Editörün SeçtikleriEmekManşetVideo

Zirvedeki yalnızlık: Biz her hareketimizde ölümü düşünürüz

0

Video haber: Ufuk ÇERİ

*

Türkiye son 20 yılda neredeyse dev bir şantiye sahasına dönüştü. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Ocak 2023 verilerine göre inşaat işkolunda 1 milyon 525 bin 729 kayıtlı çalışan bulunuyor. İnşaata işkolunda çalışanların ise sadece 52 bin 819 kişi sendika üyesi. Sendika üyelerinin ise yaklaşık 50 binini kamuda çalışanlar (Karayolları Genel Müdürlüğü) oluşturuyor.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) sadece Haziran 2023’te 28 inşaat işçisinin çalışırken hayatını kaybettiğini bildirdi.

Kule vinç kazaları işçilerin yaşamına mal oluyor

İnşaat sektöründe kule vinç kazaları da yaşanıyor. Kule vinç kazalarının ne yazık ki birçoğunda ölüm meydana geliyor.

İzmir Bornova‘da 30 Aralık 2022’de bir otel inşaatında kule vinç, yükseltme çalışmaları sırasında devrildi. Vincin arka ağırlığı işçi yatakhanesi konteynerlerin üzerine düştü. Vincin yükseltilmesi işini yapan Aslan Akkaya (38), Ali Şükrü Duru (41) ve Ümit Kara (39) ile konteynerde kalan Fesih Çiftçi (32), Yıldırım Sarı (38) ve Baykal Gündüz (28) hayatını kaybetti.

20 Eylül 2022’de de İstanbul Sancaktepe‘de metro inşaatında kullanılan kule vincinin devrilmesi sonucu iki kişi hayatını kaybetti, bir kişi yaralandı.

Kule vinç operatörleri DİSK/Dev Yapı-İş sendikasında örgütleniyor

Kule vinç operatörleri yaşadıkları iş cinayetlerine, hak gasplarına, kötü çalışma koşullarına, meslek hastalıklarına karşı DİSK Dev Yapı-İş Sendikası’nda (Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası) örgütlenmeye başladı. İlk etkinlik olarak Kadıköy’de basın açıklaması yapıldı.

Açıklamada “Eşit haklar ve yaşanabilir bir ücret için birlikte hareket ediyoruz. Çalışırken ölmek istemiyoruz” pankartı açıldı. Basın açıklamasında sık sık “Çalışırken ölmek istemiyoruz, İnşaat işçisi köle değildir” sloganları atıldı.

Dev-Yapı-İş Genel Merkezi’nde bir araya geldiğimiz kule vinç operatörleri Yeşil Gazete‘ye konuştu.

13 yıldır Kule vinç operatörlüğü yapan Harun Göktepe, kule vinç kazalarının, yeterli denetim ve kontroller yapılmadığı için arttığını söyledi.

Kule vinç operatörlerinin geçtiğimiz yıllarda da örgütlenmek için bir araya geldiğini söyleyen Göktepe, “Biz yasal bir zeminde hareket etmek istedik. Sesimize ses katan, bize destek veren DİSK oldu. DİSK’e bağlı Dev Yapı-İş sendikası oldu. İnsanca yaşamak, insanca çalışmak istiyoruz” dedi.

Harun Göktepe

‘Bir metrekarelik bir alanda akşama kadar sinir, stres, mobbing ve sürekli iş baskısı ile uğraşıyoruz’

İnşaatın merkezinde olduklarını söyleyen Göktepe, “Bizler olmadan orada iki yüz tane işçi de olsa maalesef iş yapamıyor. Çünkü illaki operatör orada olacak o makine çalışacak. Çünkü teknolojinin getirdiği şartta bunlar. Ama öbür yandan da vinç operatörleri bir metrekarelik bir alanda akşama kadar sinir, stres, mobbing ve sürekli iş baskısı ile uğraşıyoruz” dedi.

Son bir ay içerisinde kendilerine ulaşan altına kule vinç kazası meydana geldiğini belirten Göktepe konuşmasına şöyle devam etti:

“Biz artık iş kazası istemiyoruz. Orada ölen arkadaşımızın bir ailesi vardı. Geride bıraktıkları var. Acıların artık yaşanmaması için uğraşıyoruz. Sesimiz duyulsun. Artık çalışırken ölmek istemiyoruz.”

‘Operatörün bir anlık dalgınlığı kazaya sebep olur’

44 yaşındaki Sebahattin Çintaş da 24 yıldır kule vinç operatörü olarak çalışıyor.

Yukarıda tek başlarına stres altında çalıştıklarını söyleyen Çintaş, “Aşağıda olsan birisiyle gidip bir sohbet etme, bir konuşma şansın var. Bizim meslekte böyle bir şansın yok. Yukarıdaki operatörün en ufak bir dikkatsizliği aşağıdaki çalışan insanın canına ya da sakatlığa sebep olabilir. Bir doktor ameliyat ederken nasıl dikkat ediyorsa kule vinç operatörü de bence o şekilde dikkat ediyor. Operatörün bir anlık dalgınlığı kazaya sebep olur. Dikkat etmek gerekiyor” dedi.

Sebahattin Çintaş

‘Çin malı vinçler şu an piyasaya girdi’

Tarık Işık 12 yıldır kule vinç operatörü. Işık, Türkiye’de kullanılan kule vinçlerin eski olduğunu belirtti.

Şubat ayında yaşanan deprem sonrası, bölgede yapılacak konutlar için çok fazla kule vinçe ihtiyaç duyulduğunu belirten Işık, “Çin’den gelen Çin malı vinçler şu an piyasaya girdi. Prosedürler Avrupa standardının gerisinde. Avrupa standartlarına bakarsak, bir vincin ülkeye girmesi için onun belgelerine bakılması gerekiyor. Bütün testlerin yapılması lazım. Ondan sonra kurulacak alanın testinin yapılıp, yerel birimlerin belediyesinden makine mühendisleri odasına kadar gidip kontrol ediyor. Son aşamada kontrollü bir şekilde ve kolluk kuvvetlerinin de güvenlik almasıyla vinç kuruluyor. Türkiye de böyle değil. Limandan indiği gibi vinç direkt şantiyeye gidiyor ve kuruluyor” dedi.

Tarık Işık

Şantiyede kullanılan bir vincin başka şantiyeye direkt gönderildiğini söyleyen Işık, bunun yanlış olduğunu söyleyerek olması gerekeni anlattı:

“Normalde o makine söküldüğü zaman sıfır makine de olsa atölyeye gidip en az beş gün boyunca onun bakımı, yağlanması, her şeyinin yapılması lazım. Bir sene boyunca o makine sürekli çalışmış. Bunun bakımı yapılması lazım ama bizim ülkemizde böyle olmuyor. Şantiyeden söküyor, tırlara yüklenir. Yeni şantiyede direkt kuruluyor.”

‘Bizim için en büyük sıkıntı tuvalet ihtiyacı’

Çalışma şartlarına bağlı olarak birçok hastalığın kendilerinde olduğunu belirten Işık, “Alçak makinalarda öğle arası aşağı ineriz. Eğer mesai yoksa. Ama varsa yemeğimiz o zaman da yukarı gelir. Yüksek makinalarda yemeğimiz yukarı kancaya takılarak gelir. Su ihtiyacımız da kancayla aynı şekilde geliyor. Bizim için en büyük sıkıntı tuvalet ihtiyacı. Bu da hastalığa sebep oluyor. Biz on saat boyunca sürekli aşağı bakıyoruz. Boyun fıtığı, göz ağrıları, baş ağrısı, şiddetli baş ağrıları, bel ağrıları, bel fıtığı, omuzlardaki kireçlenmeler, gözler, şeker, tansiyon hepsi oluyor. Ben de şu an şeker başlangıcı var” dedi.

‘Biz her hareketimizde ölümü düşünürüz’

Çalışırken sürekli ölümü düşündüklerini belirten Işık, şunları söyledi:

“Plazada çalışan bir insan ölümü düşünmez. Ya da inşaatta çivi çakan bir insan ölümü düşünmez. Biz her hareketimizde ölümü düşünürüz. Kule vincinin hareket ettiği ya da kaldırdığı en ufak bir malzemede bile ölümü düşünürüz çünkü birbirine montajlı bir makinanın üstündeyiz. Pimler ve cıvatalar vardır. Bunların herhangi birisinin bir kopması, kırılması demek o kule vincinin yatması, verilmesi demek. Vinç devrilirken bile aşağıdaki insanların üstüne düşmemesi için makineyi terse çeviren arkadaşlarımız var.”

Yaptıkları mesleği şöyle tarifledi Işık:

“Zirvedeki yalnızlık. Kendi arkadaşlarımızla bile iletişim kuramıyoruz artık. Zor kuruyoruz. Birbirimize derdimizi anlatamıyoruz”

‘Rüzgâra karşı çalışmamız isteniyor’

Emrah Demir de 16 yıldır kule vinç operatörü. Demir, eski makinalara boyanarak tekrar kullanıldığını söyledi. Birçok kazanın sebebinin de eski makinalar olduğunu belirtti.

Demir çalışırken sık sık mobbinge maruz kaldıklarını da belirtti. Koşulların elverişli olmamasına rağmen iş baskısı yapıldığını söyleyen Demir, “Rüzgâra karşı çalışmamız isteniyor. Zor koşullarda aşağıda iş yürüsün diye baskı altına alınıyor. İnşaatlarda mobbing bilinmiyor, umursanmıyor” dedi.

Emrah Demir

Kule vinçle alakası olmayan makinalarda eğitim veriliyor

29 yaşındaki Kerim Özlük mesleğe 20 yaşında başlamış. Özlük, sıkıntıların daha kule vinç operatörü belgesi alırken başladığını söyledi.

Kule vinçle alakası olmayan makinalarda eğitim verildiğini belirten Özlük, “Bu saçmalığın önüne çabucak geçilmesi lazım. Bu işin öğrenilmesi için en az altı ay gerekiyor. Altı ay boyunca ciddi bir disiplinli eğitim almadan hiçbir operatör arkadaşımız yetkili olamaz. Piyasada birçok arkadaşımız hiçbir iş deneyimine sahip değil. Deneyimsiz bir şekilde belgesini alıyor. Daha sonra gidiyor herhangi bir yerde yevmiyeye veya aylık ile işe başlıyor. Çalıştığı yerde, aşağıdaki işçinin hayatını tehlikeye atıyor. Bir de kendi hayatını özellikle tehlikeye atıyor. Kâğıt üstünde Türkiye’de her şey oluyor yalnız gerçekte baktığımız zaman hiçbir şey olmuyor” dedi.

zirvedeki yalnızlık

Kerim Özlük

‘Yüzde doksan beş devrilebilir’

Çalışırken kendilerini güvende hissetmediklerini söyleyen Özlük, “Bugün bir makineye çıktığım zaman o makinenin devrilmeyeceği ihtimalini ben yüzde beş olarak görüyorum. Yüzde doksan beş devrilebilir” dedi.

You may also like

Comments

Comments are closed.