Olmayan suya HES yapacaklardı. Olmadı. Halk, ekoloji aktivistleri ve bilim insanlarının müthiş hızlı örgütlenen kolektif gücüyle, şirketin çöp bir projeden ibaret olan HES denemesi anında ters tepti.
8 Ekim Salı günü yapılan ÇED toplantısından önceki yazımda, halkın önündeki en önemli sınavın bu toplantı olduğunu söylemiştim. Konyaaltı ilçesi sınırlarındaki 11 köy muhtarı ve halkıyla ÇED toplantısında firesiz ayağa kalktığı gibi ilçenin belediye başkanı Cem Kotan ve ilçenin tüm muhtarları oraya gelip sözlü desteğini açıklamıştı.
Antalya’da olmayan suya HES yapacaklar
Doyranlılar, nehirlerine HES yapılmasına karşı kararlı: İzin vermeyeceğiz!
Bu süreç bize çok iyi gösterdi ki; arkadaşlarımızın hızla bölgeyi etüd etmesi, görüntülemesi, bilim insanlarından aldığımız raporlar ve hukukçu arkadaşlarımızın her an yanımızda olması, sosyal medya aracılığıyla herkesin adım adım bilgilendirilmesi etkili bir sonuç doğurabiliyor. Bu durumda ulusal medya da daha çok yer verip, haberleştirebiliyor. Bu vesileyle başta lisansı iptal edilip, en azından bir süre için kapatılan Açık Radyo olmak üzere bize haberleriyle yer veren tüm basın örgütlerine teşekkür ederiz.
Öğrenilmiş çaresizlikten bir araya gelmenin umuduna…
Yukarıda bütün bunları şunun için anlattım. Hem ülkemizde hem de dünyada, sağın yüksek yoğunluklu seyreden siyaseti ve sol-un politikasızlığı sonucunda, insanlar evlerine çekilip, olan biten karşısında depresif bir ruh haline ve yalnızlığa büründü uzunca bir süredir. Dolayısıyla, bu örgütlü kötülük ikliminde ne istemiyorum? ve buna nasıl karşı koyabilirim? soruları çok önemli sorular olarak önümüze çıkıyor. Bireylerin bu yalnızlık ortamından çıkabilmesi için pratik anlamda sonuç alınan örnekleri ve bunun altyapısının nasıl örgütlendiğini görmeye ihtiyacı var.
Neyse bu konuda teorik ve pratik süreçleri birarada ele alacağım bir yazı sözü vererek virgül koyayım. Zira yazılacak çok şey var. Şimdi biz başarımızın keyfini çıkaralım. Phaselis mücadelesi sürecindeki güzel sonuçların ardından, Doyran’da HES iptali hepimize çok iyi geldi. Işık Akdeniz‘den mi yükseliyor ne? Birkaç yıl önce Antalya Ulupınar‘ın ulu çınarlarının karayoluna kurban verilmeyişini de unutmayalım. Mücadele deneyimi olan olmayan herkesin bu süreçleri sahiplenişi ve hiyerarşi üretmeyen pratiği beni gerçekten çok duygulandırdı ve umutla doldum. Bu nedenle izninizle emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Doyran Deresi özgür akacak, dereden beslenen insanlar, kuşlar, yılanlar, ağaçlar ,böcekler ve daha sayamadığım nice canlılar yaşayacak!
Biz varsak, mücadele varsa, çaba varsa, umut var, yaşam var, neşe var!
Gerisini sermayedarlar düşünsün!
*
Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, ÇED sürecinin sonlandırılmasına ilişkin yazısında şunları kaydetti:
“Doyran Regülatörü ve Hidroelektrik Santrali projesine ait cebri boru güzergahının yaklaşık 5600 metrelik kısmının Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından 28/12/2009 tarih ve 27446 sayılı Resmi Gazete’nin Çeşitli İlanlar kısmında yayımlanmış olan “Antalya Doyran İçme Suyu Kaynakları İçme Suyu Kuyuları Koruma Alanı İlanı”nda verilen Mutlak Koruma Alanı içerisinde, yaklaşık 2300 metre kısmının da “Antalya Yemişpınarı Kargılı Çeşme İçme Suyu Kaynakları Koruma Alanı İlanı”nda verilen 1. Derece Koruma Alanı içerisinde kaldığı Mutlak Koruma alanında mevcut içme kullanma suyu tesislerinin yanında ilave edilecek yeni içme suyu işletme tesislerinin inşaatı yapılabileceği, bu alanlarda Orman Genel Müdürlüğünün ormanları korumak amacıyla yapacağı çalışmalara sadece müsaade edilebileceği, bu alanın başka hiçbir amaçla kullanılamayacağı nedenleriyle projenin yapılmasının uygun görülmediği” hususları Bakanlığımıza iletilmiştir.”