YerelDoğa MücadelesiEditörün SeçtikleriManşet

Zorava Çayı’nda HES karşıtı hukuk mücadelesini köylüler kazandı

0

Haber: Metin YOKSU

*

Siirt-Eruh’daki  Zorava Çayı‘nda yapılmak istenilen ikinci hidroelektrik santral (HES) girişimine karşı köylülerin açtığı dava yöre halkının lehine sonuçlandı.

Zorava’ya Dokunma Platformu Sözcüsü Mustafa Kurt, “Köylülerimiz ilk günkü gibi tepkilerini dile getiriyor ve gün geçtikçe daha da güçleniyoruz. Doğamızı hukuk ile koruyacağız” dedi.  Dava avukatı Fatma Elçiçek ise “Doğamız kazandı. Dava süresince çoğu zaman bir balığın, bir yaban keçisinin de avukatı olarak hissettim” diye konuştu.

İlk HES itirazlara rağmen yapıldı

Miran Enerji firmasına ait Baran Regülatörü ve HES’i, 2015 yılında Eruh ilçe sınırlarında bulunan Kuşdalı Köyü (Şavura) ile Bilgili Köy mevkiinde bulunan Zorava Çayı’nın kaynak noktasına yakın bir noktada,  köylülerin tepkilerine rağmen inşa edildi. HES’in yapıldığı yıllarda bölgede süren çatışmalı ortam dolayısı ile köylülerin çoğunluğu kent merkezinde yaşıyordu. Çatışmaların azaldığı “Çözüm süreci” döneminde ise köylüler köylerine yeniden döndü; topraklarını ekmeye ve evlerini onararak tekrar yerleşmeye başladı.

İlgili haber: AKP ısrarcı, köylüler direniyor: Zorava’yı HES’e kurban etmeyeceğiz

Bütün itirazlara rağmen inşa edilen ilk HES’in ardından, aradan dört yıl dahi geçmeden, 6-7 kilometre yakınına yeni bir HES daha yapılması amacıyla Devlet Su İşleri (DSİ) ile Tigris Enerji Üretim A.Ş.  21 Mart 2019 tarihinde “Mergi Regülatörü ve Hidroelektrik Enerji Üretim Tesisi için Su Kullanım Hakkı Anlaşması” imzalandı. Anlaşmanın imzalanması ile birlikte köylüler yerel mahkemeye itirazda bulunarak dava açtı. Bu süreçte çıkarılan ÇED Raporu’nda usule uygun olmayan maddeler ortaya çıktı. ÇED toplantılarına halkın davet edilmediğini iddia eden köylüler 25 Nisan 2019 tarihinde Siirt İdare Mahkemesi‘ne başvuruda bulundu. 23 Eylül 2020 tarihinde mahkeme heyetinde ikiye karşı bir oyla davayı köylülerin aleyhinde sonuçlandırarak köylülerin ayrıca 15 bin 475 TL’de mahkeme masrafı ödemesine hükmetti. Davanın taşındığı Danıştay ise 24 Haziran 2021 tarihinde ÇED raporundaki eksikliklere işaret ederek köylüler lehine karar verdi ve yeniden bilirkişi incelenmesi isteyerek dosyayı yerel mahkemeye geri gönderdi.

Danıştay: Canlılar ve su kaynakları tehlike altında

Danıştay’ın gerekçeli kararında mevzuata riayet edilse de özellikle “meydana gelebilecek bazı olumsuzlukların nasıl giderileceğinin ÇED raporunda açıklanmadığı” belirtildi. Kararda “Projenin gerçekleşeceği alanda yapılacak çalışmanın, özellikle kırma-eleme tesisi faaliyetinden kaynaklı ciddi toz oluşumu ile etraftaki su kaynakları ile tarım arazilerine ciddi zararlar verebileceği, konu ile ilgili olumsuzluğun nasıl giderileceği hususunun ÇED raporunda detaylı olarak açıklanmadığı” ifadeleri yer aldı. Doğal hayatın da tehlikede olduğunu ve raporda bilimsel çelişkiler bulunduğuna vurgu yapılan Danıştay kararında şu sonuca varıldı:

“’ÇED Olumlu Kararı’nın bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olduğu’ yönünde görüş ve kanaat bildirilmesinin önemli bir çelişki olduğu değerlendirilmektedir. ÇED raporunun ve alınacak diğer önlemlerin teknik ve bilimsel açıdan yeterliliğinin tespiti amacıyla, aralarında çevre mühendisi, jeoloji mühendisi, ziraat mühendisi, inşaat mühendisi, harita mühendisi, maden mühendisi olmak üzere tarafların iddiaları da dikkate alınarak gerekirse başka dallarda da öğretim üyeleri seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde kesif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlığın esası hakkında alınacak rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir” 

İl Genel Meclisi’nin AKP’li üyelerinden ikinci girişim

Kararın ardından Siirt İl Genel Meclisi’nin AKP’li üyeleri imar planlarında değişiklik yaparak konuyu yeniden gündeme getirdi. 2 Ağustos’ta Meclis’te görüşülen imar değişikliği planı, HDP’li üç üyenin karşı oyuna rağmen, AKP’nin 15 üyesinin olumlu oyuyla kabul edildi. 10 Ağustos tarihinde askıya çıkarılan kararın ilanında şu ifadeler yer aldı:

“İlimiz Eruh İlçesi Kuşdalı köyü sınırlarında bulunan mülkiyeti Maliye Hazinesine ait 101 ada 1 nolu parsel üzerinde Tigris Enerjisi Üretim A.Ş tarafından yapılması planlanan 150.931.84 Metrekarelik ormanlık alanda Mergi Regülatörü ve HES Projesi kapsamında Mergi Regülatörü ve HES Projesi olarak planlanan plan dosyasına ilişkin NİP: 56609770 PİN numaralı 1/500 Ölçekli Nazım İmar Planı ile UİP: 56956778 PİN numaralı 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı İl Genel Meclisi tarafından 02/08/2021 tarihinde 42 nolu karar ile ‘5302 Sayılı İl Özel İdaresi Kanunu 10. Maddesi’ gereğince onaylanmıştır. Onaylanan Nazım İmar İmar Planı 10.08.2021 – 10.09.2021 tarihleri arasında 30 günlük askıya alınmıştır.”

Köylünün itirazlarına engel

Zorava sakinleri,  İl Genel Meclisi’nin aldığı kararı protesto etmek amacıyla 27 Ağustos 2021 tarihinde Siirt kent merkezinde basın açıklaması gerçekleştirmek istedi. Ancak açıklamaya izin verilmedi. Emniyet yetkilileri engellemeyle ilgili Siirt Valiliğin “15 günlük eylem ve etkinlik yasağını” gerekçe gösterdi. Protestoları engellenen köylüler haklarını aramak için yeniden yargı yoluna gitti. Siirt İl Genel Meclisi’ne sunulan ve itirazların dile getirildiği bin imzalı başvuruya ise bugüne kadar yanıt verilmedi.

Bilirkişi raporu: Çayın beslenme noktası zarar görür

Danıştay kararından aylar sonra, 100’ü aşkın köylünün de katılımıyla, 1 Şubat 2022 tarihinde bilirkişi incelemesi yapıldı. 28 Şubat 2022 tarihinde açıklanan ve mart ayının sonlarında taraflara tebliğ edilen raporda, yapılmak istenilen ikinci HES’in bulunduğu alanın Zorava Çayı’nın beslenme alanında bulunduğuna; burada gerçekleştirilecek herhangi bir kırma, eleme ve patlatmada  beslenme noktasının hasar göreceğine dikkat çekildi. Bölgenin kireçli kayaç yapısı nedeniyle zengin yer altı suyu kaynaklarının bulunduğuna vurgu yapılan bilirkişi raporunda, oluşacak yeni çatlakların yeraltı suyu akışı ve akımında değişkenlere neden olacağı kaydedildi. Raporda,  HES için yapılacak patlatmalar nedeniyle bitki örtüsü dahil olmak üzere ekili arazilerin yanı sıra doğal yaşamın da etkileneceği vurgulanarak, Zorava Vadisi’ndeki yüksek yamaçlar nedeni ile kayaların parçalanacağı ve suyun önünü kesebileceği de belirtildi:

“Proje alanı yoğun deprem aktivitesinin olduğu bir nokta olduğu görülmektedir. İnceleme alanında Zorava Deresine paralel devam eden sağ yanal atılımlı fay proje kapsamında inşaası düşünülen mühendislik yapılarını etkileyecek özelliğe sahip olup nihai ÇED raporunda fayların proje alanına etkileri dikkate alınmamıştır. Baran 1 HES projesinin yer aldığı bölgede dere yatağına müdahalelerin olduğu, kazılardan çıkan bir çok malzemenin dere yatağına bırakıldığı ve derenin akış rejiminde değişikliklere neden olduğu belirlenmiş olup. Benzer durumun Mergi Regülatörü ve HES projesi inşa edilirken yüksek eğim değerlerine sahip yamaçlar boyunca kazılar nedeni ile ve kazılardan çıkan kazı fazlası malzemeleri depolandığı Zorava Deresi yamaçlarından dere yatağına doğru malzeme akışları olacağından akış rejiminde değişimler ve dere yatağında kesit daralmaları meydana gelecektir. Bu durum çevredeki yapıları ve akışı olumsuz yönde etkileyecektir.”

Yapılacak yeni HES’in inşaat çalışmalarında yamaçlardan kaya parçaları düşeceği ve eski HES’in önünü kapatacağı, işlevsiz bırakacağı da rapora eklendi.

‘Kamu yararı yok’

Yaban hayatının da olumsuz etkileneceği kaydedilen kararda, “Nihai ÇED raporunda sınırlı miktardaki tarım alanlarının korunması işletme kaynaklı tozların bitkiler ve hayvanlar üzerine olumsuz etkilerinin azaltılması, proje etki alanı içerisindeki yabani meyve, türlerin korunması, mera alanlarının olumsuz etkilerinin engellenmesi, hayvancılık faaliyetlerinin aksatılmadan sürdürülmesi gibi konular dikkate alınmamıştır.” ifadeleri yer aldı.

Raporun sonuç kısmında ise şu bilgiler yer aldı: Planlanan faaliyetin çevreye olabilecek tüm etkilerinin incelenmeye çalışıldığı ancak birçok hatalı değerlendirme yapıldığı, toz oluşumunun nasıl azaltılacağı, rüzgarla toz taşımının nasıl engelleneceği veya tozun civardaki tarımsal üretim üzerine olumsuz etkilerinin nasıl en alt seviyeleri konularına proje tanıtım dosyasında yeterli ve tatminkar bir şekilde yer verilmediğinden ‘Mergi Regülatörü ve HES kırma ekleme tesisi ve hazır beton santrali’ projesi ÇED olumlu kararının üstün kamu yararı, yöre halkının bireysel menfaatleri, ekoloji ve sürdürebilirlik açısından yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır”

‘Doğamızı hukuk ile koruyacağız’

Bu arada Siirt İl Genel Meclisi’ne karşı açılan davanın bilir kişi heyeti de  7 Nisan 2022 tarihinde incelemelerde bulundu. Köylülerin de katıldığı inceleme sırasında heyette yer alan bir görevlinin “Buraya güzel HES yapılır” demesi dikkat çekti.

Zorava’ya Dokunma Platform Sözcüsü Mustafa Kurt süreçle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Hukuki olarak yaşananlar ortadadır. ÇED raporunda eksiklikleri bilirkişi raporu ortaya koydu. Danıştay da bizim haklılığımızı gösterdi. Biz ilk HES yapıldığında başımıza tam olarak ne geleceğinden emin olmasak da itiraz etmiştik. Geçen sürede insanlar buraya tekrar bir yaşam kurdu. Ve doğaya verilen zararı gördük. Bu su buradan giderse bizim yaşamamız için alan kalmaz. Su bizim her şeyimiz, sadece bizim değil tüm doğa için gerekli.  Doğamızı korumak istiyoruz. Köylülerimiz ilk günkü gibi tepkilerini dile getiriyor ve gün geçtikçe daha da güçleniyoruz. Doğamızı hukuk ile koruyacağız.”

Oybirliğiyle köylüler lehine karar

11 Nisan 2022 tarihinde Danıştay’dan dönen dava dosyası köylüler lehine sonuçlandı. Bilirkişi raporunun ardından dava dosyasını sonuçlandıran mahkeme heyeti oy birliği ile karar verdi. Bilirkişi raporunu dikkate alan mahkeme heyeti, kararında ÇED raporunun eksik olduğuna dikkat çekti. Kararda özellikle çevre tahribatlarına ilişkin bilgilere değinen mahkeme heyeti “ ÇED raporunda toz kaynaklarının çizgisel gösterilmesinin hatalı olduğu, projede emisyonların çizgisel bir kaynaktan oluşacağı varsayımın yanlış olduğu, toz emisyonlarının hatalı hesaplandığı, balık geçitlerinin işletilmesinin mümkün olamayacağı, önemli oranda habitat kaybı yaşanacağı, ÇED’de raporunda önerilen koruma önlemlerinin yetersiz olduğu”na vurgu yaptı.

Kararda doğal yaşamın yok edileceği vurgusu öne çıkarken bölgenin önemli endemik türlerinin de tehdit edildiği belirtildi. Mahkeme heyeti köylüler lehine daha önce kestiği tüm mahkeme masraflarının ise davalı tarafın ödemesine hükmetti.

‘Doğa kazandı’

Köy sakinlerinden olan ve süreci başından bu yana takip eden Avukat Fatma Elçiçek, yasadan aldıkları güçle doğalarını korumaya çalıştıklarını belirtti. Köylülerin projeyi kabul etmelerinin haklı gerekçelerinin ortada olduğunu vurgulayan Elçiçek şu değerlendirmeyi yaptı: “Mahkemenin kararı sevindiricidir. Kazanan sadece köylüler değildir,  doğamız kazanmıştır. Çoğu zaman yorulduk. Baştan beri zorlu bir süreçti. Baskı da vardı. HES dosyalarında genellikle şirketler kazanıyordu. Kimi zaman motivasyonumuz düştü ama yılmadık ve mücadele ettik. Mücadele edince neticesini alıyorsunuz. “

Davada sadece insanların değil, bölgedeki balıkların, yaban keçilerinin ve bitkilerin de avukatı olduğunu söyleyen Elçiçek, “Doğamızı korumak hepimizin görevi. Şimdi sırada imar değişikliğine karşı açtığımız davayı kazanmak var. Onun için de mücadele edeceğiz. Ama şu aşamada bu karar dahi artık burada yeni bir HES’in yapılamayacağının belgesi ve kanıtıdır” dedi. 

More in Yerel

You may also like

Comments

Comments are closed.