Son zamanlarda Güney Asya’nın birçok ülkesinde basın, seçilmiş siyasetçilerden kanun-yapıcı (lawmaker) diye bahsetmeye başladı. Kelimenin kendisi yeni olmasa da milletvekili, meclis üyesi, ya da parlamenter gibi terimlerin yerini bu kelime aldıkça ‘yasayı yazan kişi’ vurgusunun artması kaçınılmaz. Belki de ‘siyasetçi’ kelimesine oranla daha temiz ve pozitif çağrışımlar yaptığından, bu değişim kadın siyasetçilerin devletin baş köşesinde yerlerini almaya başlamasıyla aynı zamana denk düştü. 1960lardan itibaren Hindistan’da Indira Gandhi, Pakistan’da Benazir Butto, Bangladeş’teyse 2009’dan beri hükümetin başında olan Şeyh Hasına
Vecid ile özdeşleşmiş olan kadın başbakanlardan bahsetmiyorum. Kadınlar artık siyasetin her kademesine el atıyor, ve son zamanlarda da cumhurbaşkanlığı konusunda erkeklerin ‘tahtını’ sarsmaya başladılar. Hindistan’da 2012’ye kadar cumhurbaşkanlığı yapmış olan Pratibha Patıl ve Sri Lanka’da 2005’e kadar onbir sene cumhurbaşkanlığını sürdüren Chandrika Kumaratunga’ya dün de Nepal Komünist Parti lideri Bidhya Bhandari eklendi. Günümüz demokrasisinin erkek-egemen dilinde yasama ve yargıdan ziyade yürütmenin erkle özdeşleştiğine dikkat edecek olursak bu iki değişim de doğru yönde gelişmeler olarak değerlendirilmeli.
Bidhya Bhandari, 1961’de Bhojpur’da dünya geldi. Gençlik yıllarında solcu öğrenci birliklerine katıldıktan sonra 80lerin başında Marksist-Leninist Nepal Komünist Partisine üye oldu, ve ülkede komünizmi popüler kılan önemli siyasetçilerden Madan Kumar Bhandari ile evlendi. Madan Kumar o yıllarda Nepal Kralını seçimlerde karşısına çıkmaya davet ederek partisinin çok partili demokrasiyi önplana çıkarma çalışmalarına yeni bir renk kattı, ancak 1993’te birçok komplo teorisine sebep olan gizemli bir trafik kazasında hayatını kaybetti. O andan itibaren de Bidhya Bhandari’nın siyasi kariyeri sürekli ve giderek etkin bir hal aldı ve o da bu süreçte kadınların eşitliği konusunu hem demokratik temsiliyet ve hem de sosyal haklar açısından ele alarak partisinin en önemli konularından biri haline getirdi. 2006’da kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın yasaklanması için verdiği kanun tasarısı kabul edildi, ve 2012’de Tüm Nepalli Kadınlar Birliğine başkan seçildi. Bu görevdeyken milletvekillerine %33 kadın kotası ve Cumhurbaşkanı ve/ya yardımcısının kadın olması uygulamalarının kanun haline getirilmesine önayak oldu. Nepal bugün pasaport ve kimlik kartlarında kadın/erkek/diğer kategorilerinin uygulanmasına dahi başlamış nadir ülkelerden.
240 sene monarşiyle yönetilen Nepal, 2008’den beri federal demokratik bir cumhuriyet, ve cumhurbaşkanı meclis tarafından seçiliyor. Bhandari, 214’e karşı 317 oyla ülkenin ikinci cumhurbaşkanı seçildi ve bugün yapılacak yemin töreni ile göreve başlayacak.
Yeni Anayasa ve yarattığı yeni sorunlar
Nepal, 2001’de veliaht prens Dipendra kraliyet ailesinin dokuz üyesini kurşun yağmuruna tutup sonra da kendisini öldürdürüğünden beri önemli değişimler geçiriyor. Başa geçen erkek kardeşi Gyanendra, 2006’ya kadar bastırmaya çalıştığı demokratik talepler karşısında önce parlamentoyu açmak zorunda kaldı, ardından da meclisin neredeyse tamamının aldığı kararla 2008 yılında tahtını kaybetti. Bir türlü üzerinde anlaşılamayan ve gecikmeli olarak yazılan yeni anayasa geçen ay yürürlüğe girdi. Eyalet sınırlarını yeniden belirleyen anayasa Nepal’in güneyindeki düzlük bölgelerde yaşayan Madhesi ve Tharu halklarında büyük bir hoşnutsuzluk yarattı. Dağlık bölgelerden tamamen arınmış kendi eyaletlerini parlementoda eşit temsil edilmenin önkoşulu olarak gören ve özyönetim talep eden binlerce Madhesi ve Tharu sokaklara dökülürken sivil ve polis kırk kişi protestolar sırasında hayatını kaybetti.
Nepal’in güneyi, dağlık kuzey eyaletlerden daha az gelişmiş ve ekonomisi tarıma dayalı bir bölge. Hindistan sınırında olduğu ve anadilleri de Nepali yerine Hindi olduğu için özyönetim talepleri Kuzey Nepaldeki siyasetçilerin çoğu tarafından ayrılıkçı siyaset gütmek olarak algılanıyor ve hatta kimi zaman uzun vadede Hindistan’a katılmayı hedeflemekle suçlanıyorlar. Hindistan’a katılım söylemi uzak görünse de böyle bir durum Nepal’deki büyük bir çoğunluğa Bhutan’a benzer dış ilişkileri resmi olmasa da gayri resmi bir şekilde Hindistan’a bağlı bir ülke haline gelme korkusu veriyor. Bir yandan sosyal ve siyasi açıdan uzun zamandır ezilen bu halkların eşitlik talepleri Nepal’in içinden ziyade dışında sempati topluyor. Diğer yandan, yeni anayasanın Nepallilerle evlenen Hindistanlılara seçilme hakkı tanımaması ve eyalet sistemini dağlık bölgelerin siyasetteki ağırlığını koruyacak şekilde yeniden düzenlemesi de işleri kolaylaştırmıyor.
Hindistan’la zorlu dönem
Protestolar sırasında normalde açık olan Hindistan sınırından geçiş yapılamaz oldu. The Guardian’ın 25 Eylül tarihli haberine görei özellikle gıda ve yakıt ticareti açısından kritik olan Birgunj sınırkapısı protestocular tarafından bloke edildi. Ancak Hindistan’ın yeni anayasal düzeni hoş karşılamadığı da sınırdan geçişleri kolaylaştırmayışı ve özellikle Nepal’in enerji ihtiyacını karşılamamak yoluyla hükümeti zor durumda bırakmasından anlaşılıyor.
Nepal’in bazı kesimlerinde hastaneler ve okullar günlerdir elektrik kesintisi sebebiyle kapalı. Dörtyüzden fazla yakıt tankeri Nepal sınırında bekletilirken Hindu milliyetçisi Modi hükümeti yakıt ve enerji ihtiyacının Nepal’deki emniyet sorunları sebebiyle karşılanamadığını ifade ediyor. Nepalli siyasetçiler Hindistan’ı bağımsız bir ülkeyi içindeki ayrılıkçılara destek olmak suretiyle baskı altına almaya çalışmakla suçluyor. Karşı-yaptırım olarak da televizyonlardaki Hindi dilindeki bütün programlar yayından kaldırıldı. Yetkililer Çin’den enerji ihtiyaçlarının karşılanması için yardım istemeye karar verdi, ancak bunun bölgedeki güç dengeleri açısından ne anlama geldiği henüz belli değil: Çin kolaylıkla bu ihtiyacı karşılayabilir, ancak Hindistan’la bu konuda ve şu anda karşı karşıya gelmek isteyip istemeyeceği henüz belli değil. Ayrıca bu çözüm de başka zorlukları beraberinde getiriyor: Bahar aylarında meydana gelen deprem ve takibeden toprak kaymaları sonucu Çin ve Nepal arasındaki yollar kullanılamaz hale geldi. Yerel, ortak mülkiyetli, temiz enerji üretimi ise ancak depremden sonra Dünya Bankasının teşvikiyle başlatılmış ve henüz yalnızca 7200 aileye ulaşmış durumda.
i http://www.theguardian.com/world/2015/sep/25/nepalese-protesters-block-major-trading-checkpoint-indian-border-constitution
Ayşem Mert