“Heilan, bu cam fanus içinde, dünyaya kısa bir ziyarette bulunan bir uzaylı gibi hissediyordu kendini. Pilot, gördükleri manzaradan utanmışcasına, helikopteri yavaşça yükseltti. Sol taraftan hızla salın üzerine doğru gelen bir sürat motoru salı devirdi. Birkaç saniye sonra, helikopter iyice alçalarak Afrika sahiline doğru uçmaya başladı. Heiland kustu. “Bunlar gibi daha yüzlercesi var” dedi Vargas hiç istifini bozmadan. “Siz de sayın isterseniz.”
Bucholz sükunetini korumaya çalışarak, “Hangi noktadan itibaren saldırıya uğruyorlar?” diye sordu.
“Hangi noktadan itibaren mi? Onları fark ettiğimiz her yerde tuzağa düşürüyoruz, senyorlar. Siz ne sanıyordunuz?”
“Kendi kıyıları önünde de mi?”
Almanların gösterdikleri hassasiyete sinirlenmeye başlayan İspanyol, “Tabii ki” diye homurdandı, “ne kadar çabuk yakalarsak o kadar iyi.”
“Ama ya saldakiler yalnızca balıkçıysa?” diye diretti Buchholz.
Vagas ona hayretle baktı. Heiland da meslektaşına aşağılayıcı, neredeyse acıyan bir bakış fırlattı. Balıkçılık, 2024 kolera salgınından beri tüm kıyı devletlerinde yasaklanmıştı. Geçmişin ekolojik saatli bombaları denizde o kadar boldu ki yüz yıl sonra bile tükenmeleri mümkün değildi. Avrupa sanayiinin atıklarının neredeyse yarısı, onlarca yıl burada bedava arıtılmıştı.”
Romanın başlarında Enformasyon Bakanı Martin Heiland’ın Avrupa’ya sızmaya çalışan Afrikalıların denizde, sallar üzerinde nasıl yok edildiğini helikopterden izlediği bu devletin adı GO! Ya da Global Observer. Küresel Gözlemci diye çevirebiliriz sanırım. “Dünya insanlara ait değildir, o kendine aittir. Go!” sloganıyla yine Heiland tarafından yazılıp ilan edilen On Temel Yasa GO! ekolojik diktatörlüğünün kurallarını özetliyor:
“1. Temel yasalar, meditasyon komünleri ve şehir kampları dışında, tüm komünler için geçerlidir.
2. Meditasyon komünleri özerktir. Bölgesel hakları dikkate alınır.
3. Para ortadan kaldırılmıştır. Konut, giysi ve vejeteryan temel gıda maddelerini devlet sağlar.
4. Her tür medya yasaktır. Bilgi kaynağı Devlet Arşivi’dir.
5. Hayvan ve bitkiler devletin koruması altındadır. Mezbaha ve hayvanat bahçeleri kapatılmıştır.
6. İnşaat yapmak yasaktır. Gereğinde, mevcut konutlar onarılıp kullanılacaktır.
7. Seyahat etmek yasaktır. İş seyahatleri ve aile ziyaretleri bu yasağın kapsamına girmez. Seyahatlerde demiryolundan yararlanılacaktır. Özel araç kullanmak yasaktır.
8. 18 ila 35 yaş arasındaki her kadının bir kez doğurma hakkı vardır.
9. Elektrik ve su karneye bağlıdır. Sadece alternatif enerjiden faydalanılacaktır.
10. Temel yasaların herhangi birini çiğneyenler şehir kampına gönderilir. Şehir kampları gönüllülere de açıktır.”
Avrupa Atom Enerjisi Komisyonu eski başkanı Meinholf Hauenschild’ın Hamburg’daki Alman Tiyatro Binası’nda sekiz yüz kişinin izlediği bir davada yargılanması, çok sevdiği otomobilini yasaklar başlamadan, en son 40 yıl önce kullanan Dr. Baro’nun torunu Percy’nin garajdaki arabayla yasadışı bir gezintiye çıkıp kendini cezaevinde bulması gibi sahneler, işte bu ekolojik diktatörlükte, GO!’da geçiyor.
Alman gazeteci-yazar Dirk C. Fleck’in 1993’te yazdığı bu ekolojik distopya, Ayraç Yayınevi’nin bilim kurgu dizisinden Zehra Aksu’nun çevirisiyle 1998’de çıkmıştı.
Yazar, anladığım kadarıyla, Almanya’da biraz da Bahro’nun etkisiyle canlanan “ekolojik krizin çözümü demokrasi değil, bir diktatörlük olabilir mi?” tartışmasına böyle rahatsız edici, hatta sinir bozucu bir katkıda bulunmayı tercih etmiş. İnternetten ulaştığım bilgilerden anladığım kadarıyla yazar kitabı 2009’da güncellemiş de! Bir romanın nasıl ve neden güncellediğini anlamasam da, daha çok çevre gazeteciliğiyle uğraşan Fleck’in romanını özellikle küresel ısınma ile ilgili olarak güncellediğini tahmin edebiliyorum.
Kitabın edebi değerini tartışmayı bilim kurgu edebiyatından daha iyi anlayan arkadaşlara bırakıyorum. Beni edebi olarak çok heyecanlandıran bir roman olmasa da, okuduğumda yeşiller, ekolojistler olarak her gün konuşup durduğumuz konuları ele alıp “böyle çözülmesini ister miydiniz?” diye soran (hatta yüzümüze çarpan) ilgi çekici bir deneme olarak, ilgimi çekmişti. Hem ekolojik diktatörlük distopyalarıyla da her gün karşılaşmadığımıza göre…
Bundan böyle Yeşil Gazete’nin Haftasonu ve Kitap gazetesinde, zaman zaman kitapçılarda kolay kolay bulamayacağınız eski yeşil kitapları hatırlatmaya çalışacağım. Belki bir sahafta karşınıza çıkar.
Son söz: Yine siz siz olun, demokrasiden ayrılmayın!
İyi haftasonları.
Go! Ekolojik Diktatörlük
Dirk C. Fleck
Çeviren: Zehra Aksu
Ayraç Yayınları
1998
Ümit Şahin