Yorum: Maç 33 dakika sürdü

Maç öncesinden bakarsak, ilk karşılaşmayı 3-0 gibi farklı bir skorla kazanan takımın maça rahat başlaması kadar doğal bir şey olamaz. Fakat bu rahatlık her an bozulabilir bir rahatlık ki, daha dakika 5’te gelen golle ve ardından da pozisyonlarla bir anda o rahatlık yerini sıkıntıya bıraktı Beşiktaş’ta. Skoru korumaya oynayan takımların en büyük sıkıntılarından bir tanesi bu. Futbolda skoru korumaya çalışırsanız ve bunu hemen başaramazsanız kaybetmiş gibi olursunuz ama aslında kaybedilen bir durum yoktur.

Gaziantepspor’un haftasonu oynadığı Fenerbahçe maçında, ilk yarıda çıkamayan haliyle, bu maçın ilk yarısındaki baskın hali arasındaki farkı doğuran olgu, kupanın ilk maçındaki farklı skor. Yoksa böyle bir hücum isteği, kolay kolay hiçbir takıma gelmez. Skorun kritik durumu maçı heyecanlı bir hale de sokabilir, heyecanı tamamen de bitirebilir. Çok basit, Beşiktaş bu maçta tek gol attığı anda maç tamamen formalite icabı oynanır hale gelecektir. Skor üzerinden olduğu kadar moral üzerinden de oynanan karşılaşmalar bunlar. Ne Gaziantepspor dört farklı yeneceğim diye, ne de Beşiktaş iki farklı yenilsem de farketmez, bir atarsam dört yesem de farketmez mantığıyla çıkar bir maça. Fakat tur için Almeida’ya değil de; Rüştü’ye güvenirseniz bu bir oyun tercihini de yanında getiriyor doğal olarak.

Maça dönersek, Gaziantepspor’un ilk 15 dakikada maçı tamamen düzlüğe çıkarabilecek kadar pozisyonu ve bir golü vardı. Eğer Olcak-Ekrem ikilisinden aldığı yararı, Popov-İsmail ikilisinden alsaydı da bu durum olabilirdi. Fakat, Beşiktaş hücumda güçlü bir takım. Ne yapacağı belli olmayan oyunculardan kurulu. Bununla birlikte oyun planı olarak atmaktan çok tutmak üzerine sahaya çıkmış Beşiktaş. Üç tane kesici orta saha oyuncusu önünde iki tane çok yetenekli kanat oyuncusu. Önde de Almeida. Eğer beklerin ve orta saha üçlüsünün hücum-savunma dengesi iyi kurulursa (yani kısaca bu oyuncular gol atar, asist yapar, rakipler tarafından savunulmaya ihtiyaç duyan bir oyun sergilerlerse) Beşiktaş için iyi bir oyun planı olabilir 4-3-3. Yoksa bu şekilde oynanacaksa 4-5-1 şeklinde kalır ve Almeida bir sağa koşar, bir sola koşar, bir ileri koşar.

Durum böyleyken, Beşiktaş’ın yardımına yine bir duran top ve yine Simao yetişti. Gaziantep maçları penaltı üzerine geçiyor bir haftadır. Yakın mesafeden bir elle müdahale kararı verdi hakem. Simao da penaltı ile maçın kalan yaklaşık 60 dakikasını anlamsız hale getirdi, dakika 33’te.

İkinci yarının başlamasıyla birlikte, Almeida ve Quaresma’nın ortak hücumunda Almeida golü buldu ve Tayfur Havutçu’ya genç oyuncuları oyuna sokma fırsatı verdi. Yıldızları dinlendirme ve sakatlıktan koruma şansı da denebilir buna fakat dinlenme ne için olacak orası meçhul. Belki bu kısmı, Bursaspor’u geçme şansı olan Gaziantep için geçerli olabilir. Portekizli oyuncunun sol ayakla gelişine attığı gol, özel bir futbolcu olduğunu tekrar gösterdi. Almeida, savunmada da çok önemli rollere soyunuyor. Bu açıdan da dikkat çekici bir oyuncu.

Burada özel bir yer açmak gerek. Wagner adlı oyuncunun, Quaresma’ya 54. dakikada attığı tekme ve bunun sonucunda kart bile görmemesini bir izleyin imkanınız olursa. Bu kadar sert ve oyunla alakasız bir tekmeyi bile cezalandırmaktan yönetimde, Türkiye’de güzel futbol oynanabilmesi mümkün değil. Avrupa’da Beşiktaş’ın rakiplerine gösterilen kartlarla, Türkiye’de gösterilen kartların sayındaki farkın bir anlamı olmalı.

İkinci yarının “öylesine” oynanacağı belliydi. Beşiktaş, Türkiye Kupası’nda Gaziantep’te, tv ekranına göre sol taraftaki kaledeyken uzaktan güzel goller yeme geleneğini bu “öylesine” sürede devam ettirdi. Bu devre, mücadele daha çok tribünlerdeydi. Atışmalar, birbirlerini susturmaya çalışmalar ve TRT’nin ses kısmaya yetişemediği Beşiktaş’a hakaretler… Maçta bir iddia kalmayınca, tribünler de pek maç ile ilgilenmemiş gibi gözüküyor.

Sonuç olarak, beklenildiği gibi Beşiktaş finale çıktı. Sahada oynanan maç da, tribünde oynanan maç da berabere bitti. Quaresma da yediği tekmelerle takımını finale çıkardı. Yıldız oyuncuları Türkiye’de tutmanın bir yolu da onlara uygulanan şiddeti cezalandırmak olmalı.

Yeşil Gazete ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

Koray Doğan Urbarlı
Koray Doğan Urbarlıhttp://urbarli.net
İzmir’de doğdu. İzmir Kız Lisesi’nden sonra Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. İlk önce Ege Üniversitesi Sosyoloji’de, sorasında da Ankara Üniversitesi Sosyoloji’de yüksek lisans yapmaya başladı. İkincisine devam ediyor. Bir kamu belediyesinin Dış İlişkiler Müdürlüğü’nde beyaz yakalı işçi olarak hayatına devam ediyor. Yeşil Gazete ekibine köşe yazıları, Türkiye, spor ve Dünya haberleri ile katkı sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Olimpiyatlarda yeni kombin eski hikâye

Olimpiyat demek etkinlik demek, pr, event, moda, medya, pazar, hayranlar, fanatizm, logolar, sporcu vücutları demek. Olimpiyat demek dünyanın her yerinden milyonlarca seyirci, yani tüketici adayı demek. Dünyanın en büyük endüstrilerinden moda endüstrisinin son yıllarda sporla daha da yakınlaştığı düşünülürse olimpiyatlarda modadan daha fazla bahsediyor olmamız şaşırtıcı değil.

Resiflerin üstüne inşa edilen kuleden büyük ölçekli inşaat projelerine: Tahiti’nin olimpik sörf krizi

Tahitili Teahupo'o yerli halkı, çevrelerine ve yaşam tarzlarına zarar...

2024 Olimpiyatları: Seine Nehri’nde ‘kirlilik’ nedeniyle ikinci antrenman iptali

Birleşik kanalizasyon sistemi nedeniyle aşırı yağışlarda Seinne Nehri'ne kanalizasyon atığı karışan Paris'teki Olimpiyat Oyunları'nda ikinci kez triatlon sporcularının antrenmanı iptal edildi.

[İklim Masası] Sözde ‘yeşil’ Paris Olimpiyatları en sürdürülebilir olamadı

Olimpiyatların ne kadar sürdürülebilir olduğunu inceleyen bir araştırmaya göre en sürdürülebilir olmak için fazla büyük olan 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nın en yeşil olma taahhütlerini sözde kaldı. Olimpiyat Komitesi'nin öne çıkardığı sürdürülebilir girişimler ise şüpheyle yaklaşılması gereken pazarlama söylemlerinden ibaret.

Karton yataklardan geri dönüştürülmüş plastikten koltuklara: Paris Olimpiyat Oyunları ‘en çevreci’ olmak için neler yaptı?

2024 Paris Olimpiyat Oyunları, bitki bazlı menüler, geri dönüştürülmüş mobilyalar ve çevreci bina tasarımlarıyla en çevreci olimpiyat olma taahhüdünü gerçekleştirmeyi umuyor. Ancak kirleticilerin sponsorlukları hala devam ediyor.

EN ÇOK OKUNANLAR