ManşetEkoloji

[2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü] ‘Sulak alanlar yağmur ormanlarından sonra en zengin ekosistemler’

0
2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü dolayısıyla konuşan Doğa Koruma ve Milli Parklar 1. Bölge Müdürü Fahrettin Ulu, sulak alanların karasal, kıyısal ve denizsel yaşam alanlarını bir araya getiren ekosistemler olduğunu ifade etti.

Yeryüzünde yağmur ormanlarından sonra en zengin ve üretken ekosistemler olan sulak alanların, iklim üzerinde olumlu etkisi olduğunu vurgulayan Ulu, “Sulak alanlar tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak suyu temizler, sediment (Tortu) ve erozyon kontrolü sağlar. Yeraltı sularını beslediği için sel sularını depolayarak taşkınları kontrol altında tutar” dedi.

Ramsar vurgusu

Ramsar Sözleşmesi’nin imzalanmasıyla önemli bir adım atıldığına işaret eden Ulu, korunan alanların sürdürülebilir ve akılcı kullanımı ile gelecek nesillere aktarılmasını sağlamanın kurumlarının en önemli misyonu olduğunu bildirdi.

Ramsar, (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme) sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımını sağlamayı amaçlayan uluslararası bir sözleşme. Adını 2 şubat 1971’de imzalandığı İran‘ın Ramsar kentinden alan sözleşmeyi Türkiye, 1994 yılında onayladı. Yüzey alanı bakımından Avrupa’nın en büyük ülkesi olmasına karşın 2020 yılı itibariyle Ramsar listesinde (toplam genişliği 1.845 km2) uluslararası öneme sahip 14 sulak alanı yer alan Türkiye’de 64 sulak alan ulusal öneme sahip sulak alan ve 10 sulak alan ise mahalli öneme sahip sulak alan olarak belirlenmiş durumda.

Ulu, Meriç Deltası (Edirne) ve Acarlar Longozu’nun (Sakarya) Ramsar kriterlerini taşıyan “Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan” olarak, Büyük Akgöl (Sakarya), Küçük Akgöl (Sakarya), Keremali (Sakarya) ve İzmit Körfezi (İzmit) göllerinin “Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan” olarak tescil edildiğini ifade ederek, tescilli sulak alanları daha da artırmak amacıyla çalışmalarının süreceğini açıkladı.

İstanbul’un önemli sulak alanlarından Terkos Gölü‘nün fauna açısından zenginliğine işaret eden Fahrettin Ulu, şu görüşlere yer verdi:

“Dünyadaki ana kuş göç yollarından biri olan İstanbul Boğazı’ndan geçerken kuşların barındığı, beslendiği alandır. Araştırmalara göre, Terkos Gölü ve çevresi, 16’sı alanda üreyen, 140 kuş türüne ev sahipliği yaptığı saptanmıştır. Bu türlerden 57’si Avrupa Ölçeğinde Uluslararası Öncelikli Kuş Türleri Listesi‘nde yer almaktadır. Göl ve çevresinde yaşamını sürdüren 86 kuş türü de, Bern Sözleşmesi Ek Liste II’de yer almaktadır. Terkos Gölü, bu özellikleri sebebiyle 1992 yılında ÖKA (Önemli Kuş Alanı) olarak belirlenmiştir.”

Ancak yüzbinlerce kuşun geçiş alanına inşa edilen İstanbul Havalimanı, hem kuşlar hem de uçaklar için büyük risk yaratıyor. Kuşların göçü ve uçuş güvenliği açısından havaalanının yerini uygun bulmayan uzmanlar ve çevre örgütleri ilkbahar ve sonbaharda yüz binlerce kuşun o bölge üzerinden göç ettiğini, uçakların tırmanması sırasında motora kuş girme olasılığının çok yüksek olacağını açıklamış; ancak uyarılar dikkate alınmayarak havalimanı yapılmıştı.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.