Editörün SeçtikleriEkolojiManşet

Zilan’daki bilirkişi keşfinden ‘ÇED Gerekli’ kararı çıktı: Tamamen ilkellik, vahşet

0

VAN – Erciş’teki Zilan bölgesinde yargı kararlarına rağmen inşaatı sürdürülmüştü; hidroelektrik santralinin (HES) ekolojik tahribatlara neden olacağı 10 Ağustos’ta çıkan bilirkişi raporuyla da yinelendi.

Zilan Elektrik Üretim A.Ş. tarafından kurulması planlanan ‘Zilan Regülatörü ve HES Proje Revizyonu ve Kapasite Artışı’ projesinin bilirkişi raporuna ilişkin Yeşil Gazete‘ye değerlendirmelerde bulunan Çev-Der Başkanı Ali Kalçık, rapordan önce verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Gerekli Değildir’ kararı sonrası yapılan faaliyetleri şöyle anlatıyor:

“Hem köy hem de canlı organizmalar için ciddi bir tahribat. Yaklaşık beş kilometrelik bir alan; iki metre genişliği ve derinliğinde, üzerine iki metre tel engel bırakılmış. Canlı organizmalar ve yaban hayatını yaşanmaz hale getirmiştir; vahşi bir uygulamadır.”

İlgili haber: [Yeşil Gazete Doğu’da-5] Zilan’ın gösterdikleri: Hukuk, doğaya hep geç kalıyor

Fotoğraf: İdris Yılmaz

SİT alanına HES kurmak…

Zilan‘daki HES ve maden ocaklarına karşı ekoloji aktivistleri 2014’ten beri mücadele veriyor. Bölgede daha önce de bilirkişi incelmesi yapılmış ancak yetersiz bulunmuştu.

Bunun üzerine Danıştay 6’nci Dairesi’nin kararıyla Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim görevlilerinin yer aldığı bilirkişi heyeti, Zilan’da keşif gerçekleştirdi.

Van Gölü’nü besleyen derelerden biri olan Zilan Deresi‘nin yakınında baraj, çaylar, ırmaklar, tarihi açıdan öneme sahip olan bir mezar ve köyler bulunuyor:

  • Evbeyli Mahallesi’nde ve HES alanın 6,5 km uzaklıkta Kocakafir Kalesi var.
  • Ayrıca HES’e bir km uzaklıkta bir Paleolitik / Pleistosen Dönem Açık Alan Yerleşmesi bulunuyor. Her iki alan da SİT özelliğine sahip.

Koçköprü Barajı ve HES

Koçköprü Barajı‘na uzaklığı yaklaşık 600 metre civarında olan HES’e karşı vatandaşların ÇED raporunun iptali için açılan dava bölge mahkemesi tarafından reddedilmişti. Danıştay 6’ncı Daire’nin mahkeme kararını bozmasının ardından 5 Ekim 2021’de yapılan bilirkişi incelemesini yeterli bulmayan mahkeme ikinci kez bilirkişi incelemesi yapılması kararı aldı ve yeniden incelemeler yapıldı.

Kalçık da HES proje alanının Koçköprü Barajı’na yakınlığına dikkat çekti ve “Geçen sene milyonlarca balığın ölümüne neden oldu. Enerji ihtiyacı sorunumuz varsa bu bölge güneşin başkentidir, böylesine güneş kaynağı olan bir yerde HES doğru bir uygulama değil. Cansuyu dediğimiz su dahi bırakılmıyor, buharlaşmadan dolayı Haziran sonlarına kadar sular azalıyor. Enerji üretmek için can suyunun dahi verilmediğini, keşfe gidince can suyunun olmadığını gözlemledik” dedi.

10 Ağustos 2022 tarihli bilirkişi raporu , balık türleri. Zilan Deresi’nin kollarından biri olan Mağara Deresi.

Zilan’da ikinci perde: Yeni bilirkişi raporu HES’i durdurabilecek mi?

‘Bu tamamen bir ilkellik’

5 Ekim’te yapılan keşifteki incelemeler sonrası hazırlanan raporlarda, bölgenin endemik yaşam alanı olması ile birlikte arkeolojik alan olduğuna dikkat çekildi.

Kalçık 10 Ağustos’ta çıkan rapordan çıkan sonuçlara ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Zilan bu bölge için çok önemli bir alan. Aslında bu bir vahşet. Oradaki mezarlığın üzerinde üretim amaçlı bir karar geçirmek kabul edilecek bir olay değil. Çok ciddi bir endemik tür var, fauna ve flora açısından zengin bir alan. Mutlaka korunması gerekiyor. ‘ÇED gerekli’dir kararı doğrudur. Buranın ticarileşmemesi gerekiyor. Canlı organizmaların doğal hakkıdır. Kimsenin tekelinde olmaması gerekiyor. Bu tamamen bir ilkelliktir, vahşettir. Vahşi kapitalizmin somut bir göstergesidir.”

Fotoğraf: İdris Yılmaz

Bilirkişi incelemesi sonrası ortaya koyulan raporda, proje kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlerin SİT alanları, canlı organizmalar, bitki örtüsü ve su kaynaklarını olumsuz yönde etkileneceği uzmanlar tarafından ortaya koydu.

İşte madde madde zamanında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının verildiği projeye ilişkin yapılan son bilirkişi raporunda ortaya koyulan doğa tahribatları ve etkileri:

  •  Yüzey suyu miktar ve akımında olabilecek değişiklikler taban suyu seviyesini ve durumunu da değiştirebilir. Bu durum akarsu yatağı etrafındaki nemlilik oranını da etkileyerek ortamdaki bitki örtüsü üzerinde ve bu örtüye bağlı diğer yaşamlar üzerinde olumsuz etkiler oluşturacaktır.  

Fotoğraf: İdris Yılmaz

  • Akarsu kenarlarında yaşayan birçok bitki türü akarsuyun beslediği taban suyundan yararlanmaktadır. Su miktarındaki azalma taban suyu seviyesini ve miktarını da değiştireceğinden bu değişime bağlı olarak başta akarsu boyunda yer alan tarım arazileri, mera ve çalılıklar gibi ormanlık alanları da etkileyebilir. 
  • Planlanan HES inşası aşamasında ve inşaat çalışmalarının sonlanmasının ardından faaliyet aşamasında, yalnızca sucul bitli ve hayvanlar değil, bölgede yaşayan pek çok diğer canlı da olumsuz yönde etkilenmektedir. 
  • HES projeleri ile akarsu yataklarındaki suyun önemli derecede azalması, su toplama regülatörleri ile akarsu bütünlüğünün bozulması ve su kalite değerlerinin değişmesi, şüphesiz ki balık türlerinin yaşamını ve üremelerini olumsuz yönde etkilemektedir. 
  • HES projelerinin hayata geçirilip akarsulardan su almaya başlaması ile birlikte dere yataklarında su büyük oranda azalacaktır. Bu azalan suyun doğaya mı, arazi sulamaya mı kullanılacağı ya da başka kullanımlar için yeterli olup olmayacağı büyük sorun oluşturmaktadır. 

Fotoğraf: İdris Yılmaz

  • Proje alanında planlanan HES projeleri tüm yan kolları kapsayıp birbirinin ardından geldiğinden akarsu boyunca normal akış engellenmiş olacaktır. Bu nedenle çevresel akışın sağlanabilmesi için bırakılacak suyun belirlenmesi çok önemlidir. Türkiye’deki HES projelerinde bırakılacak can suyu miktarlarının belirlenmesine yönelik bilimsel çalışma yapılmamıştır.
  • Projenin yükleme havuzu ve deşarj kanalı etrafında yapılan incelemelerde deşarj kanalının etrafının beton ile kaplandığı ve eğiminin yaban hayvanları için yüksek olduğu kanala su içmek için giren canlıların çıkmakta zorlandığı tespit görülmüştür.
  • Dereye bırakılan belirli miktardaki can suyunun içerisine Ulupamir köyünün atık foseptik sularının karışması mevcut su kalitesini bozarak fauna elemanları, çevre ve insan sağlığı açısından büyük risk teşkil etmektedir. 
  • Bitki örtüsü giderek zayıflamakta, bütün bunlara arazinin eğimi de eklenince alanda ileride bir erozyon sorunu ortaya çıkacaktır. Çalışma alanında söz konusu faktörlerin bilinçsiz ve kontrolsüz bir şekilde giderek artması, acil koruma önlemlerinin alınmasını gerektirmektedir. 

You may also like

Comments

Comments are closed.