Yorum: Beşiktaş’ın kafasına Ankara’nın gücü yetmedi

Türkiye’de futbol, uzun devre arası tatiller ve hava çok sıcakken başlamasıyla bilinirdi. Yazın yine kısa olmayan bir tatil olur ama tribünde oturmanın bile mümkün olmadığı anlarda maç oynanırdı. Bu sene, şike operasyonuyla birlikte bir sihirli değnek dokundu lige ve sürekli maç oynanmasına karar verildi. Bir nevi sürümden kazanacaklar işte! Bu maç da öyle bir maç. Bugün bir haftayı bitiriyoruz, yarın başka bir hafta başlıyor. Haftanın her günü maç neredeyse. Bu durumun değeri düşüreceğini tahmin edemiyorlar mı acaba? Kim haftanın her günü futbol maçı izlemek ister ki? Taraftarlar da çok istekli olmamalılar ki, Beşiktaş seyircisinin maça olan ilgisi, her zamankinden azdı. (Fakat, kulağa gelen seste bir eksiklik yok! Stadyumun ruhu ile ilgili bir “şey” olsa gerek!)

Maça gelirsek, hafta içinden kalma bir görüntü. Maç başlamadan önce Beşiktaş için çok rahat görünüyor her şey. Çünkü Ankaragücü, çok büyük sıkıntıları olan bir takım. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve ailesinin elinde oyuncak olan bir kaç Ankara takımından biri ve en sonuncusu. Borç, transfer yasağı ve kaçan oyuncular ile lige başlıyorlar ve  onur mücadelesi yapıyorlar. Uzun süredir oyuncularının antremana çıkamadığı da biliniyor. Beşiktaş ile saha dışında da mücadeleye giren bir takım için, en istenmeyecek durum.

Maçı üç parçaya ayırarak düşünmek gerek. Ankaragücü’nün golüne kadar olan kısım, Beşiktaş’ın üstünlüğüyle geçti. Beşiktaş’ın öne geçtiği ikinci gole kadar ise, dağılmak ile toparlanmak arasında salınan bir Beşiktaş vardı sahada. Fernandes’in ateşleme çabası, taraftarın kesintisiz desteği ile Beşiktaş bu bocalamadan çıktı. Son bölüm ise yine aynı rahat Beşiktaş oyununu bize izletti.

Ankaragücü maça tüm hücum organizasyonları işini Turgut Doğan’a vererek başladı. Böyle olunca, hem orta yapıp, hem de vuramayan Turgut’un çabaları boşa çıktı. Ne zaman ki bir değişiklik ile hafif bir diş gösterdi Beşiktaş, orada da Cenk’in inanılmaz hatasıyla golü buldu. Ankaragücü’nün oyuna karşı bakışı aslında net biçimde belliydi. Oyunu kabul edişinden, Ankaragücü’nün, öyle ya da böyle yenileceğini düşündüğü belliydi. Beşiktaş’ın ise “nasıl olsa” kazanacağını düşündüğü Cenk’in konsantrasyon durumundan belliydi. Ne zaman ki, maç berabere oldu, o zaman iki takım da farklı düşünmeye başladı ve Beşiktaş bocaladı.

Ne olursa olsun, iki takım arasındaki fark çok fazlaydı. Ilk golün geldiği kornerin dakikası 37! O dakikada topla oynama oranları %71’e, %29! İkinci golün geldiği 81. dakikada ise Beşiktaş onuncu kornerini kullandı. Ankaragücü’nün ise korneri yoktu. Fakat bu konumda bile Beşiktaş puan kaybedebilirdi işte. Futbolun basit bir oyun olduğu ama en zorunun da basit oynamak olduğu sözü akla gelince, bu durum gayet net anlaşılıyor. Bazen karmaşık şeylere girişemeyecek kadar zayıf takımlar ya da mental olarak bu durumdan uzak takımlar, “karışık” takımlar karşısında durabiliyor işte.

Maçın Beşiktaş için ilk iki golünü, Sivok yerine oynayan Sidnei attı. Üçüncü gol ise, üç pasla geldi ve Veli’nin kaçırdığı Quaresma’nın ortasında golü Mustafa attı. Beşiktaş ligde ilk üç puanını almış oldu. Bu maç için görünen şu ki, bu takım iyi oynatılabilirse, işler halde tutulabilirse hem Türkiye’de, hem Avrupa’da ileriye gidecektir. Avrupa’da daha başarılı olacaktır. Bunun nedeni ise Simao ve Quaresma’nın bilekleri ile hakemin düdüğünde gizli.

Yeşil Gazete yazıları ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

Koray Doğan Urbarlı
Koray Doğan Urbarlıhttp://urbarli.net
İzmir’de doğdu. İzmir Kız Lisesi’nden sonra Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. İlk önce Ege Üniversitesi Sosyoloji’de, sorasında da Ankara Üniversitesi Sosyoloji’de yüksek lisans yapmaya başladı. İkincisine devam ediyor. Bir kamu belediyesinin Dış İlişkiler Müdürlüğü’nde beyaz yakalı işçi olarak hayatına devam ediyor. Yeşil Gazete ekibine köşe yazıları, Türkiye, spor ve Dünya haberleri ile katkı sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Aşırı hava olayları spor organizasyonlarını ve sporcuları da etkiliyor

Aşırı hava olayları sporcuların sağlığını tehdit ediyor. Aynı zamanda birçok stadyumun deniz seviyesinin yükselmesiyle su baskınlarına maruz kalacağı tahmin ediliyor.

Olimpiyatlarda yeni kombin eski hikâye

Olimpiyat demek etkinlik demek, pr, event, moda, medya, pazar, hayranlar, fanatizm, logolar, sporcu vücutları demek. Olimpiyat demek dünyanın her yerinden milyonlarca seyirci, yani tüketici adayı demek. Dünyanın en büyük endüstrilerinden moda endüstrisinin son yıllarda sporla daha da yakınlaştığı düşünülürse olimpiyatlarda modadan daha fazla bahsediyor olmamız şaşırtıcı değil.

Resiflerin üstüne inşa edilen kuleden büyük ölçekli inşaat projelerine: Tahiti’nin olimpik sörf krizi

Tahitili Teahupo'o yerli halkı, çevrelerine ve yaşam tarzlarına zarar...

2024 Olimpiyatları: Seine Nehri’nde ‘kirlilik’ nedeniyle ikinci antrenman iptali

Birleşik kanalizasyon sistemi nedeniyle aşırı yağışlarda Seinne Nehri'ne kanalizasyon atığı karışan Paris'teki Olimpiyat Oyunları'nda ikinci kez triatlon sporcularının antrenmanı iptal edildi.

[İklim Masası] Sözde ‘yeşil’ Paris Olimpiyatları en sürdürülebilir olamadı

Olimpiyatların ne kadar sürdürülebilir olduğunu inceleyen bir araştırmaya göre en sürdürülebilir olmak için fazla büyük olan 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nın en yeşil olma taahhütlerini sözde kaldı. Olimpiyat Komitesi'nin öne çıkardığı sürdürülebilir girişimler ise şüpheyle yaklaşılması gereken pazarlama söylemlerinden ibaret.

EN ÇOK OKUNANLAR