Ekolojiİklim KriziManşetUncategorized

[2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü] Sulak alanların onarımı, dünya için yaşamsal önem taşıyor

0

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü, bu yıl “Sulak Alanları Onarma Zamanı” temasıyla kutlanıyor. Sulak alanlar, ekosistem için gıda güvenliğinin sağlanmasından iklim değişikliğinin hafifletilmesine kadar uzanan birçok fayda sağlıyor. Ancak dünyada 1,2 milyar hektar, yani Kanada‘dan daha büyük bir alanı kapsayan sulak alanlar, 1970’ten bu yana yüzde 35 oranında azalma gösterdi ve hızla yok olmaya devam ediyor.

Geriye kalan sulak alanların kalitesi ise drenaj, kirlilik, istilacı türler, sürdürülebilir olmayan kullanım şekilleri, bozulan akış rejimleri ve iklim değişikliği nedeniyle zarar görerek yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.

Sulak alan koruma ve akıllıca kullanımda birçok ilerleme yaşansa da, küresel tablonun sulak alan kaybının devam ettiği yönünde olmaya devam ettiğini açıkça gösteriyor.

‣ Dünya Sulak Alanlar Günü’nde Türkiye’nin sulak alanları ne durumda?
‣ Sulak alanlar için acil koruma çağrısı: Sulak alanlarla birlikte türler de yok oluyor

Son yıllarda karşı karşıya kalınan küresel krizler değerlendirildiğinde, insanlığın biyolojik çeşitliliğe, suya, geçim kaynaklarına ve iklim konusunda adım atılmasına en çok ihtiyaç duyduğu süreçte bu tür bir kaybın yaşanması, ilk hazırlandığı zamanki kadar geçerliliğini koruyan Ramsar Sözleşmesi’nin uygulanmasını her zamankinden daha önemli kılıyor.

Öte yandan, biyoçeşitlilik kaybı ve iklim değişikliği arasındaki ayrılmaz bağlantının ve sürdürülebilir kalkınmanın ancak daha önce benzeri görülmemiş doğa kaybını tersine çevirmeye yönelik hızlandırılmış eylemlerle sağlanabileceğinin daha geniş çevrelerce kabul edilmeye başlanması, bir umut ışığı yakıyor.

Ramsar Sözleşmesi ve Dünya Su Günü

2 Şubat 1971’de imzalanan Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Sözleşmesi, sulak alanların korunmasını ve sürdürülebilir kullanımını taahhüt etmek amacıyla İran’ın Ramsar kentinde hayata geçirildi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, sulak alanların sürdürülebilir kalkınma, insanlar ve doğa için taşıdığı kritik önem neticesinde, Ramsar Sözleşmesi’nin yıldönümü olan 2 Şubat’ın, Dünya Sulak Alanlar Günü olarak kutlanacağını duyurdu.

Türkiye, Ramsar Sözleşmesi’ni 1994 yılında imzalayarak Akyatan GölüBurdur Gölü, Gediz Deltası, Göksu Deltası, Kızılırmak Deltası, Kızören Obruğu, Kuyucuk Gölü, Manyas (Kuş) Gölü, Meke Maarı, Nemrut Gölü, Seyfe Gölü, Sultansazlığı, Uluabat Gölü, Yumurtalık Lagünü’nü olmak üzere Ramsar Alanı olarak tescil ettiği 14 alanı korumayı ve akıllı kullanımını sağlamayı uluslararası düzeyde taahhüt etti.

‣ ‘Sulak alanlar yağmur ormanlarından sonra en zengin ekosistemler’
‣ Doğa Derneği: Yanlış su ve tarım politikaları ivedilikle değişmeli
‣ 50 yılda Marmara Denizi kadar su kütlesi kurudu

Sulak alanlar neden yok oluyor ve bozuluyor?

İnsan sağlığı ve geçim kaynakları, sulak alanların iyi yönetilmesiyle yakından ilişkili. Acil zoonotik hastalıkların kontrolünün, iyi yönetilen, bozulmamış ekosistemlerin ve doğal biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesine giderek daha fazla bağlı hale geldiği görülüyor.

Sulak alanlarda görülen bozulma oldukça yaygın, ama ekolojik karakteri “kötü” den ziyade “iyi” olarak raporlanan sulak alanların sayısı artış gösteriyor. Arazi kullanım şekillerinde meydana gelen değişimlerle bağlantılı olan biyoçeşitlilik kayıpları artmaya devam ediyor. Sulak alanların ekolojik karakterindeki iyileşme, biyoçeşitlilik kaybının önüne geçilmesi için de kritik rol oynuyor.

İklim değişikliği, önceden tahmin edilenden daha hızlı gerçekleşiyor; eşikler aşılıyor ve büyük değişiklikler kaçınılmaz hale geliyor. Sulak alanların özellikle deniz seviyesinin yükselmesinden oldukça kötü etkilenmesi, Artktik, dağlık bölgeler ve mercanları da etkilen değişen birçok hidrolojik özelliklerle sonuçlanıyor. Değişen hava koşulları, birçok yerde sel ve kuraklık risklerini artırıyor.

Tarımın sulak alanlar üzerindeki etkileri giderek daha belirgin hale geliyor. Tarım, sulak alanların bozulmasının ana sebepleri arasında yer alıyor, ancak sürdürülebilir gıda üretiminin geleceği, sağlıklı sulak alanlara ve bunların akıllıca kullanımına bağlı. Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanların yarısından fazlası tarım nedeniyle zarar görüyor ve bu eğilimlerin tersine çevrilmesi için tarım dönüşümüne acil ihtiyaç duyuluyor.

Sulak alanların onarımı neden gerekli?

Sulak alanların iklim çözümlerinin bir parçası olması gerekiyor. Sulak alanlar su güvenliği için kritik öneme sahip ve su temini canlı yaşamı için temel gereksinimlerin başında geliyor. Bozulmamış turbalıklar ve kıyıdaki mavi karbon ekosistemleri (tuzlu bataklıklar, mangrovlar, deniz çayırı yatakları, vb.) güçlü karbon yutakları arasında yer alıyor, ancak bozulmaya uğramaları halinde önemli sera gazı kaynaklarına dönüşebiliyor. Sulak alan koruma çalışmalarına, ülkelerin iklim hedeflerinde ve ulusal uyum ve afet riski azaltma planlarında daha çok yer verilmesi gerekiyor.

Tarım, kentsel gelişim ve sulak alan yönetimi sektörleri arasında gelişmiş entegrasyon ve koordinasyon gerekiyor. Sulak alanları da kapsayan şehir planlaması, şehir sakinleri için daha iyi sağlık ve esenlik sağlayabilir.

Su kullanımının azaltılması, kirlilik sorununun önüne geçilmesi ve sulak alanların başka amaçlar için kullanıma açılmasını durdurmak için büyük değişikliklere gidilmesine ihtiyaç duyuluyor.

Adım adım sulak alan onarımı

Akdeniz Sulak Alanlar Girişimi (MedWet), Dünya Sulak Alanlar Günü’nün her yıl sulak alanların insanlar ve gezegenimiz için önemi konusunda küresel farkındalık uyandırmak için gözlemlendiğini aktardı ve sulak alanların ormanlardan üç kat daha hızlı yok olduğunu aktardı.

MedWet, bu yılkı “Sulak Alanları Onarma Zamanı” temasının, sulak alanları onarmaya yönelik acil ihtiyaca vurgu yaptığını ve tüm bir neslin bozulan sulak alanları canlandırmak ve eski haline kavuşturmak için adımlar atmaya çağırdığını belirtti.

MedWet, sulak alanların eski haline kavuşturulmasında kullanılabileceği belirtilen en iyi yedi uygulamayı bir araya getirdi:

  • Doğal sulak alanın sunduğu çok sayıda hizmet göz önünde bulundurulmalı ve bu faydalardan yalnızca bir veya ikisi değil, çoğunun yeniden yakalanması hedeflenmeli.
  • Kendi devamlılığını sağlayabilecek bir sulak alan ekosisteminin yeniden yaratılması hedeflenmeli
  • Yerel topluluklar ve endüstriler, planlama ve uygulama süreçlerine entegre edilmeli.
  • Bozulmanın nedenleri belirlenerek bunlar sınırlandırılmalı veya ortadan kaldırılmalı.
  • Bozulmanın yaşandığı alan temizlenmeli.
  • Yerel bitki örtüsü ve vahşi yaşamı eski haline getirilmeli ve istilacı türler alandan çıkarılmalı.
  • İnsanlar ve hayvanlar için belirlenen yerler oluşturarak alana erişim kısıtlanmalı.

MedWet, sulak alanları restore etmenin en önemli yedi faydasına da yer verdi:

  • Artan biyoçeşitlilik
  • Temiz ve arıtılmış su temini
  • Seller ve fırtınalara karşı daha iyi koruma
  • Daha yerel ve sürdürülebilir geçim kaynakları ve daha az yoksulluk
  • Artan turizm ve daha kaliteli boş zaman faaliyetleri
  • Daha fazla karbon depolama ve daha az emisyon
  • Bir dönüşüme imza atmaktan ötürü duyulan içsel mutluluk0

Sulak alanlar, ‘doğanın böbrekleri’

BM Çölleşme İle Mücadele Sözleşmesi İcra Sekreteri İbrahim Thiaw, yaptığı açıklamada, sulak alanların tüm gezegenin sağlığı açısından taşıdığı kritik önemden dolayı “doğanın böbrekleri” olarak görüldüğüne değindi.

Kurak bölgelerde bulunan sulak alanların yaşam alanları için hayati önem taşıdığını ancak son derece kırılgan alanlar olduğunu ekleyen Thiaw, “Aslına bakarsanız kurak alanlar, uzun süreli kuraklık ve su kıtlığı yaşar. Bu nedenle, sulak alanlar insan faaliyetleri ve çevresel değişikler nedeniyle kritik tehdit altında bulunuyor” dedi ve ekledi:

Sulak alan restorasyonuna ve yenilenmesine yatırım yapmalıyız. Bu, hükümetlerin, sivil toplumun ve özel sektörün uyumlu bir çabasını gerektiriyor. İnovasyon için bilim ve teknolojiye, etkili yönetim için altyapıya ve sulak alan restorasyonunu desteklemek için finansal mekanizmalara yatırım yapılmalı. Sulak alanları, yerel toplulukların ihtiyaçlarını ve Yerli halkların haklarını dikkate alacak şekilde korumalı ve yönetmeliyiz. Sulak alanların bizler için önemli olmasının yanı sıra, ortak mirasımızın bir parçası olduğunu da unutmamalıyız. Bu alanlar bir güzellik ve mucize kaynağı; doğa ile iç içe olduğumuzun bir hatırlatıcısı; ve dünya çapında milyonlarca insanın ana geçim kaynağı.

UNDP Türkiye (BM Kalkınma Programı) de sulak alanların karbondioksiti emdiğini, doğal afetlere ve iklim değişikliğine karşı direnç oluşturduğunu vurgulayarak bozulmuş sulak alanların canlandırılması ve eski haline getirilmesi için çağrıda bulundu.

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.