ManşetEkoloji

[2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü] Doğa Derneği: Yanlış su ve tarım politikaları ivedilikle değişmeli

0

Doğa Derneği, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde Türkiye’nin sulak alanlarıyla birlikte koruma statüsü bulunmayan alanların yok olmaya devam ettiğine dikkat çekti. Dernek tarafından yapılan açıklamada Türkiye’nin sulak alanları için 2021’in kötü bir yıl olduğu belirtiliyor.

Açıklamada Türkiye‘nin sulak alan ekosistemleri açısından çok zengin bir ülke olduğunun altı çizilerek ülkede kapalı havzalara bölünmüş farklı özellikle onlarca uluslararası öneme sahip sulak alan bulunduğu hatırlatılıyor.

‘Sulak alanlar yok olmaya devam ediyor’

Sulak alanların korunması amacıyla 1971’de İran’ın Ramsar kentinde imzaya açılan Ramsar Sözleşmesi’ne Türkiye, 1994’te imza attı. Türkiye bugüne kadar yalnızca 14 Ramsar alanı ilan ederek sözleşme kapsamında sınırları dahilindeki tüm sulak alanlarını akılcı kullanmayı kabul etmiş durumda.

Dernek tarafından yapılan açıklamada 14 bölgenin dışında kalan 59 bölgenin Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan ve 20 bölgenin de Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan statüsüyle koruma altına alındığına işaret edilerek “Bu alanlar ve koruma statüsü olmayan diğer önemli sulak alanlar yok olmaya devam ediyor” ifadeleri kullanılıyor.

Doğa Derneği, Anadolu’nun sulak alanlarının onlarca yıldır yanlış su ve tarım politikalarıyla yok edildiğine işaret ederek pek çok sulak alanın eski politikalar sonucunda kurutulduğunu ve kalanların kurumasına da göz yumulduğunu belirtiyor.

Kuruyan Burdur Gölü/ Fotoğraf: Ali İhsan Gökçen

‘Su kaynakları kritik seviyede azaldı’

“Hem yerüstü hem de yer altı su kaynakları kritik seviyede azalmış durumda.” ifadelerinin kullanıldığı açıklamada şu sözlere yer veriliyor:

“Tarımsal su kullanımında sınırsız ve yanlış uygulamalar, kalkınma ve temiz enerji söylemi adı altında su kaynaklarının barajlara hapsedilmesi, havzalar arası su transferi gibi yanlış uygulamalarla sulak alanlarımız geri dönüşü olmayan zararlar görüyor.”

2021 sulak alanlar için kötü bir yıl oldu

Geçtiğimiz yıl pek çok sulak alanda kıyımın devam ettiğinin belirtildiği açıklamada Tuz Gölü‘ne de değiniliyor:

“Yaz aylarında Tuz Gölü’ne akması gereken kanallar engellendi ve gölün tamamen kuruması sonucunda binlerce flamingo yavrusu susuz ve besinsiz kalarak öldü. Marmara Gölü’ne ulaşması gereken su kaynakları, DSİ tarafından inşa edilen Gördes Barajı’nda tutuldu ve gölü besleyen kanallardan su verilmesi durduruldu. Sonuçta Marmara Gölü tamamen kurudu. “

Doğa Derneği  sulak alanların yok oluşuna karşı mücadelenin devam ettiğine dikkat çekiyor:

“Balıkesir’deki Akçay Sulak Alanı bir yılı aşkın süre hafriyat alanı olarak kullanıldı ve pek çok dava açılarak yasadışı projelerle hala mücadele ediliyor. Flamingoların dünya nüfusunun yüzde 10’una ev sahipliği yapan Gediz Deltası’na ulaşan su kaynakları kirli akmaya devam ediyor ve deltanın tatlı su ekosistemlerine su verilmiyor.”

‘Yanlış su ve tarım politikalarının değişmesi gerekiyor’

Yaşadığımız iklim krizinin sulak alanlarla olan ilişkisine vurgu yapan Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç “Anadolu’nun sulak alanları onlarca yıldır yanlış su ve tarım politikalarıyla yok ediliyor. DSİ verilerine göre su kaynaklarımızın yüzde 77’si tarımsal sulamada, yüzde 10’u hanelerde ve yüzde 13’ü de sanayide kullanılıyor. Dolayısıyla suyun döngüsünün ve sulak alan ekosistemlerinin yaşaması için ilk değişim tarım politikalarıyla başlamalı” önerisinde bulunuyor.

Sulak alanların var olması ve suyun döngüsünün korunması, Türkiye’nin iklim krizi sürecinde hem ekolojik hem de ekonomik olarak tarımsal üretimini sürdürmesinin temel şartı olduğunu belirten Kılıç sözlerine şöyle devam ediyor:

“2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde sulak alanların yaşam hakkını savunuyor, yanlış su ve tarım politikalarımızın ivedilikle değişmesini talep ediyoruz.”

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.