EkolojiManşetUlaşım

Lastiklerden kaynaklanan toksik kirlilik hakkında kanıtlar artıyor

0

Yazan: Jim Robbins

Yeşil Gazete için çeviren: Cemre Nayir

*

Araştırmacılar, yirmi yıl boyunca Batı Yakası akarsularında bir gizemi çözmek için çalıştı.  Neden yağmur yağdığında, yumurtlayan çok sayıda koho somonu ölüyordu? Bunu öğrenmek amacıyla bilim insanları balıkları yeni ve eski lastik parçacıkları içeren sulara koydu. Somonlar öldü ve araştırmacılar daha sonra suya sızan yüzlerce kimyasalı test etmeye başladı.

2020 yılında yayınlanan bir makale, ölümlerin nedenini ortaya koydu: lastiklere çatlama ve bozulmalarını önlemek için eklenen 6PPD adlı bir kimyasal. Lastik tozunda bulunan 6PPD, yer seviyesindeki ozona maruz kaldığında, içinde 6PPD-kinon veya 6PPD-q‘nun da bulunduğu birçok farklı kimyasala dönüşüyor. Bileşik, koho somonu da dahil olmak üzere test edilen 11 balık türünden dördü için şiddetli derecede zehirli.

Gizem çözüldü, ancak sorun çözülmedi, çünkü bu kimyasal tüm büyük lastik üreticileri tarafından halen kullanılıyor ve dünyanın dört bir yanındaki kara ve su yollarında bulunuyor. Hiç kimse 6PPD-q’nun insan sağlığı üzerindeki etkisini incelememiş olsa da, Güney Çin‘de çocuk, yetişkin ve hamile kadınların idrarında saptanmıştır. Bu kirliliğin hangi yollardan geldiği ve taşıdığı önem ise henüz bilinmiyor.

Bir tahmine göre okyanus mikroplastiklerinin yüzde yetmiş sekizi sentetik lastik kauçuğu. 

Yine de, artık düzenleme yapılması yönünde çağrılar var. Geçtiğimiz ay, kâr amacı gütmeyen hukuk kuruluşu Earthjustice, balıkçılık sektörü adına, lastik üreticilerine 6PPD kullanarak Tehlike Altındaki Türler Yasasını ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açmak üzere bir niyet beyanında bulundu. Amerikan Yerli kabilelerinden oluşan bir koalisyon da kısa süre önce Çevre Koruma Ajansı‘na bu kimyasalın kullanımının yasaklanması çağrısında bulundu. Puyallup Kabile Meclisi yaptığı açıklamada, “Halkımızın beslenmesi için her zaman bel bağladığımız somon türlerinin uğradığı yıkıma ilk elden tanık olduk,” dedi: “Türlerin, korunmaları için bir şey yapılmadığı takdirde neredeyse tamamen yok olacak noktaya kadar azalmasını izledik.”

6PPD ve 6PPD-q’nun titiz çözümlemesi, lastiklerde ve daha az oranda frenlerde bulunan organik kimyasalların, ufak parçacıkların ve ağır metallerin zehirli karışımını anlamaya yönelik küresel bir kampanyanın sadece başlangıcıydı. 6PPD-q’nun keskin toksisitesi ve kaynağı konusunda güçlü bir bilimsel fikir birliği mevcut olmakla birlikte, lastik kauçuğu çoğu kanserojen olan 400’den fazla kimyasal ve bileşik içeriyor ve araştırmalar lastik tozundan kaynaklanan sorunların ne kadar yaygın olabileceğini göstermeye yeni başlamış durumda. 

Araştırmacılar, yoldan akan su ile dolu bir tankta dört saat kaldıktan sonra ölen bir somonu tartarken. Fotoğraf: Ted S. Warren/ AP.

Arabanızın lastikleri zararsız gibi görünse de (bir reklam kampanyasında bebekler lastikten beşiklere yatırılmıştı), uzmanlar lastiklerin hava, toprak ve su kirliliğine yol açarak balıkları, vahşi yaşamı ve diğer organizmaları olduğu kadar insanları da etkileyebileceğini söylüyor. Dünya çapında her yıl yaklaşık 2 milyar lastik satıldığı için (yan yana dizildiklerinde Ay’a kadar ulaşabiliyor) bu bir sorun. 2030 yılına kadar bu pazarın yılda 3,4 milyara ulaşması bekleniyor.

Lastikler yüzde 20 kadar doğal kauçuk ve yüzde 24 kadar sentetik kauçuktan imal edilir ve bu da lastik başına 19 litre petrol demektir. Çelik, dolgular ve bakır, kadmiyum, kurşun ve çinko gibi ağır metaller de dahil olmak üzere yüzlerce başka malzeme lastiklerin geri kalanını oluşturur, bunların çoğu performansı ve dayanıklılığı artırmak ayrıca yangın olasılığını azaltmak için eklenir.

Doğal ve sentetik kauçuğun her ikisi de doğada çözünür, ancak sentetik kısımlar çok daha uzun süre dayanır. Pew Charitable Trust‘ın bir raporuna göre, okyanus mikroplastiklerinin yüzde yetmiş sekizi sentetik lastik kauçuklarından oluşuyor. Bu parçacıklar deniz hayvanları tarafından yutuluyor ( solungaç ve midede parçacıklara rastlandı), nörotoksisiteden büyüme geriliği ve davranış anormalliklerine kadar birçok soruna yol açabiliyor.

Elektrikli araçların lastik emisyonları, fosil yakıt kullanan araçlarınkinden yüzde 20 daha fazla.

San Francisco Estuary Enstitüsü‘nde yüzey akıntısı çalışan çevre bilimci Rebecca Sutton, “Yağmur sularımızda son derece yüksek seviyelerde mikroplastik bulduk. San Francisco Körfezi‘ne yıllık olarak yağmur suyu kaynaklı mikroplastik deşarjı tahminimiz 7 trilyon parçacıktı ve bunun yarısının lastik parçacıkları olduğundan şüpheleniyoruz” değerlendirmesi yaptı. 

Lastik aşınması parçacıkları veya diğer adıyla TWP, araç seyri sırasında sürekli olarak yayılır. Lastik emisyonlarını üç yıl boyunca inceleyen İngiliz Emissions Analytics firmasına göre, bu emisyonların boyutları gözle görülür kauçuk veya plastik parçalarından mikropartiküllere kadar değişmekte ve ürünlerin en önemli çevresel etkilerinden birini oluşturmaktadır. Şirket, bir otomobilin dört lastiğinin toplamda kilometre başına 1 trilyon ultra ince parçacık (100 nanometreden daha az) saldığını tespit etti. Giderek artan sayıda uzman, bu parçacıkların eşi benzeri olmayan bir sağlık riski oluşturduğunu söylüyor: O kadar küçük parçacıklar ki akciğer dokusundan kan dolaşımına geçerek kan-beyin bariyerini aşabiliyor ya da solunduğunda doğrudan beyne ulaşarak bir dizi soruna yol açabiliyor.

Imperial College London‘daki araştırmacılar tarafından yayımlanan yeni bir rapora göre de “Lastik aşınması parçacıklarının ve diğer parçacıklı maddelerin kalp, akciğer, büyüme, üreme ve kanser çıktıları da dâhil olmak üzere bir dizi sağlık sorununa katkıda bulunabileceğine dair yeni kanıtlar ortaya çıkmakta.”

Rapor, lastiklerin küresel olarak yılda 6 milyon ton parçacık meydana getirdiğini ve bunun 200.000 tonunun okyanuslara karıştığını belirtiyor. Emissions Analytics‘e göre, ABD‘deki otomobiller yılda ortalama 2,5 kilogram lastik parçacığı salarken, daha az yol kat edilen Avrupa’daki otomobiller yılda ortalama 1 kilogram lastik parçacığı salıyor. Dahası, elektrikli araçlardan kaynaklanan lastik emisyonları fosil yakıtlı araçlardan kaynaklananlardan yüzde 20 daha yüksek. Elektrikli araçlar daha ağır ve daha yüksek torka sahip olduğundan lastikler daha hızlı aşınıyor.

Uzun süredir üzerinde çalışılan ve düzenlemeye tabi tutulan egzoz gazı emisyonunun aksine, organik kimyasalların yanı sıra önemli miktarda metalik parçacık yayan lastik ve fren kaynaklı emisyonların ölçülmesi ve kontrol edilmesi çok daha zor ve bu nedenle düzenleme yapılamadı.  Yalnızca son birkaç yılda, lastik emisyonlarını ölçebilen yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve 6PPD-q’nun korkutucu keşfi ile konu daha fazla incelenmeye başlandı.

Son zamanlarda yapılan çalışmalar, lastikler ve frenlerden kaynaklanan, ozon ve ultra ince parçacıklarla birlikte dünyanın başlıca hava kirleticileri olan PM 2.5 ve PM 10 emisyonlarının kütlesinin, bu emisyonları önemli ölçüde azaltan yerlerde en azından egzoz borularından kaynaklanan emisyonların kütlesini çok aştığını gösteriyor. 

Bir analizci, lastiklerin modern bir egzoz borusuna göre 100 kat daha fazla volatil organik bileşik saldığını söylüyor.

Sorun sadece sentetik ve doğal haliyle kauçuk da değil. Kamu ve akademik araştırmacıları, lastiklerin diğer birçok bileşeni tarafından üretilen ve 6PPD gibi güneş ışığı ve yağmura maruz kaldıkça parçalanarak ana kimyasallarından daha toksik maddeler oluşturabilen dönüşümleri araştırıyor.

Emissions Analytics’in CEO’su Nick Molden, “Bu lastiklerde kimsenin gerçekten anlamadığı ve lastik üreticileri tarafından son derece gizli tutulan bir tür kimyasal karışım var” dedi: ” İçinde ne olduğu hakkında bu kadar az şey bilinen, ama dünyada bu kadar yaygın olan ve neredeyse herkes tarafından kullanılan başka bir tüketim ürünü olduğunu sanmıyoruz.”

“Lastiklerin çevre kirliliğine önemli ölçüde katkıda bulunduğunu biliyorduk, fakat bunun boyutlarını yeni yeni ortaya çıkarmaya başladık” diyen Montreal Concordia Üniversitesi‘nde kentsel su havzalarındaki lastik kimyasallarının düzeylerini ölçen ve bunların çevrede nasıl dönüştüğünü inceleyen araştırmacı Cassandra Johannessen, 6PPD-q’nun keşfinin pek çok araştırmacıyı şaşırttığını, çünkü “bilinen en zehirli maddelerden biri olduğunu ve dünyanın her yerinde bulunduğunu” öğrendiklerini söyledi.

Kanun düzenleyiciler arayı kapatmaya çalışıyor. Avrupa’da Euro 7 olarak bilinen ve 2025 yılında yürürlüğe girecek standart, sadece egzoz emisyonlarını değil aynı zamanda lastik ve frenlerden kaynaklanan emisyonları da düzenleyecek. Kaliforniya Çevre Koruma Ajansı, lastik üreticilerinin 2024 yılına kadar 6PPD-q’ya bir alternatif beyan etmelerini gerektiren bir yönetmelik çıkardı.

Bir işçi Mit al-Harun, Mısır’daki geri dönüşüm atölyesinde bir lastiği parçalarına ayırıyor. Fotoğraf: Khaled Desouki/ AFP.

Lastik şirketleri, lastik güvenliği için uzun süredir kritik gördükleri 6PPD ile ilgili kendi çalışmalarını yürütüyor ve alternatifler arıyor. Yeni yönetmelikler ve lastik emisyonlarına ilişkin yeni araştırmalara cevaben, dünyanın 10 büyük lastik üreticisi, projenin açıklamasına göre, lastik kirliliğinin “daha iyi anlaşılması ve azaltılmasına yönelik eylemlerin teşvik edilmesi adına bütünsel bir yaklaşım geliştirmek” için Lastik Endüstrisi Projesi’ni oluşturdu. Grup, emisyonları azaltmak veya ortadan kaldırmak için lastikleri yeniden tasarlamanın yollarını aramayı taahhüt etti.

Kritik bir araştırma konusu da lastik atıklarının ve bunların parçalanmasıyla ortaya çıkan maddelerin çevrede ne kadar uzun süre kaldığıdır. Molden, “Beş mikronluk bir kauçuk parçası lastikten kopup toprağa çöküyor ve bir süre orada kalıyor. Zaman içinde bu kimyasalların yayılımı nedir, suya ne kadar hızlı karışırlar ve seyrelirler mi? Sistem düzeyinde, bu ne kadar büyük bir sorun? Bu elimizdeki en büyük bilgi eksikliği” dedi. 

Bir başka araştırma alanı da sentetik kauçuktan çıkan veya atılmış lastikler enerji kazanımı için çöp yakma fırınlarında yakıldığında yayılan benzen ve naftalin gibi aromatik hidrokarbonların etkileri üzerine odaklanıyor. Düşük yoğunluklarda dahi bu bileşenler insanlar için zehirlidir. Ayrıca güneş ışığı ile reaksiyona girerek ozonu ya da yer seviyesi dumanını oluştururlar ki bu da solunum yollarına zarar verir. Molden, gaz salımı yapan uçucu organik bileşiklerin miktarının modern bir egzoz borusundan çıkandan 100 kat daha fazla olduğunu gösterdiklerini ve bunların tamamının orada öylece duran lastikten geldiğini belirtti. 

Bilim insanları, yağmur bahçelerinin tehlikeli lastik kirleticilerin akarsulara karışmasını yüzde 90’dan fazla oranda önleyebildiğini tespit etti.

Lastikler ömrünü tamamladığında ya çöplüklere gönderilir, ateşe verilir, piroliz adı verilen enerji yoğun bir süreçte yakılır ya da parçalanarak suni çimde, oyun alanlarında veya diğer yüzeylerde kullanılmak üzere yeniden değerlendirilir. Ancak lastik kaynaklı kirleticilerle ilgili endişeler arttıkça, geri dönüştürülmüş bu ürünler ve yayabilecekleri hidrokarbonlarla ilgili endişeler de artıyor. Lastik artıklarından yapılan kauçuk parçacıkları suni çimdeki boşlukları doldurmak için kullanıldığı zaman sağlık açısından bir tehdit oluşturup oluşturmadığı üzerine tartışmalar devam ediyor.  Hakemli birçok araştırmaya istinaden, Avrupa Birliği bu malzemenin kullanımına daha sıkı sınırlamalar getiriyor. Ancak henüz başka çalışmalar sağlığa herhangi bir etkisi olduğunu göstermiş değil. 

Kaliforniya’nın 6PPD alternatiflerini inceleme zorunluluğunun yanı sıra, dünya çapında lastikleri oluşturdukları sorunlarla mücadele edecek şekilde yeniden tasarlamaya yönelik çeşitli girişimler de var. On yıldan daha uzun bir süre önce lastik üreticileri, bir tür kauçuk üreten karahindiba ile soya yağının istikrarlı ve sürdürülebilir bir kauçuk kaynağı sağlayabileceğini umuyordu. Ancak alternatiflerden üretilen lastikler beklentileri karşılayamadı, hala katkı maddelerine ihtiyaç duyuyorlardı. Örneğin, Almanya’nın Hanover kentinde bulunan Continental Lastik Şirketi, karahindiba köklerinden yapılmış bir bisiklet lastiği pazarlıyor. Emission Analytics tarafından test edilen lastik, geleneksel olarak üretilen bisiklet lastiklerine kıyasla yüzde 25 daha az kanserojen aromatik madde salıyor, fakat yine de endişe verici bileşenler içeriyor. 

Karahindiba ile üretilen kauçuk. CONTINENTAL

Başka şirketler de lastik emisyonları sorununu çözmenin yolunu arıyor. İngiltere merkezli bir temiz teknoloji girişimi olan The Tyre Collective, otomobil lastiklerinin her birine takılan bir elektrostatik plaka geliştirdi: Plakalar, hem lastikler hem de frenler tarafından yayılan partiküllerin yüzde 60’ına kadarını temizleyerek bunları cihazın üzerine takılı bir kartuşta depoluyor. Parçacıklar, yeni lastikler de dahil olmak üzere çok sayıda başka alanda yeniden kullanılabilir.

San Francisco‘da, yağmur suyundaki kirleticileri inceleyen bilim insanları da potansiyel bir çözüm yolu buldu: Yağmur suyunu tutmak için evlerin bahçelerine kurulan yağmur bahçesi aynı zamanda sokak çöplerinin yüzde 96’sını ve siyah lastik parçalarının yüzde 100’ünü de topluyor. Vancouver, B.C.’de araştırmacılar yağmur bahçelerinin, 6PPD-q’nun yüzde 90’ından fazlasının yollardan akarak somon balığı taşıyan akarsulara karışmasını önleyebileceğini buldu.

Emissions Analytics’ten Molden, Kaliforniya’nın 6PPD’ye karşı alternatif arayışını zorunlu kılan yönetmeliği sayesinde lastik atık parçacıklarının nihayet hak ettikleri ilgiyi gördüğünü söylüyor. Yönetmelik “çığır açıcı” diyor, “çünkü [lastiklerin] kimyasal bileşimini yönetmelik gündemine alıyor. Lastik imalatçıları ilk kez, otomobil imalatçılarının 50 yıldır maruz kaldığı yönetmelik incelemesine maruz kalıyor.”

Makalenin İngilizce orijinali

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.