Dünya

2014’ün kurumsal sosyal sorumluluk trendleri

0
Ⓒindoramaeleme.com

Devir değişiyor, ne toplumsal değer yaratmak sadece kar amacı gütmeyen sivil toplumun işi, ne de özel sektörün tek işlevi kar elde etmek. Hem tüketicileri ve hem de çalışanları, firmalarından şeffaflık, toplusal yarar, katılım, doğa dostu olmak gibi değerler yaratmalarını bekliyor.

Kurumsal sosyal sorumluluk alanında 2014 yılı için hangi konuların ön plana çıkacağına dair öngörülerini CSRwire için kaleme alan Liz Gorman ve Lesley Lammers’ın yazısının çevirisini Yeşil Gazete okurları ile paylaşıyoruz.

İleriye bakarken – 2014 için 5 KSS Eğilimi

Biyobenzetimden iklim değişikliğine uyuma, akıllı firmalar kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) ile ilgili kilit gelişmeleri takip ediyor.

Yeni yılın gelişiyle, firmalar KSS ve sürdürülebilirlik çabalarına dair yeni kararlar alıyor olabilir. Bu planlama süreçlerinde onlara destek olmak amacıyla kurumsal radarlarda görünme olasılığı ve çekim gücü nispeten fazla olan 5 KSS eğilimini ön plana çıkarmaya karar verdik.

1. Yeni malzeme arayışı
Doğal kaynaklar azalırken hepimizin kaygı duyması gereken iklim değişikliğinin etkisi de hızlanarak artıyor. Bu gerçek, yavaş yavaş Ar-Ge çalışmalarına, ürün geliştirme laboratuvarlarına yansımaya başladı. Bu durum çığır açıcı firmaları ya da yenilikçilik merkezlerini hali hazırda kullandıkları malzemeler yerine yepyeni alternatifler için doğaya dönmeleri konusunda harekete geçirdi. Tahminimiz, 2014 ve sonrası için bu eğilim daha da fazla değerlendirilecek ve tartışılacak.

İlk adaptasyonlardan biri Nike’tan. Firma, bir süredir daha sürdürülebilir tekstil ürünleri için arayış içinde ve yakın bir zamanda gerçekleştirdiği dördüncü Launch Challenge ile devam ediyor. Firma, alışılmadık ortaklarla işbirliği içinde; NASA, ABD Dış İşleri Bakanlığı ve USAID gibi. Hepsi endüstriye yeni ve devrimci malzemeleri tanıtacak yenilikçi tekstil imalatçılarını faaliyete geçirme çabası içinde.

Sprint, paketleme tasarımlarını yeniden ele alırken doğanın aklından faydalanmak için biyobenzetime yöneldi ve San Diego Zoo Center for Bioinspiration ile ortak çalışmaya başladı. Böylece kaplumbağa gibi türler gözlenecek ve üzerinde çalışılacak. Firma, doğayı çalışmanın alışılmışın dışında çözümler üreteceği konusunda umutlu. Sprint bu yolda yalnız değil; Da Vinci Index, biyobenzetimin ABD üzerindeki etkisini ölçmüş ve “2000 yılından beri biyobenzetimin araştırma çalışmalarına yansımasının 11 kat arttığını” bulmuş.

Sonuç olarak, malzeme bilimi için gelecek parlak ve şüphesiz ki ürün geliştirenler ve sürdürülebilirlik profesyonlleri arasında büyüyen bir uzmanlık olacak. Eğer tekrar üniversite okuyacak olsak, kesinlikle mühendislik ya da kimya okumamız ve malzeme bilimi konusunda uzmanlaşmamız önerilirdi.

2. GDOlar – Şeffaflık sorumluluğu burada bitmez

GDO etiketleme, tüketicilerin, gıdalarının nasıl üretildiği, nereden geldiği ve ne içerdiği konularındaki bilgi talebinin en yenisi. GDO meselesi yeni olmamakla birlikte 28 eyaletin bu sene GDO etiketlemeye dair yasal düzenleme önerisiyle daha da önem kazandı.
Target, Simply Balanced projesiyle 2014’e kadar GDOsuz ürün hattı oluşturmayı planlıyor. Chipotle, 1.450 restoranındaki GDO içeriklerini gönüllü olarak etiketleyeceğini söyleyen ilk hızlı gıda (fast food) zinciriyken Whole Foods da 2018’e kadar GDOlu ürünlerini etiketleyeceğin taahhüt eden ilk market zinciri.

Target, Simply Balanced projesiyle 2014’e kadar GDOsuz ürün hattı oluşturmayı planlıyor

Target, Simply Balanced projesiyle 2014’e kadar GDOsuz ürün hattı oluşturmayı planlıyor

Robin O’Brien, buna tüketici tabanlı “gıda uyanışı” diyor ve piyasaya ilk çıkanlar karını görecek. O’Brien, Kraft ya da Kellogg gibi gıda devlerinin Annie’s gibi bir yükseliş yaşamak için herşeyi yapabileceklerini belirtiyor ve bu yükselişin kısmen gerçek içerikleriyle şeffaf ürünlere yönelik tüketici talebine cevap verebildiğinden kaynaklandığını savunuyor.

Her ne kadar GDO, mevcut öfkenin nedeniyse de şeffalık talebi buz dağının görünen yüzü. Tahminimiz, tüketiciler gıda etiketleri üzerinde daha fazla bilgi için bastıracaktır – ABD Gıda Dairesi listesinin henüz ilk onunda olmayan alerjenlerin etikelenmesi ya da belli gıdalardaki teknik olarak yasal ama tüketmenin güvenli olmadığı içeriklerin açıklanması gibi.

İlerici firmalar şeffaflık sınırlarını zorlayıp tüketicilerini gıdaları içinde ne olduğu ile ilgili daha fazla bilgi paylaşacaktır. Bu dalga etkisi yaratıp konvansiyonel gıda firmaları üzerinde, ürünleri içinde ne olduğu konusunda şeffaf olmaları açısından baskı yaratabilir.

3. Çalışan katılmı 2.0 – Sadece seçenek meselesi

KSS bağlamında çalışan katılımı konusu, değişim içinde ve bazı firmalar katılımı kolay, eğlenceli ve kişisel hale getirmek için oyunlaştırma ya da mikto-gönüllülük seçeneklerini hayata geçirmeye başladı. Daha da önemlisi, Sustainable Brands’e göre çalışanlarına katılım konusunda seçenek sunan ya da KSS çalışmalarını etkilemek konusunda beceri kazandıran firmalar çalışan bağlılığını geliştirip sonuçta dip toplamda olumlu sonuçlar elde edeceklerini görecektir. Sustainable Brands, kişisel olarak fark yaratmak için ve/veya yararlanıcılara karar vermek konusunda seçenek sunan iki kampanyaya dikkat çekiyor: Eileen Fisher’in ClimateRide’a katılmı ve AT&T’nin Do One Thing çalışması.

Oyunlaştırma ya da oyun tasarımları yoluyla çalışanların katılımını sağlama, kısa sürede insan kaynağı ağlarında popülerleşti. Practically Green’in tüm iş modeli bu kavram üzerine kuruldu. Etkileşimli araçlar, oyun teknisyenleri ve sosyal ağları kullanarak, çalışan davranışını değiştirmeyi ve böylece kar hanesini iyileştirmeyi ve çevresel etkisini azaltmayı amaçlıyor. Ancak, KSS bağlamında çalışan katılmı hala emekleme döneminde. Firmalar, işletmenin üretimden dağıtıma, ofisten satış mağazalarına kadar farklı fonksiyonlarındaki çalışanlarını kapsayan daha güncel ve ölçeklenebilir yaklaşımlara ihtiyaçları olduğunun farkındalar. Eski usul yaklaşımlar artık işe yaramıyor, firmaların KSS çalışmalarında her çalışana uygun tek yaklaşım diye birşey yok. Bugünun çalışma ortamındaki çalışan katılımı gereksinimi hiç bugünkünden daha fazla olmamıştı.

Firmalar, 2014’te bu konuda daha güçlü arayışlar içinde olmalı ve daha yüksek seviyelerde katılım için esneklik, kişiselleştirme ve seçme kavramları etrafında yenilikçi programlar tasarlamalı.

4. Sosyal girişimcilerin yükselişi

Firmalar, bazı “ufak tefek” girişimcilerin başlattığı sosyal işlerin en iyi genç yetenekleri çaldığının farkına varsa iyi olur. Hayalini kurdukları işi, geleneksel firmalar yerine sosyal girişimlerde bulan MBAli Y kuşağından oluşan havuzun en iyilerini ellerinden kaçırıyorlar.

Araştırma gösteriyor ki ücret artık bu kuşaktaki çalışanlar için yeterli değil; bir amacı olan anlamlı bir işin peşindeler. Harvard Business School, işletme okullarının, artan biçimde sosyal girişimcilik konusunu programlarına eklediğini söylüyor, çünkü öğrencilerin, olumlu bir sosyal etki yaratmak için iş modellerini kullanan sosyal girişimcilerle ilgilendiklerini biliyorlar. Hult Prize’a bir göz atın; sosyal girişimcilerin iş kurma desteği için başvuruları 11.000’in üstünde. 4 sene öncesinde 1.000 başvuru olduğunu düşünürsek…

Kurum yöneticileri, geleneksel olmayan Ar-Ge merkezleri ve değişim katalizörleri olarak gittkçe artan biçimde piyasayı belirleyen sosyal girişimleri satın almayı değerlendirebilir. Firmalar, ayrıca bu yeni dönemde, eski yenilikçilik modellerini elden geçirmeyi ve sürdürülebilir, pazarlanabilir ve karlı ürünleri ortaya çıkarırken topluma da yarar sağlayacak yepyeni bir paradigmayı hayata geçirecek kurum içi girişimcilik yaklaşımlarını bünyelerine katmayı da isteyebilirler.

5. iklim değişikliğine uyuma dazla fazla odaklanma

Her ne kadar firmaların artık operasyonlarından ve ürünlerinden kaynaklanan çevresel ve karbon etkilerinden bahsetmeleri standart bir faaliyet haline gelmiş olsa da zaman artık firmaların, iklim değişikliğini içerden dışarı ve tüm tedarik zincirlerine nasıl etkileyeceğini sağlam şekilde düşünme zamanı. Bir kaç firma şimdiden bu konuda çalışıyor ve iklim dayanıklığı planlarını gelecek iş stratejilerine dahil ediyorlar.

© Copyright 2013 Corbis Corporation Firmalar artık operasyonlarından ve ürünlerinden kaynaklanan çevresel ve karbon etkilerini hesaplıyor

© Copyright 2013 Corbis Corporation
Firmalar artık operasyonlarından ve ürünlerinden kaynaklanan çevresel ve karbon etkilerini hesaplıyor

Su kıtlığı, ekstrem fırtına sistemleri, seller ve büyük yangınlar şimdiden bazı firmaların hammaddelerini sürdürülebilir ve güvenli şekilde elde etme becerilerini etkiliyor. Bu durum, tüm firmaları, hem iklim risklerini değerlendirmeleri konusunda hem de sistem ve altyapılarını iklim ile ilgili belirsizliklere ve gerçeklere karşı hazırlıklı olmak üzere güçlendirmeleri konusunda harekete geçirmelerini gerektiriyor.

Küresel Raporlama İnisiyatifi (The Global Reporting Initiative – GRI) ve Karbon Bilgilendirme Proejesi (the Carbon Disclosure Project – CDP) firmaları iklim değişikliğine dair riskleri ve iklim değişikliğinden kaynaklanan fırsatlarını raporlamalarını istiyor. Diğer yandan Sosyal Sorumluluk için İş Dünyası Platformu (Business for Social Responsibility – BSR) firmaların iklime uyum planları için yardımcı olabilecek rehberler hazırlıyor.

Green Mountain Coffee Roasters’ın tedarik zinciri dayanıklılığı konusuna iyice odaklanmış durumda ve kahve tedariğine dair iklimle ilişkili çalışmalar yapıyorlar. Örnek olarak; bir iklim etkisi olarak bilinen bir kahve ağacı hastalığı “kahve pası (la roya)”. Firma, bu meselenin çiftçiler, geçim kaynakları ve tedariklerinin garantisi üzerine uzun dönemli etkilerini anlamaya çalışarak rakiplerinin çok önünde.

Yukarıda bahsettiğimiz 5 eğilim, yükselen meseleler olarak bizim dikkat çektiklerimiz. Şüphesiz firmaların 2014 yılı için dikkat etmesi gereken başka eğilimler ve meselelerin olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Bunları bizimle paylaşmak isterseniz CSRwire Talkback üzerinden lüften bize yazın.

(CSRwire.com, Yeşil Gazete)

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.