kutsayan, efsanelere konu olan ölmez ağaç.

Her parçası, meyvesi, yağı, çekirdeği, yaprağı ayrı ayrı şifa.

2000 yılında toplam 97 milyon 770 bin ağacımız varken, 2013’te ağaç sayımız yüzde 70,8 artışla 167 milyon 30 bin adede ulaşmış.

Şimdi ise, binlerce yıllık ölmez ağacı, her geçen gün yerinden yurdundan ediyoruz.

Zeytin dalı uzatmak evrensel dilde barışı simgelerken, Soma’da aralarında asırlık ağaçların da bulunduğu zeytinlikleri vahşice yok etmek hem toplumsal barıştan hem toplumsal hafızadan ne kadar uzaklaştığımızın göstergesi.

Tarımsızlaşmanın bedelini en ağır şekilde ödeyen Soma ile iktidarın işi bir türlü bitmiyor.

Tarımı bitirdiler, toprağı tarım yapılamaz hâle getirdiler, insanları madenlere mahkûm ettiler, bir nebze olsun ders almadan durmak yok talana devam diyenlerin, işçi kanına doymayanların talanı durmuyor.

Soma Yırca Köyü’ndeki zeytinlik meselesi, hepimizin meselesi.

Peki, ne oluyor Soma’da?

Filmi biraz geriye sarıp, konuyu özetleyelim. 17 Eylül’den beri Soma Yırca Köyü’nde zeytinlik katliamı var. Kesilen ağaçların bulunduğu zeytinlik alanda Kolin Şirketler Grubu’nun termik santral kurmasının önünü açan süreç, 10 Mayıs’ta Bakanlar Kurulu’ndan acele kamulaştırma kararının çıkmasıyla başlıyor. Bu tarih, Soma’da 301 madencinin katledildiği iş cinayetinden sadece üç gün önceye işaret ediyor.

Haziranda ise Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik, beşinci kez TBMM gündemine getirildi. İçeriği malum, maden arama çalışması, sanayi tesisi kurulması ya da bu alanların imara açılması gibi sebeplerle zeytinlikler kesilebilecek. Başta zeytinlikler olmak üzere pek çok tarım arazisine “kamu yararı” bahanesiyle el konabilecek. Çok tartışma yaratan bu değişiklik hâlâ ilgili komisyonda beklerken, Kolin’in iş makineleriyle 17 Eylül gecesi hukuksuz şekilde zeytinliğe girip 13 ağacı sökmesi, olayı yeniden alevlendirdi.

Acele kamulaştırma kararıyla ilgili köylüler bilgilendirilmezken, konuyla ilgili avukatlar Tarım Bakanlığı’na buranın tarım dışı amaçla kullanılıp kullanılamayacağını sordu. Bakanlık, buranın yüzde 80’inin zeytinlik olduğunu, termik santral kurulmasına ilişkin olumsuz görüş bildirdiklerini iletti.

Diğer yandan, avukatlar projeyle ilgili ÇED sürecini de takip etti. Burada da başka bir skandal ortaya çıkıyor. Tarım Bakanlığı’nın olumsuz görüş bildirdiği projenin ÇED sürecinin sorulduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “Manisa İl Gıda Tarım Hayvancılık Müdürlüğü’nün ÇED komisyonunda olduğunu, onlara davetiye gönderdiklerini ancak toplantıya katılmadıklarını” söylüyor. Oysa, Manisa’daki müdürlükle iletişime geçilmemiş, ne bir davet ne de bir bildirim gitmiş! Bakanlıklar arası uyumsuzluk zirvede. Bir bakanlık olumsuz görüş verirken, diğeri el çabukluğu marifetiyle ÇED olumlu görüşü veriyor.

17 Eylül’den bu yana Kolin, 6000 ağacın bulunduğu 49 dönümde gece yarıları susturucu takılmış testerelerle 511 zeytin ağacını katletti.Üstelik de zeytin hasadı döneminde. Jandarma’nın müdahalelerine rağmen, şirket imar planı, ruhsat başta olmak üzere pek çok izni henüz almamışken, bir yandan da köylüleri tehdit ediyor. Kepçelerle hafriyat çalışması yaparak tarım toprağına zarar vermeyi sürdürüyor. Amaçları, zeytinlikleri yok ederek izinleri daha kolay almak ve hukuksal süreci boşa çıkarmak. Manisa Valiliği de deli saçması açıklamalarıyla şirkete arka çıkıyor.

Ölmez ağacın karası birilerinin yüz karasına dönüyor.

Pelin Cengiz – Taraf

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR